Karadeniz, Türkiye'nin yeni ENERJİ KAYNAĞI
"Bundan sonra sık sık müjdeli haber duyacaksınız." diyen Uysal, birkaç yıl içinde üretime başlanacağını, 2023'te ise enerji ithalatının biteceğini kaydetti.
Petrol ve doğalgazda dışa bağımlı olan Türkiye, bu ihtiyacını iç kaynaklardan sağlamak için çok önemli projeleri hayata geçiriyor. Karadeniz Bölgesi'nde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile BP'nin ortak petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının planlandığı gibi sonuç vermesi halinde, 2023 yılında ise enerji ithalatı sona erecek.
TPAO Genel Müdür Vekili Mehmet Uysal, "Hazar bölgesi petrol sistemi, Karadeniz'in altından Romanya'ya uzanıyor. Bu alanda Türkiye'nin petrol tarihini değiştirecek rezerv var. Bölgenin batısında doğalgaz, doğusunda petrol yer alıyor." diyor. Şirket, bir taraftan Karadeniz'in derinliklerindeki petrol rezervini tespit için yabancılarla ortaklık yaparken, diğer yandan üretime geçmek için çalışmalarını sürdürüyor. Planlamaya göre Karadeniz'de 2009'dan itibaren geniş çaplı sondaj vurulacak. 2015'te üretime geçilecek. Cumhuriyet'in 100. yılında da çıkarılan toplam petrol Türkiye'nin ihtiyacını karşılayacak seviyeye gelecek. Karadeniz'in, Türkiye'nin petrol tarihinde altın sayfalar açacağını söyleyen Genel Müdür Vekili Uysal, "Bunu 30 yıllık TPAO geçmişime ve teknotratlığıma güvenerek söylüyorum." vurgusunu yapıyor.
Devletin petrol arama şirketi, halen yurtiçi ve yurtdışı dahil günlük 90 bin varil üretim yapıyor, Türkiye'nin tüketimi ise 600 bin varil. Uysal'a göre gelecek 15 yılda petrole ödenecek para 450 milyar doları aşacak. Rakamın büyüklüğü, konunun önemini ortaya koyuyor. Söz konusu bölgede neden şimdiye kadar petrol sondajı yapılmadığı yönündeki eleştirilere, "Varil fiyatının 100 dolara çıkması, Karadeniz'de de arama-üretimi kârlı hale getirdi." karşılığını veriyor. TPAO, Kazakistan'dan Libya'ya kadar geniş bir coğrafyada petrol arama ve üretim faaliyetlerinde bulunuyor. Milli petrol şirketi, son dönemdeki ataklarıyla Türkiye'nin petrol ihtiyacını karşılamak ve petrol sektöründe uluslararası bir aktör olmak için çalışmalarına hız verdi. Milli petrol şirketini yöneten isim, Karadeniz'in Türkiye'nin petrol tarihini değiştirecek bir potansiyeli olduğunu söylüyor. Halen Diyarbakır-Adıyaman bölgelerinde yoğunlaşan petrol üretiminin ülke ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu bilgisini veren Uysal, "Bu bölgedeki üretim bizim stratejik ihtiyacımızı karşılayacak potansiyele sahip. Yani bu bölgede yapılan üretim acil durumlarda askerî amaçlı ihtiyaçlar, hastane, okul, gıda nakil gibi acil ihtiyaçların karşılanmasında kullanılacak petrolü karşılar. Bu açıdan çok önemli. Ancak, ülke ihtiyacını karşılayamaz." değerlendirmesinde bulunuyor. Ancak Karadeniz'de durum farklı. Uysal'a göre Türkiye'nin petrol ve gaz ihtiyacının önemli bir bölümü hırçın dalgalarıyla ünlü denizin altından karşılanacak.
Yapılan tespitlere göre Karadeniz'in doğusu petrol, batısı ise doğalgaz zengini. TPAO, bu bölgedeki zenginlikleri harekete geçirmek için Exxon, Petronas, Medco gibi bazı yabancı şirketlerle işbirliği-ortaklığa gitti. Bu çerçevede BP ile yürütülen ve 150 milyon dolar harcanan çalışmalarda 'bekledikleri' bütün olumlu neticelere ulaştıklarını aktaran Uysal, "Şimdi bunun ileri bir adımı olarak sondaja başlayacağız. 2009'dan itibaren Türkiye'de petrol aramada altın sayfalar açılacak. Burada yapılacak keşifleri bir müjde olarak Türk halkına sunacağız. Ancak, üretim safhasına geçiş 2015'i bulur. Çünkü, Azerbaycan'da 1990'lı yıllarda başladığımız çalışmalardan 12 yıl sonra üretime geçtik. Karadeniz'le de sınırlı kalmayacağız. Akdeniz ve Ege'de de çalışmalar sürüyor." bilgisini veriyor.
