CENGİZ YILDIRIM
Camiler ve Din Görevlileri Haftası kapsamında Pazar Diyanet-Sen İlçe Temsilciliği tarafından Pazar Günbatımı Tesisleri’nde tertiplenen programa AK Parti Rize Milletvekili Hasan Karal ve Rize İl Müftüsü Yusuf Doğan da katıldı.
Rahmeti rahmana kavuşmuş eski din görevlilerinin ruhuna hediye için Merkez Camii İmam Hatibi İbrahim Pişkin’in Kur’an-ı Kerim okumasıyla başlayan program eski Pazar müftüsü, Derepazarı İlçe Müftüsü Muhammet Yıldız’ın okuduğu duayla devam etti.
Programda ilk konuşmayı Pazar Diyanet-Sen İlçe Temsilci Cemal Taşçı yaptı. Diyanet-Sen’in önemli bir sivil toplum kuruluşu olduğuna dikkat çeken Taşçı, “Yasal çerçevesinde her türlü yasal haklarımızı savunurken içinde yaşadığımız ülkenin selameti için de elbette ki söylenecek sözlerimiz vardır. Bugün biz ülke menfaatleri için sesimizi yükseltmezsek karanlık seslerin tahakkümüne uğrarız. Bizler özgürlüklerin önünü açacak her türlü demokratik gelişmelerden yanayız ve Diyanet-Sen olarak destekliyoruz. Çünkü İslam, özgürlükler dinidir. Etkinliklerimize Pazar Kaçkar Devlet Hastanesi ile Güzelyalı mahallemizde kurulu bulunan rehabilitasyon merkezindeki hastalarımızı ziyaret ederek başladık. Bugün de burada haftamıza anlam katmak için bir araya geldik” dedi.
Pazar İlçe Müftüsü Vedat Başsan’ın kısa selamlama konuşmasının ardından emekli din görevlilerine plaket ve hediyeleri verildi.
Rize İl Müftüsü Yusuf Doğan ise yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Camiler ve Din Görevlileri Haftası, unvanından da anlaşılacağı üzere iki önemli unsur taşıyor. Biri cami diğeri din görevlisi. Soğuk bir gecede bilmediğiniz bir memlekette, tanımadığınız bir şehirde canciğer bir yakınınız, ahbabınızın ziyaretine gitseniz, gecenin bir yarısı evinin kapısını çalmaktan tereddüt edersiniz değil mi? Allahın evi cami Allah’ın kapısı daima açık. Başı daralan vatandaş gecenin bir yarısı cenazesi olduğunda önce kimin kapısını çalar? Bu iki unsur aynı kapıya çıkıyor. Birisi cami birisi kendini camiye adamış peygamber varisi hoca efendi.”
Pazar Kaymakamı Selçuk Aslan da yaptığı konuşmada toplumda hoca kavramının iki meslek grubuna hitap ettiğini söyleyerek, “Hoca öğretendir. Biri din görevlisi diğeri öğretmendir. İkisi birbirini tamamladığında medeniyeti yaşamış, birbirine rakip olarak görüldüğünde de medeniyetten uzaklaşılmıştır. Müslüman’ın yitik malı ilimdir. Medeniyet idraki içerisinde belli değerlerin birbirlerinin bütünleyicisi olduğun idrakine tekrar vardığımızı görüyorum. Bu bizim açımızdan bir muştu. Kaybettiğimiz, yere düşürdüğümüz sancağı tekrar ele almaya eğilmemizin muştusu. İnşallah sancağı kavradıktan sonra inşallah dünyaya medeniyet sancağını sallayacağımıza inanıyorum. Bu boyutuyla din görevlilerimizin de toplumumuzu aydınlatabilmek, doğruyu, güzelliği, kardeşliği vurgulayabilmek açısından daha fazla gayret göstermek gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“İçinizden birisi olarak aynı atmosferi paylaşmaktan memnuniyet duyuyorum.” diyerek konuşmasına başlayan AK Parti Rize Milletvekili Hasan Karal ise şunları söyledi: “Birkaç sene öncesine kadar böyle bir hafta yoktu. Türkiye’de birçok haftaların kutlaması yapılır, yapılıyor. Ormancıların, itfaiyecilerin, sağlıkçıların haftası vardı ama din görevlilerinin yoktu. Din görevlilerinin kaynaşmasına