Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın hazırladığı iddianameyle ilgili tartışmalar sürüyor. Başvuruda, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in adından sıkça söz ediliyor.
Sezer'in, hükümetin birçok kanuni düzenlemesini veto ettiğine dikkat çekilirken buna ilişkin gerekçelere geniş yer veriliyor. Başsavcı, kendisini bu göreve atayan Sezer'e 15 kez atıfta bulunuyor. İddianamede, 'laiklikten ne anlaşılması gerektiği' konusunda, 'devletin dinsel özgürlükleri sınırlayabileceği' savunuluyor. Bu görüş de Sezer tarafından Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmada dile getirilmişti.
15 yıl önce yaşanan Madımak olayı iddianamede
15 yıl önce yaşanan Madımak hadisesinin hatırlatılması kapatma davasının dikkat çeken yönlerinden biri. 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta gerçekleştirilen Pirsultan Abdal etkinlikleri sırasında yakılan Madımak Oteli'nde 37 kişi hayatını kaybetmişti. Hadisenin olduğu tarihte Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki DYP-SHP hükümeti işbaşındaydı. İddianamede şöyle denildi: "Davalı partinin söylemleri incelendiğinde Cumhuriyet devrimlerinin ve özellikle laiklik uygulamalarının 'inananlar için bir zulüm' olduğu iddiası sürekli vurgulanarak toplumda Cumhuriyet'e karşı bir inancın oluşturulmasının amaçlandığı görülmüştür. Oysa Cumhuriyet tarihi de, insanlık tarihi de, zulmedilenlerin köktendinciler değil, farklı bir şeye inandığı, inancının gereğini yerine getirmediği ya da inanmadığı, laik hukuka göre karar verdiği, laikliği savunduğu için yakılanların, öldürülenlerin, laikler olduğuna tanıklık etmiştir."
'Cemevi, cami gibi olmaz' diyen vekile yasak istedi
İftar çadırları kapatma gerekçesi olarak gösterilirken Başbakan Erdoğan'ın Alevilerin Muharrem iftarına katılmasından hiç bahsedilmedi. Cemevleriyle ilgili yorum yapan AK Parti'nin Alevi kökenli Kütahya Milletvekili Hüseyin Tuğcu hakkında ise siyaset yasağı istendi. Tuğcu, "Cemevleri resmî statüde camiler gibi birer ibadethane olamaz. Bu durum, Müslüman Türk toplumunun ayrışmasında ve birbirlerine karşı bakış açılarının sertleşmesinde etkin rol oynayabilir. Ne Osmanlı ne de Cumhuriyet döneminde cemevi kavramı olmadı. Alevi-Bektaşi Türk kültüründe toplantı mekânı olarak geçmişte 'dedeevi' tabiri kullanılırken günümüzde cemevi kavramı ön plana çıkmıştır." şeklinde konuşmuştu.
Çocuklara bisiklet dağıtılması suç
Dava dosyasında, belediyelere Kur'an kurslarını teşvik ettikleri suçlaması yöneltildi: "Bazı belediye başkanları din istismarını çocuklara kadar indirerek, Kur'an kursu öğrencilerine bisiklet, bilgisayar, top gibi hediyeler dağıtmışlar, çocuklara hitaben yaptıkları konuşmalarda yaşıtlarının Kur'an öğrenmek yerine, yazlıkta, denizde tatil yapmalarını eleştirmişlerdir." Hükümetin YÖK'le ilgili yaptığı düzenleme hatırlatılırken de 'yasanın karşısına dikilen sivil toplum örgütleri' olarak Cumhurbaşkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı sayıldı.
Dosyada 'bikini' sürprizi
Meclis'te yaşanan 'bikini' tartışması, davanın ilginç delillerinden biri. CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, "Bikiniyle Meclis'e gelsem ne olur?" diye sormuştu. Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç, cevap verdi: "Bikiniyle Meclis'e girmemeli, yaşı geçmiş." Başsavcı, Arınç için bu ifadesi sebebiyle yasak istedi. Diyarbakır Valiliği tarafından yayınlandığı gün yalanlanan bir haber de 'kapatma gerekçeleri' arasında. 15 Şubat'ta bazı gazetelerde 'Diyarbakır'da içki yasağı var' şeklinde bir haber yayımlanmıştı. Diyarbakır Valiliği İl Dernekler Müdürü Mehmet Selim, bu haberi anında tekzip etti. Selim, lokallere 31 Mart 2005'te yürürlüğe giren Dernekler Yönetmeliği'ndeki hususlara uyulması konusunda bir tebligat gönderdiklerini açıklamıştı.
'Başörtüsü gereklilik' diyen Diyanet'e kızdı
Başörtüsü tartışmalarında konunun dinî yönüyle ilgili görüş belirten Dinayet İşleri Başkanlığı, suçlamalardan nasibini aldı. Diyanet, 'başörtüsünün dinin gereği olduğunu' belirtmişti. İddianamede, buna şöyle cevap verildi: "Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından türbanın dinin gereği olduğunun belirtilmesi, bu örtünme biçiminin laik hukuk düzeninde korunma göreceği sonucunu doğurmaz, aksi düşünce, dinin gereği olduğu tartışma götürmeyen İslam şeriatının miras, devletler, aile, ceza hukuku gibi konulardaki bazı kurallarının da uygulanmasına kapı açar."
27 Nisan bildirisindeki hususlar yok
İddianamede, Köşk seçimleri sırasında Genelkurmay Başkanlığı'nın yayımladığı 27 Nisan bildirisindeki hususlara yer verilmedi. Kamuoyunda tepki çeken bildiride 'Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri' eleştiriliyordu. Eğitimin önemli bir yer tuttuğu dosyada Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine temas edilmedi. Sadece, 'dinî bayram ve günlerin ulusal bayramları gölgeleyecek bir tanıtım ve gösteriş içinde kutlanması'nın suç olduğuna yönelik bir ifade kullanıldı.