Söz yalama oldu derdi rahmetli Necip Fazıl.
Sözün cıvata tutmadığı bir zamanda yaşasak da bir şeyler yapabilmek için yine de söze sarılmak zorundayız.
İmtiyaza (ayrıcalık) alışmış insan gruplarının iktidarında, adaleti öne çıkarmak, adeta suç işlemekle eş anlamlı sayılır.
Hiçbir uyuşturucu, iktidar hırsı kadar sarhoş edici değildir. Sarhoş edici maddelerin bir ayıkma zamanı olmasına rağmen, iktidar sarhoşluğu, musalla taşında bile söz söyler duruma geldi. Yakın zamanda er kişi niyetine tabiri değişirse şaşmayınız
Çünkü; artık dünya yeterli gelmiyor bazılarına, öteye de haciz konacak.
Mısır piramitlerini hatırlayınız; firavunlar, kendileri öldükten sonra ötede de kral olacaklarına inandıkları için, nerdeyse dünya durdukça var olacak olan piramitleri, kral mezarı olarak yaptırmışlar. Demek ki iktidar olma hırsı öteye taşınabiliyor.
İktidar hırsı dedim diye hemen hükümetler aklınıza gelmesin. Onlar, işin bayındır kısmından öteye geçemiyorlar, maalesef. Evet, içlerinde bu hırs var ama siz deniliyor onlara, hırsınızı yol, su, elektrik yaparak tatmin edin. Neyinize gerek öyle akıl sır ermez önemli ve de kutsal meseleler? Eğer bir kutsallık yakıştırılacaksa, bu ancak bize yakıştırılır. Ve de bu koltuklarda oturacak biri olacaksa, onlar da biz oluruz. Hıımm!..
Aslında bu hıımm var ya, neler anlatıyor neler
Her iktidar hırsı içinde olanlar, içlerindeki hıımm ile iktidar şansını yakalamışlardır. Bu hıımm formülünü araladığınız zaman içinden nankör milletten, tezek kokan halka kadar her türlü ucube varlık çıkar. Nankör millet sabrederse, bu hıımmın içinden, akreplerin, yılanların kahramanı olduğu ne masallar çıkacaktır, ne masallar!
Hiç yapmadığım biçimde, geçenlerde bu sütunlarda masal yazdım. Gerçekliğin yalama yaptığını görürseniz, sürrealist bir dünyaya sığınmak ve masal yazarak bir şeyler anlatmak daha anlamlı gelmiyor mu size de?
Ne güzel değil mi masal ülkesi, hayallerin bile erişemediği yerlerde at koşturmak, yasaları, ekmeğin üzerine margarin yağı sürer gibi, nefsinin en uç sinir damarına sürerek kıh kıh gülmek
Sonra iktidar hırsı atına binerek dünyayı dolaşmak ve birilerine şeytani gülücükler dağıtmak
Firavun (2. Ramses), Musa gelecek diye iki yüz elli bin erkek çocuğu boğazlatmış, öldürmüştü. İbn-i Arabi, Allah, iki yüz elli bin çocuğun yeteneğini, Musanın şahsında toplayarak onu, Firavuna öyle gönderdi derken, tarihi bir doğruya da parmak basmaktadır: Kim, kime ne kadar zulmetmişse, o, zulmünün karşılığını görmeden ölmez.
Tarih, bunun en can alıcı örnekleriyle doludur. Allah, Musayı, Firavunun sarayında yetiştirir.
Şimdi ben masal mı anlattım? haşa- Ama öyle şeyler oluyor ki, masal onun yanında küçük dilini yutuyor.
Yusuf gibi kuyunun dibini görmeden, saraylar kucak açmıyor insana.
Hirada demlenmeyen ruh, Medineleri nasıl kursun?
Hiçbir peygamberde iktidar olma hırsı yoktu, ama galip gelen ve iktidar olan onlar oldu. İktidar hırsı ile kavrulan insanlar da firavun gibi denizde boğuldular. Çünkü dozu en az olan iktidar hırsı bile, okyanustan daha boğucudur.
Bu ara kime ne sorsam, hıımm diye cevap alıyorum. Hayra alamet olup olmadığını da pek bilemiyorum.
Çocuklara, şiirin tanımını yapamayınca, tanımsız bir tanım ağzımdan dökülüvermişti: Hıımm! Ondan sonra Şiir nedir çocuklar? dediğim zaman, hıımmdır öğretmenim diye cevap aldım hep.
Demek ki hayatımıza hıımmlar hâkim. Onların hıımmı varsa, senin de var.
Üstad, Allahın rahmeti üzerine olsun. Söz yalama oldu artık hıımmlarla konuşuyoruz