İstanbul'da yaşayan 2 çocuklu Ahmet (56) ve Pakize Yalçınkaya (50) çifti, yaklaşık 10 yıl önce rahatsızlanarak hastaneye başvurdu. Doktorlar tarafından Ahmet Yalçınkaya'ya kemik erimesi, eşi Pakize Yalçınkaya'ya da tiroit bezi kanseri teşhisi konuldu.
Yalçınkaya çifti ameliyat olduktan sonra 6 aylık tedavi sürecinin ardından doktorların tavsiyesi ile baba ocağı Rize'ye dönme kararı aldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesinden yardım isteyen aile 2010 yılında Beyaz Masa'nın desteği ile Rize'ye yerleşti.
Çayeli ilçesine bağlı Yenice köyündeki ailesine ait evin tadilatını yapıp buraya yerleşmeye çalışan Ahmet Yalçınkaya'ya bu kez böbrek yetmezliği teşhisi konuldu. Diyalize giren Yalçınkaya, 2017 yılında kardeşi Yusuf Ziya Yalçınkaya'nın böbreğini vermesi ile ameliyat oldu. Tedavisi devam eden Ahmet Yalçınkaya, ayda iki kez İstanbul'a kontrol amacı ile gidiyor ve her gün 19 ayrı ilaç kullanmak zorunda kalıyor.
Pakize Yalçınkaya ise kocasının hastalıkları nedeni ile kendi tedavisini yaptırmakta güçlük çekti. Komşularının aldığı bir inek ile hayvancılık yaparak maddi gelir sağlamaya başlayan Yalçınkaya ailesi, kışları ise kirada oturdukları evde geçimlerini sürdürdü. 2017 yılında Rize'de yaşanan heyelanın ardından Yalçınkaya ailesinin ahşap babaevi de oturulamaz hale geldi. Yalçınkaya ailesinin sağlık sorunlarına bağlı maddi imkansızlıkları artınca kiraladıkları evden de çıkmak zorunda kaldı.
Babaevinin tadilatını hayvancılıktan kazandıkları para ile yapmak isteyen aile, ekonomik sıkıntıların artması ve 10 büyükbaş hayvanı için ahır bulamayınca çareyi köye 9 kilometre uzaklıktaki Şerinçor Yaylasında Pakize Yalçıntürk'ün babası ve amcalarına ait 2 odalı evde yaşamakta buldu.
- "Bir ineği 10 ineğe çıkardık"
Ahmet Yalçınkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, böbrek rahatsızlığı ayda iki kez İstanbul'a kontrole gittiğini ve 19 ayrı ilaç kullandığını belirtti.
Maddi durumlarının düzelmesi için ilk ineği bir komşusunun aldığını anlatan Yalçınkaya, "Köye döndükten sonra mücadele ederek bir ineği 10 ineğe çıkardık. Ben tedavi için gidince hanım tek başına bakmak zorunda kalıyor. Köydeki evimizin tadilatı için destek istedik ama malulen emekli olduğum ve ahırdaki hayvanlar için yardım alamıyorum. Bize bu kadar mal ile geçinebileceğimizi söylüyorlar." dedi.
Emekli maaşının ilaçlarına ve İstanbul'a gittiği dönemdeki tedavi ve yol masraflarına yetmediğinin altını çizen Yalçınkaya, geriye kalan ihtiyaçları için hayvansal ürünlerle geçimlerini sağladıklarını ifade etti.
Doktorların hayvancılık ile uğraşmasını yasakladığını kaydeden Yalçınkaya, "Böbrek nakli olan insan diğer insanlara oranla daha fazla dışarıdan gelen mikroba duyarlı. Toprakla uğraşamayacağımızı söylediler ama hanım yalnız olduğu için başka çaremiz yok." diye konuştu.
Tek hayalinin başını sokacak bir ev olduğunu vurgulayan Yalçınkaya, "Köyde ev yapacağız. Yardım bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
- Korkudan geceleri uyuyamıyor
Pakize Yalçınkaya ise 10 yıldır tedavisini aksatmanın üzüntüsünü yaşadığını vurgulayarak "İmkanımız olmadı. Geldik ve eşimin emekliliği olmadığı için aksadı. Uzun zaman babamın evinde kaldık. Kimse yaşadığımız zorlukları bilmiyor." dedi.
Yaşanan zorlukların ardından kışı yaylada geçirmek zorunda kaldığını belirten Pakize Yalçınkaya, "Yayla evi bize ait değil. Babam ve amcama ait bir ev. Eşim gittiği zaman ben tek kalıyorum. Gece bazen yaylaya arabalar geliyor. Yüreğim ağzıma geliyor. Çok korkuyorum. Ayı geldi bir sabah kapının önüne, çok korktum. Hayvanlarıma zarar vereceğini düşündüm." diye konuştu.
Hastalanınca kimse olmadığı için gidemediğini anlatan Yalçınkaya, "Hayvanları kime bırakayım. Erzaklarımızı peşimize getirmiş oluyoruz. Bütün yıl çoğunlukla yalnız kalıyorum. Son olarak 15 gün yalnız kaldım. Geçen yıl ameliyat nedeni ile 7 ay yalnız kaldım." dedi.
Geceleri kendini korumaya çalıştığını aktaran Pakize Yalçınkaya, şunları kaydetti: "Yanıma balta, tahra alıyorum. Allah'a emanet yatıyorum. Çoğu geceler uyuyamıyorum, kalkıyorum. Elektriğimiz, çamaşır makinemiz, buzdolabımız yok. Bir şey alsak bir gün sonra çürüyor. koruyamıyoruz. Hayvan gıdalarını ilk gün sattık sattık, satamayınca bozuluyor. Kışın sütler azaldı. Onları da peynir ve yağa çeviriyoruz. Ben sadece bir ev istiyorum. Ben kendim de çabalıyorum. Tek isteğim başımı sokacak bir ev. Başka bir şey istemiyorum."