Türkiye’nin coğrafi yapısı itibariyle heyelan bakımından en riskli bölgenin Doğu Karadeniz Bölgesi olduğu belirtildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği Havza Amenajmanı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Kara, vatandaşları eğimi fazla olan yamaçlara ev yapmamaları uyarısında bulunurken bu yerlerde yamaç hareketleriyle birlikte heyelanlar meydana geldiğini söyledi.
Doğu Karadeniz Bölgesi'nin coğrafi yapısı itibariyle çok fazla eğime sahip olduğunu kaydeden Kara, “Doğu Karadeniz Bölgesi, coğrafi yapısı itibariyle eğimi çok fazla olan bölgelerin başında geliyor. Dolayısıyla eğimi fazla olduğu yerlerde buna bağlı olarak yamaç hareketleri de daha çok meydana geliyor. Ülkemizin genel itibariyle de yükseltisi bin 132 metre civarında. Bu kadar yükseltiye sahip olan bir yerlerde eğimde daha fazla olacaktır. Dolayısıyla yağışlarında daha fazla olduğu bu bölgede heyelanlar kaçınılmaz oluyor. Heyelanları sadece coğrafi yapıya bağlamak yeterli değil. Aynı zamanda toprak yapısı yağış gibi özellikler bunu tetikliyor. Eğimi fazla olduğu bu yamaçlarda toprak yapısı iki türlü katmandan meydana geliyor. Birincisi geçirilebilir bir kısım, bu alt tarafta oluyor. Geçirimsiz bir tabaka olduğunda yukarıdan aşağıya doğru gelen yağmur suları geçimsiz tabakada sızmadan kaldığı için yukarıdaki kısım kolaylıkla hareket edebiliyor. Yukarıdan aşağıya doğru suyun biriktiği yer kayma düzlemi olur. Bu kayma düzlemi boyunca da toprak aşağıya doğru akar gider” dedi.
YAMAÇLARI YERLEŞİME AÇMAMAK GEREKİR
Yamaçlı bölgeleri yerleşime açmanın sakıncalarına değinen Kara, “Tedbir olarak yapılacak en önemli şeylerden biri kaymaya meyilli olan yamaçlar üzerini yerleşime açmamak. Çünkü yerleşime açıldığı zaman oraya ek bir yük biniyor. Dolayısıyla kaymayı kolaylaştırıyor. Bitki örtüsüyle kaplı olması en önemli özelliklerden bir tanesi. Eğer üzeri orman örtüsü ise bunu muhafaza edeceğiz, yoksa bunu getirmeye çalışacağız. Çünkü bitki örtüsü yukarıdan aşağıya doğru toprak içerisinde suyun hareketini düzenliyor. Bu şekilde kaymaları engelleyebiliyor. Kök yapısıyla toprağı yerinde tutuyor. Topraktan kökleriyle birlikte fazla su alarak su kaybına neden oluyor. Yamacın su yüklenmesini engellemiş oluyor. Buralara ev yapmak suretiyle ek yük biniyor. Bunun dışında yol yapmakla birlikte düzeni bozuluyor. Genellikle her yamacın altından bir dere akıyor. Derenin de ıslah edilmesi lazım. Çünkü sel anında, muazzam bir şekilde gelen su alt kısmı oyarak yukarıdan aşağı doğru yamacın hareketini kolaylaştırıyor. Genellikle sel ve taşkınlıklarla heyelanlar, birbirine paralel gider. Sel olduğu zaman peşinden heyelanlar oluyor” diye konuştu.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde en riskli yerlerin başında Rize geldiğini belirten Kara, “Genellikle Rize ve o bölgede daha fazla kaymalar, heyelanlar meydana geliyor. Çünkü orada, aşağıda alt tabakada kil minarareli var, bu kil minareli bir kayma düzlemi meydana getiriyor. Yukarıdan aşağı doğru gelen su onun üzerine birikerek toprak hareketini kolaylaştırıyor. Altta geçirimsiz bir tabakanın olduğu yerlerde kaymalar daha fazla. Yüksek eğimde buna eşlik ettiği takdirde daha fazla görülüyor” ifadelerini kullandı.