Kazakistan ve Azerbaycan'da önemli arama-üretim tecrübesine sahip TPAO'nun Libya'da da 3 sahası var. Ayrıca, Irak ve İran'a yönelik projeler üzerindeki çalışmalar sürüyor. 25 kişilik ekip, İran'ın Pars bölgesindeki petrol ve gaz üretimi için teknik çalışma yapıyor. Karadeniz'de doğalgaz üretimi sürüyor. Ayrıca Türkiye'nin ilk yeraltı doğalgaz deposunu da milli petrol şirketi kurdu. Şirket, 55 bin varili yurtdışı, 35 bini de yurtiçinde olmak üzere günde toplam 90 bin varil ham petrol üretiyor. Türkiye'nin günlük ihtiyacı ise 600 bin varil civarında seyrediyor. Kuruluşundan bu yana kâr eden kuruluşun bu yılki kârının 500 milyon doları bulacağı tahmin ediliyor. 2007'de en yüksek kâr, en yüksek üretim ve en yüksek yatırımı gerçekleştiren şirket, 3 yıl içerisinde 1 milyar dolarlık yeni proje üretecek.
TPAO, rafineriye de el atıyor
Akaryakıt dağıtımına TPPD ile yeniden dönüş yapan milli petrol şirketi şimdi de rafineri yatırımına hazırlanıyor. Şirket, ilk adım olarak Ceyhan bölgesinde kurulacak petrol rafinerilerinden birisine ortak olmayı planlıyor. İkinci adım ise üretimin artmasına paralel kendi rafinerisini kurmak. Uluslararası arenada güçlü bir şirket olmak için arama ve üretimin yanında mutlaka dağıtım ve rafineri işinde yer almanın şart olduğunu vurgulayan Uysal, BP, Shell, Exxon gibi dünya petrol devi şirketleri örnek gösterdi. Rafineri ortaklığı için şirketlerle görüşmelerin sürdüğünü ve yüzde 10-20 arası bir hisse alarak ortaklığa girmeyi düşündüklerini açıkladı. Uysal, "Mesela BP; arama ve üretimde var, rafineride var, taşımacılıkta var, boru hatlarında var, dağıtımda var. Dünyanın dört bir tarafında BP istasyonlarından benzin alabilirsiniz." ifadelerini kullanıyor.
Entegre bir şirket haline gelmenin şart olduğunu, bu yapının TPAO çatısı altında olabileceği gibi özel sektörün hisse ortaklığı şeklinde de ortaya konabileceğini kaydeden Uysal, "Sondaj ve arama faaliyetleri çok maliyetli. Dolayısıyla sektördeki rakiplerimiz gibi dağıtımdan elde edeceğimiz kârı arama işinin finansmanında kullanacağız." diyor. 'Entegre şirket' mantığı çerçevesinde son günlerde gündeme gelen TPAO-BOTAŞ birleşmesini destekliyor. 1983'e kadar sondaj, üretim, rafineri, taşıma ve dağıtımın TPAO'nun çatısı altında olduğunu ve bu tarihte Fortune dergisinin dünyanın en büyük şirketleri sıralamasında şirketin 63.üncü sırada yer aldığını da belirtiyor.
Karadeniz, Hazar petrol sisteminin parçası
Kamuoyunda en çok tartışılan ve merak edilen konuların başında, "Türkiye petrol zengini bir ülke mi?" sorusuna verilecek cevap geliyor. Bu konudaki en yetkin isimlerden TPAO Genel Müdürü Uysal, basit bir anlatımla konuya açıklık getiriyor: "Bu sorunun cevabını verebilmek için öncelikle petrol jeolojisi konusuna hakim olmak ve petrolün yeraltındaki yapısını iyi bilmek gerekiyor. Petrol yeraltındaki süngerimsi kayalarda bulunuyor. Kıtaların çarpışma sürecinde bu süngerimsi yapı bozuluyor ve petrolün kayalarda tutunması zorlaşıyor. Türkiye'nin de yeraltı yapısı bu çarpışmalardan dolayı deforme olmuş, petrol taşıyacak yapılar bozulmuş. Halen petrol çıkarılan Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Basra Körfezi'nde yer alan petrol sisteminin son ucu. Az rezerv söz konusu. Petrol daha çok Basra bölgesinde yer alıyor. Türkiye bölümünde fazla petrol yok. Ancak Hazar Denizi petrol sisteminin yer aldığı halka Karadeniz'in altından Romanya'ya kadar uzanıyor. Asıl rezerv bu hatta yer alıyor. TPAO, bu zenginliği ekonomiye kazandırmanın peşinde." Fakat burada da belirleyici faktör petrol fiyatları. Varil fiyatındaki her yükseliş Türkiye'nin enerji faturasını katlarken, petrol çıkarmadaki umutlarını artırıyor. 30 yıllık TPAO tecrübesine sahip teknokrat Uysal, "Derin denizlerde petrol arama çok pahalı bir iş. Ama varil fiyatı 100 dolara dayanınca, buralarda da arama işi cazip hale geldi. Ayrıca teknoloji çok gelişti. 10 yıl önce 2 bin metrede petrol çıkaracak teknoloji yokken bu gün daha derinlere iniliyor." açıklamasını yapıyor.
Hazar Denizi petrol sisteminin yer aldığı halkanın Karadeniz'in altından Romanya'ya kadar uzandığı ifade ediliyor. TPAO, Karadeniz'deki kıta sahanlığını taramak için 150 milyon dolar harcadı. Rezerv tespit edilen bölgelerden yeşil ile belirlenen alanlarda, derinlerde petrol arama konusunda uzman Brezilyalı Petrobras ile birlikte hareket edilecek. Sarı bölgeler ise özel sektöre açılacak.