vesile olan böyle bir haftanın ihdas edilmesi anlam taşıyor. Ben bir milletvekili olarak değil içinizden bir kardeşiniz olarak bir kaç meseleyi paylaşmak istiyorum. Biz de aynen sizler gibi aynı mesaileri paylaştık. Kısa süreli de olsa sizler ilim yolunda devam ediyorsunuz bizler daha çok filmi tercih ettik diyelim. Tabi hayat bir film olduğu için bunu böyle kastettim yanlış anlaşılmasın. İçinizden ayrılmış bir kardeşliniz olarak şunu paylaşmak istiyorum; 70 milyon içinde en çok gayretli olması gereken camia Diyanet camiasıdır. Bu ülkede yeteri kadar doktor, avukat, mühendis var. Ama bu ülkenin benim düşünceme göre en çok ihtiyaç duyduğu meslek grubu; yetişmiş, aydın, çağın gereklerini iyi özümsemiş ve insanlara yol göstericilik yapabilecek din adamına ihtiyaç vardır. Toplumdaki bütün olumsuzlukların, yolunda gitmeyen bütün problemlerin çözüm noktası aslında bu camiadır. Daha doğrusu insanlar bu camiaya, bizlere bu gözle bakmaktadır. Ne kadar büyük bir misyonun erleri olduğumuzu anlatmama gerek yok. Siyaset kurumu olarak bu camianın şartlarını daha iyileştirebilmek için eksikliklerin tamamlanması anlamında zannediyorum cumhuriyet hükümetleri içerisinde en fazla gayret gösteren biziz. Özellikle iktidarımız döneminde 2002 yılından bugüne kadar 25 binden fazla kadro ihdas edilmiştir. İl Müftümüzün deyimiyle neredeyse cemaatten daha çok din görevlisi haline gelmiştir ülkemiz. Bu çok güzel bir olaydır. Ülkemizin en ücra köşesinde bile camilerimiz sahipsiz bırakılmamıştır.”
Milletvekili Karal, hükümet olarak Kur’an Kurslarına da destek sağlayacak gerekli adımları attıklarını kaydederek, “Kur’an kurslarımızda hocalarımız çocukların dini eğitiminden ziyade kursun yemek ve masraflarının takibi noktasında mesailerini harcamak durumunda kalıyorlardı. Hükümetimiz tarafından birkaç ay önce çıkarılan yönetmelikle artık Kur’an kurslarının tüm ihtiyaçları devlet tarafından karşılanır hale geldi. Çok daha hayırlı işleri hep beraber yapacağız. Eskiden camilerde çocuklar bastonla kovalanırdı. Ben çok baston yedim camilerde. O günlerden bugünlere geldik. Bir zamanlar camilerimizin hangi amaçla kullanıldığını herkes biliyor. Biz o dönemlere yetişmedik ama babalarımız dedelerimiz anlatıyor. Yaşlı insanlarımız camilerin atların çekilme yeri olarak kullanıldığını anlatıyorlar. Camide bir yandan çocuklar gizli gizli ders okurken bir yandan da kapıda Jandarmayı kollamak için nöbetçi bırakılıyordu. Jandarma geliyor diye kaçarken pencereden atlarken kolunu bacağını kiran çocukları gördü bu ülke. Şurada bile birkaç sene öncesine kadar camiye gelen çocuklar adeta bin bir zorluklara muhatap edildi; şu diplomayı getireceksin, şu yaşta olacaksın diye. Özellikle 28 Şubat sürecinde alınan kararlarla birlikte yıllarca çocuklar istedikleri gibi camiye gidip Kur’an okuyamadılar. Bunları biz yaşadık. Ama hamdolsun son çıkarmış olduğumuz kararla beraber, eğitimin önündeki tüm engelleri kaldırdığımız gibi bu alandaki tüm engelleri de kaldırdık. Bunların siyasetçilerin millete bir lûtfu değil, yıllarca ihmal edilmiş, gasp edilmiş bir hakkın aynı şekilde tekrar iadesidir. Ama insan çok tez unutuyor. Nisyan ile malul! İşte bu tüm zorlukları yaşadığımız geçmişi unutmamamız lazım. Şu içinde bulunduğumuz rahat dönemlerin kıymetini bilelim. Hataya düşmeyelim.” dedi.