İnsan hayatında çok seçici olabiliyor zaman zaman. Bazen işe bile giderken ayaklarınız geri geri gidebiliyor, bazen de iş yerinde vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile. Bir maçın 90 dakikanın nasıl bittiğini bile anlamıyorsun. Bazı insanlarla konuşmak size çok iyi geliyor ama bazılarını gördüğünüzde yolunuzu değiştirdiğiniz çok oluyor. Hikmet Karaman da Rizespor'un yolunu sürekli değiştiriyor. Çünkü egemenlik kayıtsız şartsız kendisinde.
Kupa ve Lig’de yabancı saha maçları düşünülerek takım bir ay Antalya'da kaldı. Şimdi de Rize'de kar bahanesi yapılarak takım İstanbul'da Akhisar maçına hazırlanıyor. Ama Rize'de kar yok. Sahalar tertemiz. Havalar da gayet güzel. Sıcaklık 10 derecenin üstünde.
Bu durumdan, yani göçebe hayatından futbolcular çok rahatsız. Ailelerinden ve çocuklarından uzak, otel köşelerinde kalıp otobüsle Galatasaray'ın tesislerine gidip çalışıyorlar. Adeta göçebe hayatı yaşayan bu futbolcular elbette hasta da olur. Ama bu durum birilerinin hiç umurunda değil. Onların tek derdi Rizespor'u Rize'den uzak tutmak ve İstanbul'da evine yakın olmak.
Bir takımı şehrinden bu kadar uzak tutarsan bu takımla bu şehir arasın daha bağlantı kalmaz.
Futbol her yerde futboldur ama her geçen gün Rize şehri giderek futboldan ve Rizespor'dan uzaklaşıyor. Son dönemlerde teknik direktör Hikmet Karaman'a yapılan en büyük eleştiri işte bu noktada. Başkan Metin Kalkavan ve Halim Mete bu duruma neden sessiz kalıyorlar bunu da anlamıyorum.
Evet, belki futbolcular maç seçiyor, belki de iştahlanma sorunu yaşıyorlar zaman zaman. Biz sanki Rizespor'un futbolcusu değilmişiz gibi başka şehirlerde yaşıyoruz algısına kapılmış hocalarının peşinde koşuyorlar.
Ama ne olursa olsun, İstanbul' da Denizin kenarında boğazın kıyısında hafif bir deniz esintisinin insanın içini gıdıkladığı bir havada Dünyanın belki de en iyi konumuna sahip bir şehirde çalışarak Akhisar maçına hazırlanıyorlar. Hikmet Karaman, spotların kendi üzerinde olduğunun fazlasıyla farkında.
Ve inanın bana, işte tam bu noktada hikâye baştan yazılır. Sadece futbolcusu değil, camiası ile beraber bir inanmışlık ve takımlarına duyulan destek devreye girer. Ancak gel görkü Rizespor camiasında, taraftarında, yönetiminde, teknik kadrosunda ve futbolcusunda inanmışlık yok.
Boğazın Avrupa yakasının ışığı Asya'dan görülmüyor.
Hikâye baştan yazılır. Rizespor’un hikâyesini de baştan sona yazan Hikmet hocadır. Zaten her konumda her şartta algı operasyonunu müthiş yapar. Başta transfer olmak üzere her şeye de bir bahanesi ve mazereti mutlaka vardır. Transfer demişken, 10 numara, nokta transferler, kalbimiz, nefesimiz, beynimiz, takıma direk katkı sağlayacak diye alınan Nosa Igiebor ile Bright Edemwoni'nin yüzlerini Rize şehri de henüz görmedi. Takım Rize'de yaşamadığı için göremedi.
Hikâye baştan yazılır dedik.
Bilgi büyük adamı alçak gönüllü yapar, normal adamı şaşırtır, küçük adamı kibirlendirir.