Taha Kıvanç / Yeni Şafak
Bakın Kim Kimi Dinliyor
Bazı konular karabatak gibidir, ara ara başını yeniden gösterir. Yıllar önce, bir işadamı dostum, "Cep telefonlarını dinlemek bu kadar kolay mı?" diye sormuştu. Devir "Cep telefonları en güvenilir iletişim aracı, dinlenemiyor" inancının hâkim olduğu devirdi. Hâlâ şaşkınları yaşayan dostum, "Dün iki İsrailli, cep telefonu dinleme cihazı pazarlamaya çalıştı" bilgisini verdi.
Genelkurmay Başkanlığı'na dinleme amaçlı cihazların İsrail'den alındığını öğrenince, ilk yazdığımda çok ses getirmiş eski bir olayı hatırladım. İlkini taa 26 Aralık 2001 tarihinde yazdığım, sonraları her fırsat düştüğünde yeniden döndüğüm olayı: Cep telefonu servisi sağlayıcısı şirketler, faturalama ve SMS gönderme işlemlerini kendileri yapmak yerine İsrailli firmalara ihale ediyorlar...
Dünyada cep telefonu sektörünün yan sanayii İsrail firmalarının tekelinde. Converse ve Amdocs gibi İsrail firmaları hem bizdeki hem de pek çok ülkedeki cep telefonu şirketleriyle irtibatlı. Size-bana gelen faturaları abonesi olduğumuz şirketlerin düzenlediğini ve her ay ne ödeyeceğimizi onların bize bildirdiğini sanıyoruz. Ama hayır, o faturaları İsrailli firmalardan biri düzenliyor.
Bunu nasıl yapıyor dersiniz? Cep telefonu şebekesine cihazlarını yerleştirerek... Hepimizin yaptığı konuşmalar o âletler tarafından tespit edilip kayda geçiriliyor, İsrail'de de işleniyor.
Yok "Genelkurmay dinledi", yok "Cemaat dinledi", yok "TİM'den izinle dinlendi", yok "İzinsiz dinleme yapılıyor" diye tartışıp duruyoruz ya, bu tür tartışmalar her gündeme geldiğinde ben gülüyorum. Bizim cep telefonu şirketlerinin hizmetlerinden yararlandığı İsrailli firmalar, istedikleri kişileri dinleyebilecek durumdalar da...
Türkiye'nin İsrail ile ilişkileri şekerrenk, değil mi? Özellikle de Mavi Marmara saldırılarından sonra... Öncesinde de Davos'taki "One minute" krizi var. Bu iki gelişmeyle ilgili bizimkilerin gördüğü yönler var, bir de görmediği yönler... Bence İsrail her iki krizin öncesi ve sonrasında Türk yetkililerin konuya ilişkin düşüncelerini bir biçimde biliyordu.
İddialı mı geldi size? Öyleyse ABD istihbarat örgütleri ve savunma sanayii alanında en yetkin otorite kabul edilen James Bamford'un 'Shadow Factory' (Gölge Fabrika) adlı son kitabına müracaat edelim. Esas konusu Amerika'nın süper-gizli dinleme kurumu NSA'yi (National Security Agency) ve yaptıklarını anlatmak olduğu halde, Bamford, kitabında, 2009 yılı ocak ayında Gazze krizi öncesi ve sonrasında yaşananlara ışık tutacak bilgiler de aktarıyor.
2009 başında İsrail'de başbakanlık koltuğunda oturan Ehud Olmert Gazze yüzünden BM'nin yaptırım kararı hazırlığı içinde olduğunu, ABD Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice'ın gönlü elvermese bile Bush'un karara karşı çıkacağını bir yerde ağzından kaçırdı; hem de aşağılayıcı ifadelerle.. Gerçekten de öyle oldu: BM kararına Rice çekimser oyu kullandı.
Olmert kimselerin bilmediği bu bilgilere nasıl ulaşmıştı?
Amerika'da iki önemli cep telefonu şirketi var: AT&T ve Verizon. Bu iki şirketin abonelerinin birbirleriyle yaptıkları konuşmaları dinleme işini, bu görevin esas sahibi devlet kurumu olan NSA, iki İsrail firmasına ihale etmiş bulunuyor: Verint ve Narus... Her iki firmanın kurucularının İsrailli eski istihbaratçılar olduğunu kitaptan öğreniyoruz.
Bizde de Genelkurmay Başkanlığı dinleme cihazını 8-10 milyon dolar ödeyerek Verint'ten satın almış; tıpkı Mısır, Çin ve Vietnam gibi...
Telefon dinleme cihazları üreten Verint firmasıyla şirketlere faturalama ve SMS uyarısı atma hizmeti veren Comverse firması kardeş kuruluşlar ve ikisinin başında da şimdilerde hayatını Namibya'da kanun kaçağı olarak sürdüren Kobi Alexander adlı İsrailli var. Amerikan yetkilileri borsada döndürdüğü dolapları bahane edip kendisini yakalamaya kalktığında Namibya'ya kaçtı Alexander; iki ülke arasında suçluların iadesi anlaşması olmadığı için...
Olmert'in BM kararıyla ilgili niyetler için fal açmadığını, Amerikalı telefon şirketleriyle içli dışlı İsrail firmaları aracılığıyla bu bilgileri edindiğini herhalde anladınız.
Verint hakkında soruşturma yürütülen Avustralya'da, firma yetkilileri, pazarladıkları dinleme cihazlarının orada depolanmış verilere dünyanın her tarafından 24 saat kesintisiz erişilebildiğini açıkladı; "İsrail'den biz de ulaşabiliyoruz" itirafıyla hem de...
Karışık bir konuyu çok basit anlatmaya çalışıyorum. Buraya kadar anlattıklarımın özeti şu: Genelkurmay'ın veya herhangi bir devlet kurumunun bizleri dinleme amacıyla satın aldığı cihazlar uzaktan da izlenebiliyor. Dahası, cep telefonu şirketlerine faturalama ve SMS hizmeti sunan İsrailli firmalar da bütün konuşmalarımızın ayrıntılarına sahipler...
Biz birbirimizi dinlediğimizi sanırken, bizi dinleyip izleyen başkaları...