Kin, nefret, haset denilen rahatsızlıklar imanla cilalanmış inanan gönüllerde barınacak yer bulamazlar. Eğer bazı kimselerin gönülleri kin, nefret veya hasetle dolup taşıyorsa, o gönüllerin inanç kulvarlarında mutlaka bir arıza var demektir.
Yüce Allah kalpleri kin ve nefret küpüne dönüşmüş insanlardan hoşlanmaz ve bu insanların da diğer insanların başına uzun süre musallat olmalarına asla izin vermez. Biz bu sarsılmaz inancımızdan dolayı rahatız ve bir gün hak olanın yerini bulacağından zerre kadar şüphemiz yoktur.
Son zamanlarda bu ülkenin ana gündemi “paralel yapı” yalanı veya aldatmaca oyunu üstünden cemaat denilen yapıya kilitlenmiş durumdadır. Sanki ülkenin tek meselesi ve tek sancısı iktidara veya devlete kumpas kurduğu iddia edilen cemaattir.
Sayın Başbakana göre herkes bu insanlara karşı tavır koymalı veya en azından kin ve nefret duymalıdır. Kimse bunların okullarına çocuk vermemeli verenlerde başka okullara almalıdırlar. Allah aşkına soruyorum. Aynı toprakların ortak kaderini paylaşan veya aynı Allaha inanan insanlar bu derece nasıl olurda düşman olurlar birbirlerine. Bir yerlerde çok ciddi bir maraz ve samimiyetsizlik olsa gerek. Arızanın adresini zaman gösterecek ve kimin ak, kimlerin mor olduğu ortaya çıkacak. Oluşturulan havaya takılan bazı nemrut kırıntıları da devletin kurumların da, çarşı da veya tarla kenarların da cadı avına çıkarak resmen siyasi bir terör estirmenin peşindeler. Bu şövalyelere göre bu adamlar görüldükleri yerde derhal imha edilmeli, hatta gördüğü yerde bu adamlar derhal boğazlamalı, bunlara yaşama hakkı tanınmamalıdır. Bütün bu olup bitenler veya olması muhtemel olan gelişmeler suçtur ve iktidarın son zamanlarda yaptığı yasaya göre de Sayın Başbakan kin ve nefret suçu işlemektedir. Biz şimdi hukuk devletini arıyoruz ve öyle görülüyor ki epey bir zaman daha yürekli Savcıları özlemeye devam edeceğiz.
İnsan sormadan edemiyor, daha düne kadar bir takım kumpaslar kurarak Ordumuzun kaburgalarını sizler birlikte kırmadınız mı? Sizler omuz omuza gelerek bu milletin ve Cumhuriyetin temel dinamiklerine dinamitler yerleştirmediniz mi? Şimdi neler oldu ki veya neleri paylaşamadınız ki, böylesine düşman cephelerine ayrılarak ümmetin arasına asırlara sarkacak bir fitneyi soktunuz.
Sayın Başbakana göre bu adamlara hiç tereddüt dahi etmeden her konuda ve her alanda müdahale edilmelidir. Mali konulardan alın da eğitim alanın da ki gayretlerine varana kadar her işlerinin onu tıkanmalıdır. Bunlar “HAŞHAŞI”i denilecek kadar iğrenç varlıklardır. Aman Allahım, bu ne insafsızca ve haksızca bir yakıştırmadır!
Herkes bunların üzerine gitmeli ve herkes bunları düşman ilan etmelidir. En etkin oldukları alan olan eğitim konularındaki faaliyetleri engellenmeli, yurt içinde ve dışında ki tüm dershaneleri ve okulları kapatılmalıdır. Bütün bunların yanın da bunların para kaynakları da kurutulmalı ve her nerede bunlardan birileri varsa onlara korku değneği gösterilerek mutlaka sindirilmelidir.
Bu talepler veya emirler veya bu talep veya emirler doğrultusunda işler yürütenler yarın hem mahşerde hem de bu âlemde hesapların en zor olanını vereceklerini bilmelidirler. Bu ülke bir kanun devletidir. İnsanların liyakat veya statü haklarına kimse müdahale edemez. Bu Başbakan da olsa edemez ve yasalar buna engeldir. Ancak öyle anlaşılıyor ki, bu ülkede yaslar rafa kaldırılalı epey zaman oldu.
Her şey ama her şey iktidarın ve özellikle Sayın Başbakanın iki dudağı arasın da şekillenir. Öyle istişare etmek, meşverette bulunmak eskidendi. Şimdilerde ben emrederim, siz yaparsınız mantığı geçerli. İşte bu fotoğraf çok çirkin ve bir o kadar da tehlikeli.
Bu çağrılar ve yönlendirmeler neticesin de amansız bir cadı avı başlatılmış, on binlerce hizmet eri yeni bir hayat rotası bulma ve kurmaya adeta mahkum edilmek istenmiştir.
Bu operasyonlar sonrasın da ekmeksiz kalabilecek çocukların açlığı, bozulacak aile düzenleri altında ortaya çıkacak acı ve sancılar bunları ilgilendirmiyor.
Aman Allahım, bu nasıl bira acımasızlık, bu nasıl bir kin sarmalı böyle. Kendilerini İktidarın şövalyeleri zanneden bazı sözde sendika ağaları, parti yönetici veya delegeleri, hatta mahalle temsilcileri bile cemaatçi avına çıkmış bulunuyorlar. Korkunç bir ihbar ve jurnalleme döneminden geçiyoruz.
Her kes birilerinin peşinde ve birilerini fişlemekle meşgul. Bu durumun tek sebebi Sayın Başbakanın çağrıları. Ülkenin ve dünyanın her tarafın da cadı avı başlatılmış ve bunun sonunda da baltasını veya satırını kapan ne kadar kendini bilmez siyaset soytarısı varsa hepsi de bir cihat şevkiyle ona buna saldırıyorlar.
Yıllarca cemaate karşı durmuş ve birçok konuda cemaati sorgulamış bir insan olarak şahsen bu olup bitenleri ne insanı nede imanı bulmadığımı burada açıkça ifade etmek isterim. Çok ama çok büyük bir günahın işlenmekte olduğunu düşünüyorum ve ürperiyorum. Bu günahı öyle herkes kaldıramaz.
Cemaatin siyasete bulaşmasını, devlet üzerinde kadrolaşma çalışmalarına girişmesini asla doğru bulmam. Ancak bu ülkenin yargısını, emniyet teşkilatını, devletin aort damarı durumundaki birçok stratejik kurumu söz konusu cemaate sizler peşkeş çekmediniz mi? Onların düzenledikleri operasyonlarla sizler çalım satmadınız mı? Şimdi neler oldu ki, bir anda doksan derece yörünge değiştirerek bir birlerinize düşman oldunuz?
Benim merak ettiğim husus neyi paylaşamadığınızdır. Onu bir bilebilsem meseleyi çözeceğim ama onu henüz tam olarak anlayabilmiş değilim. İnşallah ülkeyi toptan satmanın kavgasında değilsiniz.