Yılın buluşmasına “AKP laiklik karşıtı eylemlerin odağı mı değil mi?” tartışması damgasını vurdu. Balçiçek Pamir’le Karşıt Görüş bu akşam Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ile Demokrat Yargı Derneği Kurucusu ve Eşbaşkanı Doç. Dr. Osman Can’ı konuk etti. “Nasıl bir Anayasa?” sorusuna cevap aranan programda zaman zaman çok gergin anlar yaşandı.
Sabih Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin AKP’yi laiklik karşıtı bir odak olarak nitelendirdiğini, kararın ve delillerin bunu gösterdiğini söyledi. Osman Can ise delillerin pek çoğunun Anayasa Mahkemesi’nce reddedildiğini, laiklik karşıtı nitelemesinin çok hafif ve bu suçlamayı dolaylı kılacak şekilde yapıldığını söyledi. Can, karar metninden AKP’nin yaptığı savunmada haklı görülen noktalarını okuyunca Kanadoğlu alaycı bir üslupla lafa girdi: “Bari AKP’ye bir de madalya verselermiş” Kanadoğlu ayrıca sonucun önemli olduğunu ve delillerin oylanış tarzının usulüne uymadığını, yanlış olduğunu belirtti. Programın ilk gerginliği de bu konu konuşulurken yaşandı. Can’ın Kanadoğlu’na hitaben “Siz karar metnini okudunuz mu?” diye sorması tansiyonu bir anda yükseltti. Kanadoğlu, Can’ın bu sorusuna “Elbette okudum. Siz bana bu şekilde hitap edemezsiniz. Bu soruyla neyi ima etmeye çalışıyorsunuz?” şeklinde cevap verdi.
1982 Anayasası’nın değişmesi gerektiği konusunda iki konuşmacı da aynı görüşteydi. Kanadoğlu bu değişikliğin yeni oluşacak bir kurucu meclis tarafından yapılmasının doğru olacağını söyledi. AKP kendi çoğunluğuna dayanarak bir anayasa değişikliği yaparsa burada hukuk devletini kendi çıkarları doğrultusunda zedeleyen hükümlerin yer alacağını, yargı bağımsızlığının yok edileceğini, bunun da bir anayasa referandumundan evvel veya sonra mutlaka Anayasa Mahkemesi’nce iptal edileceğini ileri sürdü. Osman Can anayasa değişikliğinin kurucu meclis tarafından yapılmasının daha doğru olduğunu fakat Kanadoğlu’ndan farklı olarak eğer kurucu meclis oluşturulamıyorsa şimdiki meclisin de bunu yapabileceğini, Anayasa Mahkemesi’nin de bu yolda kararları olduğunu anlattı.
27 Mayıs konusu programda tansiyonun yükseldiği ikinci andı. Osman Can’a göre bütün darbeler gibi 27 Mayıs da bir kara lekeydi. Kanadoğlu ise asıl kara lekenin 27 Mayıs öncesinde DP iktidarının Meclis içinden bir tahkikat komisyonu kurarak buna yargı yetkisi vermesi olduğunu söyledi. Can’ın buna cevabı şöyle oldu: “Siyasi hata olabilir. Ama o sırada 1924 Anayasası yürürlükteydi. Bu tür uygulamalar aynı anayasaya göre tek parti devrinde de yapılmıştı.” Kanadoğlu tam bu noktada araya girerek “Tek parti diyerek kimi kasttettğinizi açık söyleyin” dedi. Osman Can “Recep Peker’leri, Mahmut Esat Bozkurt’ları kastediyorum” diye cevap verdi. Kanadoğlu “Kimi kastettiğiniz belli, açık konuşun” diyerek Atatürk’ü kastettiği imasında bulundu.
Ancak programın en gerigin anı hiç kuşkusuz sonlarına yakın iki konuk arasında geçen şu tartışmaydı. Kanadoğlu Almanya’nın 1. Dünya Savaşı’ndan sonraki Weimar Anayasası’ndan örnekleme yaparak bunun sivil bir darbeyle ilişkisini kurduğunda Osman Can “Siz Weimar’ı hiç bilmiyorsunuz” dedi ve Sabih Kanadoğlu buna çok sinirlenerek “Benimle bu şekilde konuşmaktan seni men ederim. Haddini bil” diye cevap verdi. Osman Can da “Siz benim haddimi bildirecek durumda değilsiniz” dedi.
Osman Can’ın HSYK üyelerinin Meclis tarafından seçilmesiyle ilgili yorumuna da Kanadoğlu şu sözleriyle damgasını vurdu. “Size bıraksak yargının RTÜK’ünü yaratacaksınız.”