Sevgili dostlar acılı günler yaşadım. Erzincan’dan Pazar’a gelmeme sebep olan babamı toprağa verdim. Her ne kadar acısı yüreğimde ki tazeliğini korusa da hayat devam ediyor. Yine yemek yiyor. Yine geziyor ve yine gülüyorum. İlahi nizamın tezahürü bu olsa gerek. Bu acılı günde matemimi paylaşan dostlarıma tekrar şükranlarımı sunuyorum.
Sevgili dostlar dedik ya hayat devam ediyor. Bir seçim arifesine daha erişmiş bulunuyoruz. Ülke tarihinin yaşadığı bir ilk… 45 günlük süreçte kurulamayan hükümet ve akabinde seçim hükümeti ve 1 Kasım seçim. 29 Ekim cumhuriyet bayramının hemen akabinde gerçekleşecek olan seçim ülke demokrasisi için oldukça önemli. Evet, ortada bir seçim havası yok. Sanki teatral bir gösteriyle karşı karşıyayız.
Sırtını YPG’ye yaslayanlarla Milli İradeye ram olanların seçimi olacak 1 Kasım. PKK’ya terörist örgüt diyemeyenler ile vatanına aşık olanların seçimi olacak. Bu seçim iktidarı belirleme sürecinden ziyade varlık ve birlik yolunda ileri ülkeler listesine girip girememe seçimi olacak. Yazmak için kalemim zorlansa da seçim güvenliği sağlandıktan sonra da eğer doğu ve güneydoğuda bölücülere destek veren siyasi parti aynı çoğunlukta oy alırsa hesaplar karışacak. Belki de Suriyelileşme endişesi daha ağır bir şekilde kendini hissettirecek. Demek ki bu seçim “tek başına iş başına” sloganından öte bir anlam taşıyor. Toplumda oluşturulmak istenen kamplaşmanın daha da derinleşmesi tek ülke ve tek ülkü idealimizden kopmamıza sebep olacaktır. Lafı eğip bükmeye gerek yok. Bu millet ta tarihinin derinliklerinden bugüne hep İslam çimentosuyla bir arada durmuştur. Mikro veya makro milliyetçilikten sıyrılıp İslam ve insanlık potasında erimemiz gerekmekte. Evet bu seçim dehliz karanlığından geçen günlerin nihayeti anlamına gelir inşallah.
Sevgili dostlar 7 Haziran öncesi birçok yazı yazdım. Yazılarımın tek teması paralel militanların yaptıklarıydı. AK Parti içerisinde ki rehavet paralelin ise gayreti seçimin kısa hikâyesiydi. Aradan beş ay geçse de paralelin eli kalemli ve silahlı muhipleri hala daha militanlıklarına devam ediyor. AKIN akın İPEK böceği misali ihanet KOZAsı örenlerin arkalarına bakmadan kaçışlarını izliyoruz. Savcı, hâkim, rektör, gazeteci ve holding patronları gibi birçok fetullacının adına hicret deyip yabancı ülkelere satıldıklarını görmekteyiz. Bu kaçış neyin kaçışıdır Allah aşkına. Vatan ve memleket aşığı olduklarını iddia edenler niye soluğu ABD’de İngiltere’de, Ukrayna’da almakta. Bu mudur sizin memleket sevginiz. Ulusalcı Emin Çölaşan HDPPK ve Paralel ittifakı ile AK Parti iktidarının düşürüldüğünü 1 Kasımda da bunun tekrar edilmesi gerektiğini söylemekte. HDP’nin yüzde 10 barajını aşması için dua eden Paralelcilere, ulusalcılara ve bilumum AK Parti karşıtlarına sadece akıl sağlığı diliyorum. Kendi gücüyle rakibini yenemeyen birinin mahalledeki büyük ağabeylerini çağırıp beş altı kişinin bir kişiye çullanmasıdır 7 Haziran ve 1 Kasım. Kendi davasına inanmayanlar, inandıkları dava için fedakârca davranmayanların başka izimlerin gölgelerinden istifade etmeleri daha düne kadar kapkara dediklerine bugün piri pak demeleri sadece ve sadece aymazlıktır. Bu bir ilkesizlik ve duruşsuzluktur.
