Devlet yönetiminde, siyasette ve de bürokraside ikinci adam olmak çok zor bir görevdir. Günah keçisidir, hataların sorumluluğu üzerine alır, birinci adama siper olur, sırdaştır, başarıları; bağlı olduğu kişiye, başarısızlıkları kendine yazar, sorumlu arandığında kendisini feda eder.
Tekerrür olmazsa, tecrübe oluşmaz...
Tecrübe bir dirayet bileşkesidir.
Siyaset aynı zamanda bir basiret işidir. Basiret ileriyi görebilme sanatıdır.
Siyasetteki manası, seziş sanatına katılan ileri görüşlülüktür.
Beceri biçimlemesinin ruhsal içeriğini zenginleştiren yetenek olarak da tanımlayabiliriz.
Bu üç unsuru bütünleştirirsek, önümüze siyasetin en sağlam ve zor kazanılan maharetinin tarifi çıkar. Buna “dirayet” diyoruz...
*
Peki, siyasette dirayet, hangi içeriklerle zenginleşmiştir?
Dirayet, bir akıl kullanma sanatıdır.
Felsefe hocaları,çok etkin bir dirayet tarifi veriyorlar: “Dirayet, aklın izan içinde makulü arama sanatıdır” diyorlar.,
Bu tanımlama, çok sanatsal içerikli, bir varlık saptamasıdır. Bu tecrübe, deneyim, dirayet, CHP’nin ikinci adamı Tekin Bingöl’de mevcuttur.
CHP örgütlerden sorumlu Genel Başkan yardımcısı Tekin Bingöl’e uğradım. Örgüt bazında partide ikinci adam. Tam olarak, ikinci adam; Genel Sekreter Gürsel Tekin mi yoksa Tekin Bingöl mü bilmeyebilirim.
Her ikisinin dirayeti, ciddiyetleri takdire şayandır. Gürsel beyin güzel ve üstün niteliklerini daha öncesinde yazdığım için tekrarına girmeyeceğim.
*
Tekin Bingöl, CHP kurultayında bileğinin hakkıyla, örgütün desteğiyle listeleri delerek; parti yönetimine giren birkaç kişiden biridir. Bu başarısı karşılıksız kalmadı, marifet iltifatı gördü ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu, onu örgütün başına getirerek ödüllendirdi.
Tekin beyin sağduyusu, olaylara tarafsız bakışı, kimseyi incitmeyen söylemleri, insanlara yaklaşımı, olayları kavrama, kaynaştırıcı, birleştirici özellikleri; herkesi hayran bırakıyor.
Diploması dilini kullanan, eleştirirken bile incitmeyen, saygınlığını elden bırakmayan çok saygın siyasetçi ve halk adamı.
Bütün mesele düşündürmektir, güven vermektir, bilgili, donanımlı olmaktır, üyeleri ile uyumlu çalışmaktır. Sözünün eri olmaktır, vatandaşa güven vermektir.
Tekin beyin mütevazı aile yapısı, parti örgütleriyle olan uyumu, çalışkanlığı, güven veren dik duruşu, şaibesiz geçmişi; partiye olan bağlılığı takdire şayandır.
Tekin Bingöl, doğu kökenli çok köklü ve sağlam aileye mensuptur. Kardeşi işadamı Şahin Bingöl ile Ankara-Emek’te komşuyuz. Hiç bir şaibeye bulaşmayan, herkes tarafından sevilen, itibar gören seçkin bir aile, adam gibi adamdır.
*
CHP Genel Merkezine uğradım. Genel Sekreter Gürsel Tekin; İstanbul’da, Genel Başkan yardımcılarından Faik Öztrak; Tekirdağ’da, Yakup; Karadeniz’de, Erdoğan Toprak; Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ile birlikte saha çalışmalarındaydılar.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, Grup Başkanvekilleri Akif Hamzaçebi, Muharrem İnce, Engin Altay, Genel başkan yardımcılarından Tekin Bingöl,Gürsel Tekin, Erdoğan Toprak, ve diğerleri gece gündüz çalışırlarken “CHP başarısız olsun” düşüncesiyle köşede bekleyenlerle, partiye zarar veren 20’ye yakın milletvekili olduğunu biliyoruz.
Genel Başkan ve parti yönetimi, bu sıcak havada; gece gündüz çalışırken, tatil bölgelerinde, rakı tokuşturan milletvekillerini gördüm.
Parti yönetiminin verdiği görevi kabul etmeyen, tepeden inme milletvekillerini tanıyoruz.
CHP, başka partilerin ”emir-komuta” yönetimine benzemiyor.. Demokrasi ve özgürlüğünün en çok olduğu adres CHP’dir. Siyaseti geçmişi geleceğe taşırken, yenilikçi olmanın zorluklarını giderecek kararlılık adımların atıldığı bir partidir CHP’dir.
Eski Başbakanlardan rahmetli Ecevit, sayın Mesut Yılmaz ve sayın Süleyman Demirel’in yakın kurmay ekibinde çalışan birisi olarak; diyebilirim ki, bunların içinde parti içi demokrasiyi en çok işleten, müsamaha gösteren lider sayın Kılıçdaroğlu’dur. İyi niyetini kötüye kullanıyorlar,haksızlık ediliyor.
Genel Başkan ve Parti yönetiminin aldığı karara karşı çıkanların hiç biri; tabandan, kendi gücüyle parlamentoya gelmiş isimler değildir, seçilebilir yerde listelerde konuldukları için milletvekili oldular. Ve marifeti kendilerinden saydılar.
Bunlardan bazılarıyla; İstanbul’da aynı bölgeden aday idik. Açıkça ifade ediyorum, bunlar o zamanda çalışmadılar, sahaya inmediler, halkı kucaklamadılar, hak etmedikleri halde milletvekili oldular.
Parti yönetimi, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için karar vermişse, milletvekilleri, bu karara saygı durmaları, genel başkanın etrafından kenetlenmeleri gerekiyordu, yapmadılar. Parti disiplini, ahlaki bunu gerektiriyordu.
Her şeylerini borçlu oldukları partinin kararlarına karşı çıkanlar, demeç ve eylemleriyle partiye zarar verenler; hakkında disiplin süreci başlatılmalı ve partiden ihraç edilmelidirler.
Bu davır, tutum ve irade parti güçlendirir, herkese de ders olur diye düşünüyorum.
Ankara’dan sevgiler.