OZAN KÖSE
Jeofizik Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi tarafından Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi’nde düzenlenen panele, Trabzon Vali Yardımcısı Halil İbrahim Ertekin, Prof.Dr. Ahmet Ercan, Prof.Dr. Osman Bektaş, Doç. Dr. Yusuf Bayrak, Prof.Dr. Kenan Gelişli, Doç.Dr. Emin Candansayar, jeofizik mühendisleri ve öğrenciler katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Ahmet Ercan, Trabzon’da depremin olması durumda bütün binaların yıkılacağını belirterek şöyle konuştu: “Böyle çarpık yapılaşma çok az ilde var. Kentsel dönüşümler kimsesizlerin kimsesidir. Kentsel dönüşümde yanlış yapılan yerleri hep beraber düzeltmemiz gerekiyor. Trabzon’da çocukların nefes alacakları bir yer yok. Kentsel dönüşüm şehrin içinde olmaz. Büyük binalar şehir merkezine kurulmamalıdır. Kentsel dönüşümde kentin içindeki binalar yıkılmamalı, şehir dışında kentsel dönüşüm yapılmalıdır.”
Depremlerin yüzde yüz olacağı diye bir tahminin olmadığını ifade eden Prof.Dr. Osman Bektaş, şunları söyledi: “Deprem tahmin edilir yüzde yüz olacak diyemeyiz. Japonya ve Çin gibi ülkeler deprem tahminlerinde yüzde 60’ı geçemez. Karadeniz fayları çok sinsi yavaş faylardır. Bilim adamları bile Karadeniz Bölgesi’ndeki depremsellik alanı fazla bilmiyorlar.”
KARADENİZ BÖLGESİNDE YENİ YERLEŞİM İÇİN DENİZ DOLGUSU YAPILMAMALI
Karadeniz Bölgesi’nde deniz dolgusu yapılarak yeni yerleşim yerlerinin açılmaması gerektiğini belirten Doç.Dr. Yusuf Bayrak, sözlerine şöyle devam etti: “Batum’dan Romanya açıklarına kadar Karadeniz sahili boyunca devam eden bindirme zonu aktif olup, Batum ve Bartın depremlerine benzer deprem oluşturabilir. Gürcistan depremlerini oluşturan faya benzer doğrultu-atımlı faylar Trabzon, Rize, Ordu fayları gibi bölgemizde mevcut olup, bu fayların Gürcistan depremlerinde olduğu gibi 5.0'den büyük depremler oluşturabilme potansiyeli vardır. Oluşabilecek bu depremleri zararsız bir şekilde atlatabilmek için, bölgemizde özellikle dünyada kullanılan son teknolojilerin uygulandığı jeofizik yöntemleri içeren mikro bölgelendirme çalışmaları yapılmalıdır. Yeni yerleşim açılacak bölgelerde ve yapılacak yeni binalar için özellikle jeofizik yöntemlerin kullanıldığı zemin etütleri yapılmalıdır. Yapılan çalışmaları iyi bir şekilde denetlenebilmesi için tüm belediyeler bünyelerinde Jeofizik Mühendisleri bulundurmalıdır. Bölgemizde deniz dolgusu yapılarak yeni yerleşim yerleri açılmamalı, eğer açılması zorunlu ise gerekli jeofizik çalışmalar yapılmalı ve dolgu alanlara uygun modern teknikler kullanılarak yapılar inşa edilmelidir.”
YIKICI DEPREM GELMEDEN KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILMALI
Panelde konuşan Prof. Dr. Ahmet Ercan, yıkıcı depremler gelmeden kentsel dönüşümü ivdirmek gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Yer yapı incelemelerini çabuklaştırmak gerekir. Bu konuda, bankalar ile yıkıp yapıcı yükleniciler yardımcı olmalıdır. Bireysel yapısal dönüşümler çarpık kentlerin sorununu çözmeyecektir. İşlemler, çağdaş kentleşmenin kurallarına uyarak, yerbilimciler, yapımcılar, kent tasarımcıları, örekmenler(mimarlar), çevreciler ile toplumun görüşlerini alarak sürdürülmelidir. Büyük kentlerde türeyen eski yapı toplayıcılarının oluşturduğu tüzel sorunlar, daralan yeşil alanlar, kent ortasında yapı yoğunlaşması, ardı ardına boynuz gibi dikilen gökdelenler yeni bir kentleşme sorununu ortaya çıkarmıştır. Bire on gibi emeksiz kazançlar tam bir soygun ortamı oluşturdu. Yeni kentleşme yarığı kırığa dönüşmeden çıkarılacak yönetmeliklerle yamanmalıdır.”
Trabzon, Gümüşhane ve Bayburt illerinin depremden en az etkilenen iller olduğunu kaydeden Ercan, sözlerine şöyle devam etti: “Doğu Karadeniz illerinden Trabzon, Gümüşhane, Bayburt illeri kuzeyden Karadeniz dalma-batma kuşağı, güneyden Kuzey Anadolu kırığı ile Ovacık-Bayburt-Erzurum kırıkları ile sınırlandırılmış, deprem çekincesi 6,5’dan küçük, en güvenli illerdir. Trabzon, Gümüşhane, Bayburt gibi iller depremden en az etkilenecek iller olmasına karşın, yeşil dokunun hoyratça çarpık yapılaştığı, doğanın köpürdüğü Türk illeridir. En büyük doğal olayları yamaç kaymaları ile seller, taşkınlardır. Deniz, dere ile göl yatakları, koyaklar(vadiler), orman dokusu ile arkeolojik alanlarda yapılaşma sınırlandırılmalı, yeni yerleşimler çevre ile uyumlu olmalı, çağdaş bilimden yararlanılmalıdır.”