İstiklal Şairi Akif, Rize'de anıldı

Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı tarafından düzenlenen panelde, İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy anıldı.

Rize İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen panel Mehmet Akif Ersoy’un kaleme aldığı, İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.

Panele Rize Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazmi Turan Okumuşoğlu, Rize İl Müftüsü İlyas Serenli ve çok sayıda akademisyen ile öğrenciler katıldı.

Oturum başkanlığını Rize Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Yusuf Karali Diyanet Eğitim Merkezi Müdürü Doç. Dr. Hasan Ayık yaptı. Panele konuşmacı olarak Rize İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyeleri’nden Doç. Dr. Ahmet Koç, Doç. Dr. Latif Tokat ve Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Selami Şimşek katıldılar.

Doç. Dr. Ahmet Koç, Mehmed Akif’in hayatından kesitler sunarak başladığı konuşmasında, “Annesi Buhara ve Babası Kosova’lı olan Mehmet Akif, bu geniş coğrafyanın ortasında dönemin payıtahtı İstanbul’da doğmuştur. Akif’in taşıdığı sıfatlara bakarsanız bu geniş coğrafyanın ufku vardır. Vatan şairi, İslam şairi, Kuran şairi, peygamber şairi gibi sıfatlarıyla bu topraklardaki birleştirici olan barış ve kardeşlik anlayışını en iyi Akif’in şahsında ve ortaya koyduğu abidevi eserlerinde anlayabiliriz. Safahat’ı bugünün gençliğinin sözlüksüz okuyamaması bir handikaptır. Mehmet Akif’in 1873 yılında başlayan hayat serüvenini özetlersek, iki asrı kucaklayan bir dönemi kapsadığını görürüz. Akif’in iyi bir eğitim alarak yetiştiğini, İslam düşüncesine hakimiyeti kadar batı dünyasını da tanıyan bir şair, yazar ve düşünür olduğunu, İslam dünyasının hemen her tarafını gezdiği gibi, pek çok batı ülkesini de gidip gören ve bu sayede ikisini mukayese etme imkanı buldu” dedi.

Türkiye tarihinin en zor dönemlerinde yaşayan Mehmet Akif Ersoy’un erken yaşlarda babasını kaybettikten sonra hem maddi hem de manevi anlamda sıkıntılı bir hayat geçirmesine rağmen ilkelerinden taviz vermediğini hatırlatan Koç “Bütün bunlara rağmen toplumsal sorunlarla çok yakından ilgilendiğini, milli mücadele yıllarında hep halkın içinde olduğunu, konuşmalarıyla, yazılarıyla ve şiirleriyle halkın uyandırılması için önemli rol üstlendiğini görürüz. 1920’de TBMM tarafından kendisinden Türk milletine bir şiir yazması istendiğinde, şiir yazacağını fakat karşılığında hiçbir ödül kabul etmeyeceğini söylemiştir. Akif’in yazdığı şiir 1 Mart 1921’de TBMM’de okunur ve 12 Mart 1921’de TBMM tarafından resmi olarak kabul edilir. Yarışma ödülü olarak Akif’e 500 lira gibi o dönem büyük işler yapılacak miktarda para teklif edildiğinde, İstiklal Marşı’nın Türk milletine bir armağanı olduğunu, bunun karşılığında bu parayı kabul etmeyeceğini söylemiştir” şeklinde konuştu.

Rize Haberleri