Sevgili dostlar diktatörlükle suçlanan AK Parti bu seçim sürecinde en çok saldırıya uğrayan parti oldu. Emniyet kayıtlarına göre tam 44 saldırıya maruz kaldı. SP, MHP, HDP ve CHP ise toplamda 26 saldırıya uğradı. Ne hazindir ki iktidarı şiddetin kaynağı gösteren muhalefet bu tablodan habersizdir. Neredeyse her iki kişiden birinin oyunu alan iktidara karşı tahammülsüz olmuşuz. Evet, burada iktidarın ihmali de söz konusudur. Kabul etmeliyiz ki AK Parti iktidarını şiddet uyguladığı için değil daha çok HDP-PKK ittifakının silahları karşısındaki sessizliğini eleştirebilirdik. Çözüm sürecindeki tahammülünü sorgulayabilirdik. Artık onu da sorgulama şansımız kalmadı çünkü devlet PKK ve bütün terör şebekelerine gerekli müdahaleleri yapıyor. Bazıları çıkıp neden dün yapmadın diyebilir. Dün yapılması gerekiyordu da yapılmadıysa bu bir ihmaldir. Ama bugün en azından teröre karşı bir ittifak olmalıydı. Ama bugün AK Parti karşısında bir ittifak oluşturulmuş. Eli silahlı, eli kalemli ananasçı, milliyetçi, ulusalcı birçok yapı AK Parti gitsin diye aynı eksene kaymış bulunmakta. AK Parti iktidarı gitsin diye HDP’ye ve PKK’ya sempati besler hale gelenler, F.G denilen örgüt liderini kahraman ilan edenler şüphesiz yanılgı içerisindedirler. Bizim Murdoch’un satın aldığı satılıkların, Doğanın Akbabalarının, paralelin pelesenklerinin, PKKsever gazeteci bozuntularının bu ülkeye kefen biçmesine asla izin verilmemeli. Tam bağımsız Türkiye diye yaygara koparanların ABD ve Avrupa’nın başını çektiği AK Parti karşıtlığı korosunda ön safta olmalarını tarihe not olarak düşüyoruz. Ulusalcıyız diyenlerin PKK hayranlığını Demirtaş’ın menemen sevdasına olan muhabbetlerini kayda geçiyoruz. Gazete ve medyalarını PKK’nın emrine veren HDP’yi cicileştiren ve bunu ülke bütünlüğü için değil de ülkemizin Suriyeleşmesi için yapanları milletimizin vicdanına havale ediyoruz.
Evet dostlar 1 Kasım bu ülkenin kilometre taşıdır. İtiraf etmek gerekirse bu seçim tek başına iktidar sonucundan çok HDP’nın alacağı oy önemlidir. Baraj tehlikesi var demiyorum. % 13 oy alan HDP barajı aşsa da AK Parti yine tek başına iktidar olabilir. Dikkat çekmeye çalıştığım husus 7 Haziran seçimlerinde CHP seçmeninin HDP’ ye kaydığını bizler değil CHP genel başkan yardımcıları ve vekilleri açıkça ifade etti. Diğer taraftan daha önceleri AK Parti’ye oy veren birçok muhafazakâr Kürt seçmen HDP’ ye baraj katkısı yaptı. Diğer taraftan da seçim güvenliği nedeniyle zorla oy verme veya seçmenden fazla oy kullanma gibi birçok düzensizlik… Bu bahsettiğim konularda yargı kararları ortadadır.
Bütün bu olan ve bitene rağmen seçim güvenliği alınır da HDP oyunu muhafaza ederse AK Parti’nin tek başına iktidar olması da bir çözüm olmaya yeterli olmayacaktır. Şiddeti bayraklaştıran, PYD PDY YPG ve PKK ile kol kola olan bir parti yinede gücünü muhafaza ederse acınacak hale geliriz Allah muhafaza. Tek başına iktidar sorusunun cevabından öte PKK ve Paralel tehlikeyi bertaraf etme seçimi olacaktır 1 Kasım.
Sevgili dostlar 7 Haziran seçimi öncesinde tahminlerimde yanıldım. Bu yanılma partizanca bir yanılma değildi. Birinci olan parti % 44 ikinci olan parti %27 üçüncü olan parti %17 dördüncü olan % 9 ve %3 diğerleri. Benim tahminim böyle idi. Ve HDP hariç bütün partiler benim beklentimin altında oy aldı. Şimdiki tahminlerimi ifade edeyim. Birinci olan parti % 46 ikinci olan parti %28 üçüncü olan parti %13 dördüncü olan % 11 ve %2 diğerleri. Eyvallah.