İnsanoğlunu yıllardır izliyorum. Bende onlardan birisi olarak, bir günlük yaşantımıza bakınca, insan olarak çok kişinin kalbini kırdığımızı ve incittiğimizi görüyorum.
Kalbi kırmalar ve incitmeler daha çok senin partin, benim partim, senin liderin, benim liderim, senin takımın, benim takımım sıralamasında önde gitmektedir.
Ama hiç hatırımıza getiriyor muyuz insanın kalbini kırmanın, Allahı incitmek olduğunu?
Hâlbuki kalp yani gönül, mahlûkların en üstünü en şereflisidir.
Bu sebeple, küfürden sonra en büyük günah, kalp kırmaktır.
Dinini bilen ve bildiklerine uygun hareket eden hakiki Müslüman, ölü gibidir. Bilhassa dünyalık ve siyasi meselelerden dolayı, hiç kimsenin kalbini kırmaz ve incitmez.
Bir hadis-i şerifte Kalp kırmak, Kâbeyi yetmiş defa yıkmaktan daha kötüdür denilmektedir.
İyi olsun, kötü olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. Küfürden, inkardan sonra, kalp kırmak gibi büyük bir günah var mıdır?
Netice olarak; kalp kırmamalı, hiç kimseyi incitmemelidir. Maalesef bugün bir hastalık halini alan başta siyaset ve hasetçilik nedeniyle insanlar akşama kadar birbirlerini çekiştirmekte, birbirleri ile ilgili gıybet yapmaktadırlar. Hâlbuki suizan, iftira, gıybet, çekememek, kalp kırmak kul hakkıdır.
Gelin, bu fani dünya için, başta makam mevki, şan şöhret koltuk, senin tarafın, benim tarafım, diyerek münakaşa etmeyelim. Münakaşa, yanı tartışma, dostun dostluğunu giderir, düşmanın da düşmanlığını artırır. Nereden bakılırsa bakılsın, sonu hep zarardır. Hakiki Müslüman dua eder, fasıklar, münafıklar ise, dedikodu ve gıybet ederler. Akıllı olan İslamiyetin emirlerine uyar, iyi Müslüman olur, insanlığa ve dünyaya hizmet eder. Nefsine, şeytana uyan ise inkara, debdebeye ve küfre kayar. İslamiyete uyan cennete, nefsine uyan ise cehenneme gider. Üçüncü gidecek bir yer yoktur.
Tercih insanoğlunundur. Önemle duyurulur.