KAYBEDİŞ DEĞİL, İDRAKLERİ DEMLEME SÜRECİDİR

D. Ali TAŞÇI

 

                Yirminci yüzyılın başında acılarını bir tohum gibi toprağa gömen İslâm Ümmeti, eli yıl sonra bu acıların yeşil filizlerini görmeye başladı; yüz yıl sonra da meyvelerine, olabildiği kadar, kavuştu. Bu nedenle, ufak tefek düşüşler, tökezlemeler ve sendelemelerle yolunu ve yönünü değiştirecek değildir; böyle bir tutum da ondan istenmemelidir.

            Gelinen nokta aslında hiç de kötü bir durak değildir: Sürekli koşan insanın düşünebilmesi zor olduğu gibi, dur durak bilmeyen bir iktidarın da düşünebilmesi ve sağlıklı kararlar verebilmesi için, bir nebzecik olsun, durması kaçınılmazdır. Bunun faydalarını en kısa zamanda devşirdiğini görecek ve şaşıracağız. Nefs muhasebesi yapmayan insan ziyandadır; bunca zaman nefs muhasebesi yapacak vakitten yoksun iktidarın böyle bir şansla karşılaşması bir nimettir. Üstelik hayatta her şey zıddıyla bilinir; çeşnilik de olsa, bazı zıtları bu millet tatmadıkça, acılığın ve tatlılığın farkına varması zorlaşır.

            13 senelik bir devlet tecrübesinin yararları inkâr edilemez. Yetişmiş elemandan yoksun bir iktidarın çok fazla mesafe alabilmesi düşünülemez. Bunca yetişmiş insan gücünün ve % 41 halk çoğunluğunun gücünü, bugün, niçin sarhoş oldukları kendilerinden menkul çevrelerin idrak edebilmeleri zordur. Birbirine tamamen zıt üç yamalı bohça gibi görüntü veren muhalefetin bir araya gelmesi kolay değildir. Gelseler bile uzun vadede bir arada kalmaları asla düşünülemez. Ne var ki, bir araya gelip kısa vadeli de bir iktidar oluştursalar, bu kısa vadede icraatlarının neredeyse tümü, 13 yılda kazanılan değerlerin bir nevi dağıtılması olacağından, halk bundan çok zarar görecektir. Nitekim 28 Şubat sürecinde buna benze birçok olaylarla karşılaşmadık mı?

            Tarihi ve inanç değerleriyle ilk defa sağlam köprüler kurmayı deneyen ve bunu da bir seviyeye getiren, yani niyeti doğru olan bir Ak Parti iktidarının öyle kolay pabuç bırakması akla getirilmemelidir. Kefenleriyle yola çıkanların önündeki ateşler, yeri gelir ışığa dönüşür; bütün bunlar azmin, sonsuzluk inancının ve kul olma bilincinin ürünleridir.

            Yurt dışındaki şer odaklarını izleyelim, niyetlerini değerlendirelim, teyakkuzda olalım; lakin her şey ve her oluşumda onların gücünü çok abartılı olarak kendi halkımıza sunmanın da bir zaaf olduğunu unutmayalım. Allah’a malik olanın ve zamanının ruhunu, dilini iyi okuyup bunu aksiyona dönüştürebilenlerin, asla hiçbir güçten korkuları olmaz, olmamalıdır.

            Geleceği yalnız Allah bilir, insan ise tarihi süreci önüne koyarak geleceği tahmin eder. Tahminimiz odur ki, Allah bu milleti seviyor ve onun yüz yıllık yalnızlığını nihayete erdirecektir. Bu bir yenilgi değil, dur- düşün egzersizidir. Ak Parti de 13 yıl boyunca aşındığı yerleri sağlamlaştıracak, zaaflarını tahkim edecek; çevresinde kalınlaşan ve onun manevra alanını daraltan “güce tapan” tayfasını bertaraf ederek yepyeni bir anlayış, duruş ve zihinle en kısa zamanda halkının önüne çıkacak ve hak ettiği sevgiyi devşirecektir. Gözyaşlarının demlenmediği yerde yeşillikler filiz veremez. Bu bir gözyaşı sınavıdır ve sonucu inşallah hayra vesile olacaktır.

            Hakla batılın ayrıştığı günlerde yaşamak başlı başına bir nimettir, anlayana!

                              D. Ali TAŞÇI  (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci