Gücünü, kuvvetini yediğin yemekten, yaptığın spordan aldığını düşünüyorsan, bu kuvveti alamayanlara zulmedersin; çünkü sen sadece kaslarını geliştirmiş, ruhunu zayıf bırakmışsın. Kuvvetini, seni yaratan Rabbinden aldığına inanıyorsan, yaratılmışlara hizmet edersin. Seküler bir kafa bencildir, sonsuzluğa adanmış bir anlayış ise paylaşımcıdır.
Gönüle hitap eden güzel söz söylersen, taşların, ağaçların içinden gizli kulaklar çıktığını göreceksin; onlar senin sözünü dinlemek için yarışacaklardır. Güzel söze bütün âlem kulak kesilir. “Beni kimse dinlemiyor.” diyorsan, henüz güzel sözün anası olamamışsın. Çirkin söze de her şey kaya kesilir; söylediğin söz sana geri döner, seni yaralar.
Halk çoğu zaman güzel sözü duymaz, küçücük menfaatini okşayan sözlere kulağı ayarlıdır. Güzel sözü duymak büyük ustalık ister, irfan ister. Bilir misin, güzel söz söylemekten ise güzel sözü duymak, anlamak daha arifanedir. Bilal Arapçayı iyi bilmediği halde güzel sözü duydu da, Ebu Cehil Arapçayı iyi bildiği halde duymadı. Güzel sözü kulak duymaz, gönül duyar. Gönül bataklığa dönüşmüşse nasıl duysun?
Söylediğin sözün güzel olmasına dikkat etmen, senin iç güzelliğine işarettir. Nice fiziki güzeller vardır ki, kem sözleriyle iç dünyaları vururlar. Yarın herkes kendi sözleriyle yargılanacaktır. Ağzından çıkan kelimelerin seni vurmasını istemiyorsan, ya güzel söyle yahut sus!
Dünya hayatı bir hayalden ibarettir. Senin zihin dünyan bu hayali aşarsa, o zaman hakikat ülkesine varır ve kendinle tanışmanın mutluluğuna erersin. Aşk, insanın kendisiyle tanışmasıdır. Her varlık bir şeyle beslenir; sen ilim ve irfanla beslenirsen, sonra dağılıp hayal olacak olan bedenin saldırısından korunursun.
Mide hayaller ülkesidir; gönül ise hakikatler. Mideyle beslenirsen kandan mürekkep rüyalar görür, zulmü kendine iş edinirsin. Gönülle beslenirsen, ruhun sonsuz âlemleri ziyaret eder, mest olursun. İlham, kan ve irinin kaynadığı yere gelmez; o, asude bahar ülkesinin nazenin çocuğudur.
Yeryüzü gıdasıyla beslenenlerin zalim olmaları kaçınılmazdır ve savaşlar bu gıdayla beslenenlerin eseridir; çünkü savaşların gıdası topraktır. Barış ancak, gökyüzü gıdasıyla beslenenlerin egemenliğinde gelişip büyür.
Kinin gözünü kaplamış, güzellikleri görmüyorsun. Kalbini kinden temizle, gözüne ışık gelecek ve nice güzellikler göreceksin. Göz bakar, gönül görür. Gönlü çamurla (dünya) ile dolduranlar, âlemi bataklık olarak görürler; orada her insanın sivrisinek kadar bir değeri yoktur. Gönüllerini nurla dolduranlar ise, âlemi kendi aynalarına düşmüş bir kitap gibi görürler. Âlemleri kitap gibi görenlerin güzel sözleri hiç biter mi?
Şüpheci olan insana bakın, onda dünya öne çıkmıştır; çünkü dünya şüphe bataklığıdır; oraya düşüp de kurtulan olmamıştır. İmanlı insanın kalbinde “acaba” vatandaşı barınamaz.
Yapılan her iş bir koku yayar. Kötü işin kokusu da kötü kokar. Sen onu burunla değil, gönülle duyarsın. Gönlü çamurla basılı olanlar bu kokuyu duyamazlar. Kötü huylu insanın iyi iş yapması şuna benzer: Pis kokan bir tabağa süt koyarsanız, o süt, o tabaktan dolayı içilmez olur.
Sen çok kıymetli bir varlıksın. Dünyadaki birinci işin kendini çözmek olsun. Görmez misin, kendilerini çözememiş olan insanların, atomu çözdüklerinde dünyanın kana bulandığını?
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci