“Ölümün değiştiremeyeceği bir anlam arıyorum.” (Tolstoy)
Cins kafalar nerede, hangi inançta olurlarsa olsunlar, kendilerini, hayatı sorgulamaktan geri durmazlar. Tolstoy da bu cins kafalardan biri.
Ölümün değiştiremeyeceği bir anlam, sonsuzluk yolunun anlamıdır. Bu anlam sekteye uğramaz.
Yaşadığımız dünyadaki teknolojik gelişmelerin temelindeki arayış da bunu doğrulamaktadır. Yıldızlara gitme çabaları, akla hayale gelmedik buluşlar ve sürekli arayışlar, insanoğlunun yokluğu kabul etmeyişinin bir göstergesidir. Fıtrî kodun çağrısına herkes farklı karşılık vermektedir. Bu çağrıya kimi inançsızlık direnişiyle, kimi müzikle, kimi kendine tapınarak, kimi yeni buluşlarla, kimi de bu çağrının ana merkezinin kod numarasını çözerek karşılık vermektedir.
Ölüm gibi bir hakikat herkesin önünde dururken ve bundan kaçış da asla mümkün değilken; düşünen insanlar var oluşun kodlarını çözememişlerse, anlam arayışına girmekten asla kaçınamazlar.
Kolay yolu tercih edenler şunu diyor:
“Ben varken ölüm yok, ölüm gelince de ben yokum!”
Yani ondan çok korktukları ölümle karşılaşmayacaklarını söylemek istiyorlar. Bunu dilleriyle söylerken ve kendilerini inandırmaya çalışırken, derinden duydukları “yokluk” acısını da içki ile gidermeye çalışıyorlar.
“Rablerinin huzuruna getirilirken sen onları bir görsen.” (En’am, 30)
Bu ayeti duymamış olsalar, inkâr etseler bile, rüyaları onları dehşete düşürmekte; ölümden kurtulmak için dünyayı ateşe vermekten çekinmemektedirler.
Herkes daha iyi yaşamanın peşindedir. Savaşlar bile bunun içindir. Ölüm bu iyi dünya yaşantısını alıp götürüyorsa, ona savaş açılmamalı mıdır? Dünyadaki bütün gelişmeler, dolaylı da olsa, ölümden kaçışın, ona meydan okuyuşun bir göstergesidir. İnsanoğlu asla yokluğu kabul edememektedir!
“Ölümün değiştiremeyeceği anlam”ı, Allah’ın Kitab’ı Kur’an-ı Kerim sunmaktadır. Bu Kitab’ı anlamak için onun dilini bilmek gerekir. Bunun için de onun harflerini, yazısını öğrenmek zorundasınız. Kim sizden bu harfleri çalarsa, sizi anlamsız bırakmaktadır. Anlamsız kalanların hayatlarında bir anlam örgüsü aranabilir mi?
Çok basit olarak, bir telefonun şifresi bilinmeden telefon açılmıyor da, hayatın ve sonsuzluğun şifresi olan Kur’an-ı Kerim bilinmeden, anlaşılmadan, insanoğlunun en büyük problemi olan ölümün şifresi çözülebilir mi? Ölüm sonrası ebedi hayattan haberdar olunabilir mi? İnsanoğlunun beynini kemiren en önemli problem, bilinmezliktir. Kur’an ise bütün bilinmezlikleri çözdüğü için insanlar için bir inşirahtır/ ferahlamaktır.
Ben bir Müslüman olarak, bana ölümsüzlük beratı veren, ebedi hayatı sunan Rabbimin Kitab’ını anlamak istiyorum. Anlamama mani olanları nasıl af edeyim? Hayatımı çalanlara hakkımı helal etmiyorum!
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci