“Izdırabım var.” dedi. Yüzünün rengi solgundu. Bakışları donuktu; fakat derinlemesine ve içli bakıyordu. Gözünün içine baktıkça, gözüm adeta kamaşıyordu.
“Nedir ızdırabın? Eşini mi, evini mi, arabanı mı; dostlarını mı kimi ve neyi kaybettin?”
“Keşke öyle olsaydı, zamana sığınır ve ızdırabımın geçmesini beklerdim.”
“ Zamana sığmayan nedir? Seni kıvrandıran, yüzünün rengini solduran nedir?”
“ Derinlemesine bir bilseydim! O zaman derdime derman bulabilirdim; ama bilmiyorum. Bilebildiğim şey, ızdırabım bana Allah’ı buldurdu. Biliyor musun ızdırap, Allah’ın var oluşunun en büyük delilidir.”
“Hıh!..”
“ Kavuşmak isteyen ızdırap çeker. Ya da ayrı düşenin gönlünde yurt edinir ızdırap!”
Yunus ne güzel söyler:
“ Korkum anı buluncaydı/ Şimdi korkudan kurtuldum.”
Bir keşfin uyandırdığı sevinci görüyor musun? Izdırap, keşfin ve sevincin meyvesidir. Keşfi toprak say, sevinç tohumdur ve onun meyvesi de ızdıraptır. Ne badirelerden geçerek bu hale gelmiştir. Izdırabı olmayanın meyvesi de yoktur; baharı boşuna beklemesin.
“Izdırap, varoluşun tohumu mudur?”
“Öyle say!”
Bende, beni aşan bir şey vardır ve o şey;
“ Beni bende demen, bende değilim/ Bir ben vardır bende, benden içeru.” sesiyle bana ayna tutuyor. O kapıya ben ızdırap anahtarıyla yanaştım.
Sevmek, kendini aşmaktır; sevdim ve yola koyuldum. Sevgiyle yola koyulanlar yolda pişerler ve yollarına devam ederler de, sevmeden yol alanlar yolda kalırlar, toprak olurlar. Izdırap, toprağı ruha çevirmektir ve buluşma ümidiyle yanıp tutuşmaktır.
Kendi derdimizi haykırdığımız zaman insanlık, bu haykırışta kendini bulabiliyorsa, o haykırışımız evrensel bir ızdıraptır ve dirilticidir. Bu haykırışın sesi bütün musiki seslerinden daha nağmeli, hatta bayıltıcıdır; çünkü bedeni aşıp ruha bürünerek gelmiştir.
Kendimden uzaklaştıkça ızdırabım azaldı, kendime yaklaştıkça ızdırabım arttı; anladım ki ızdırap, kendini bulmaktır; öldüren değil, oldurandır.
Hayatı boyunca hiç kahkahayla gülmeyen Efendimizi anlayabilir miyim?
Kahkaha tufanında boğduk ruhlarımızı. Toprak ceset ızdırap çekmez ki!
Izdırap, ruhun bayrağıdır; nerede o bayrak dalgalanıyorsa o vücut özgürdür.
Ve vatan, özgür ruhların sığındığı yerdir.
Ruhlarını haz ateşine kurban edenlerin vatanları da yoktur.
Asıl vatan ise cennettir.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci