Karadeniz’den geçilmez!

Osman YAZICI

Sevgili Okurlarım

Son dönemlerde Türkiye’de bir şeyler oluyor.

ABD ve Avrupa Birliği’nden; Osmanlı’nın çöküş dönemindeki gibi, dayatmalar geliyor.

Planlar ve projeler aynen işliyor.

Kürt “açılımı” Ermeni “açılımı ve “Alevi “  açılımı ve şimdi de ’Laz’ açılımı.

Herkes bir açılımının peşinde..

Bunların hepsi” ileri demokrasi” uğruna yapılıyor

İstekler sıralanıyor, açık oturumlar düzenleniyor.

Her kafadan sesler çıkıyor.

 

Cumhuriyetimizin kurucusu, Atatürk’ü silmeye çalışıyorlar.

Fatoş abla kolejinin sahibi, Fatoş’u hepimiz yakından tanırız. Çok renkli kişiliği vardır. Güzel ve renkli bir hemşerimizdir.

Kolejinin girişindeki duvarında yazılı duran “ Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, Fatoş abla olmazdı” yazı çok anlamlıdır. Herkesin düşünmesi gereken bir yazı.

Atatürk olmasaydı, cumhuriyeti kurup bize emanet etmeseydi, hiçbirimiz bugünkü gibi olmazdık.

Hatta bugün Atatürk’ü eleştirenler bile, onun kurduğu bu Cumhuriyetin sayesindedir.

Neyse yazımıza devam edelim.

Terörist başı ile pazarlıklar yapılıyor.

Yazdığı mektuplar havada dolaşıyor.

Takaslar gündeme getiriliyor.

Türkiye’nin bölünmeye gidildiği savlar tartışılıyor.

Türklük kavramı ortadan kaldırılıyor.

Bayraklarımız indiriliyor.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan ders kitaplardan, milli ve Türklük kavramları çıkarılıyor.

Cahit Külebi’nin Hikâye adlı eserinden  “ Öp biraz” sansürleniyor.

Ömrünü teröre adayan komutanlar tutuklanıyor, bebek katilleri ve teröristler ilgi görüyor.

Ne mutlu Türküm diyenler” aşağılanıyor.

 

Karadeniz neden hedef?

Bu konuda çok yazılar yazdım. Tekrarında fayda vardır.

BDP Milletvekillerinin Sinop’ta başlayıp, Samsun’da biten gezileri hepimiz biliyoruz.

Öncelikle PKK ile görüşmelerin Karadeniz’de ve buraki AKP tabanı başta olmak üzere herkesi rahatsız ediyor.

Terör ve terörist Karadeniz’e giremiyor. Giremez de.

Nasıl ki, 1918’de Osmanlıyı parçalamak, işgal etmek için Çanakkale’ye gelen düşman kuvvetleri, buradan geçemedilerse, Karadeniz’den de geçemeyecekler.

Kulislerde konuşulduğuna göre, Karadenizli milletvekilleri” Biz bu olayı tabana anlatamayız” diyerek, bu görüşmelere sıcak bakmıyorlar(miş)

Karadenizliler, PKK ile yapılan pazarlıklar, terörist başı ile yapılan görüşmeleri asla kabul etmiyor.

Bu konudaki perde arkasındaki gerçekleri gizlemeye çalışılması kuşkuları daha da artırıyor.

BDP’lilerin Karadeniz gezilerine tepki gösterenler:

 

 ”Karadeniz’deki her üst geçitlerde, terör örgütü tarafından öldürülen şehitlerin adları var. Önce,bu milletvekilleri,teröre ve teröriste destek vermediklerini, belirterek terörü lanetleyecekler.Terör örgütünün Meclis’teki temsilcileri olmadıklarını açıklayacaklar.Türkiye Cumhuriyeti devletine,üniter yapısına,şanlı bayrağımıza bağlılıklarını açıklayacaklar,samimi olduklarını inandıracaklar ve ondan sonra aramıza girecekler

Doğru söze ne denir.

 

Amaçlar farklı.

 

Kütçe, Alevi kanallar kuruluyor

Lazca kursları açılıyor.Açılsın.Buna bir diyeceğimiz yok.

Bölünmüş haritalar ortaya atlıyor.

“Özerklik ve federasyonu isteriz” deniliyor.

Sonrada “Pardon, yanlış anlaşıldık” bahanesi uyduruluyor.

İşin kötüsü, bunların hepsini ‘İnsan  Hakları’ şemsiyesi altında bizi bölmeye çalışan AB ile  sözde dostumuz ABD yaptırıyor..

Allah aşkına, bizden bunu isteyen Avrupa, kendi ülkelerinde; Türkçe yayın yapan televizyon kuruyor mu?

Ülkersi bölünsün diye çalışan var mı?

Teröristle masaya oturan ülkeler varmı?

Türkler Türkçe öğrensin “diye..

Almanya, Almanca bilmeyen Türk işçilerine oturum  izni vermiyor..

Madem benim ülkemde yaşayacaksın, benim resmi dilimi bileceksin” diyor.

Doğru olan da bu..

Türkiye’nin resmi dili, Türkçedir..

Her ne kadar, okullarda dâhil; Türk’ kelimelerini kaldırıyorsak da.

Herkes bu dili bilecek..

Bilmeyen öğrenecek.

Vatandaş olmanın gereğidir bu..

Ekonomisini güçlenmiş, güçlü bir Türkiye’yi kimse istemiyor.

 

Hep taviz istiyorlar

 

20 çocuk yapmasını bilenler, çocuklarına Türkçeyi öğretecek.

Eğitimini sağlayacak, okula gönderecek.

Devletin okulunu yakmayacak, öğretmeni kaçırmayacak.

Türk askerini ve polisini arkadan vurmayacak.

Yaktığı elektriğin faturasını, vergisini ödeyecek.

Ekmeğini yediği devletine ihanet etmeyecek.

Ülkesini parçalamak için yabancı düşmanlarla işbirliği yapmayacak.

Diğer diller, mahalli lehçelerdir, ya da kendi dilidir, kendi arasında istediği gibi konuşsunlar.

Bugüne kadar hep öyle olmadı mı?

Bir kültür zenginliğidir.

Karadenizin bazı yerleşim birimlerinde ‘Lazca’  dili gerçeği vardır.

Rize-Pazar’dan başlayıp, Kemalpaşa-Sarp arası, oradan Artvin-Borçka ve köyleri Lazca biliyor, konuşuyor.

 

Mahalli şive olarak kullanılmasına rağmen Lazca bir dildir, kültürdür.

Bende bu dili bilenlerdenim

İlkokul çağına kadar Türkçeyi fazla bilmezdim.

Rahmetli annem de Lazcayı konuşmaktan mutlu olurdu.

Şimdi de kendi aramızda kullanırız, konuşuyoruz.

Buna rağmen, Resmi dilimiz Türkçedir ve bundan da gurur duyuyoruz.

100.Yıldan beri Başka arayışın içine girmedik.

Lazca kursları açmadık. Dilimizi hep yaşattık.

Çocuklarımıza Türkçeyi öğrettik.

Bunun yanında hem kızıma, hem de oğluma Lazcayı öğrettim.

Şimdi, Lazlar da kalkıp, ‘Laz’ açılımını mı istesinler?..

Bunu mu istiyorsunuz.

Bu, Türkiye’yi bölmek isteyenlerin oyunudur.

Türkiye’yi böldürtmeyeceğiz..

Buna alet olmayacağız

Kürt’lerin yaptıklarını, biz Karadenizliler yapmayacağız.

Vatanımıza, bayrağımıza hep bağlı kalacağız.

 

Dosta düşmana..

Karadenizliler olarak, dosta düşmana mesajımızdır.

Türkiye’nin çimentosuyuz, çalışkan ve vatanperveriz.

Onurluyuz, gururluyuz, yardım severiz.

Dahası güzel insanlarız.

Memleketin en zor günlerinde bütün düşmanlar karşısında dimdik ayakta durarak;

Haksızlığa izin vermedik, Teröre asla karışmadık,

Uyuşturucuya bulaşmadık, yanlış işlere girmedik.

Devletimizi, bayrağımızı hep bildik. Saygıyı elden bırakmadık.

Hem dinimize bağlı, hem Cumhuriyetimize sevdalı kaldık

Demokrasiyi elden bırakmadan;

Hep lider, Başbakan, Meclis Başkanı, Paşa, siyasetçi, bürokrat yetiştirdik.

Çocuklarımızın eğitimine önem verdik

Devletimizin bize verdiği hizmetlerle yetindik, eksiklerini kendimiz tamamlamaya çalıştık.

Karadenizin birçok köyünde asfalt yoktur.

Karadenizli bunu sorun yapmıyor, devletini suçlamıyor.

Bakabileceğimiz kadar çocuk yaptık..

Okul yakmadık, devlete karşı gelmedik

Hiçbir açılımın peşinden koşmadık, ayrıcalık istemedik.

Hiçbir Karadenizlinin yakını, dağda terörist olmadı.

Bizi bölmeye çalışanlara asla izin vermedik, barındırmadık.

Atatürk Cumhuriyetine gönülden bağlı kaldık

Çocuklarımızı asker ocağına davul- zurna ile gönderdik.

Vatan toprağını korumak için cephede en önde koştuk.

Bu uğurda şehit olanları bağrımıza bastık.

Bu özelliklerimizi korumaya da devam edeceğiz.

İşte bizim açılımımız….