Elinde taşıdığı çöpü kimsenin görmediği bir yerde bir kenara attı. Bir “oh” çekti içinden, “Bana yük olmuştu bu çöp, nihayet ondan kurtuldum.” diye sevindi.
İnsan beş duyusuna hitap edilerek terbiye ediliyorsa bu metot eksiktir, o terbiye de insanı, insanlık makamına oturtmaz. Eğitim, tevhidî (bütüncül) olmalı ve insan, bu eğitimle kendini tanımalıdır. Kendini tanıtamadığımız insan eğitilmiş olmaz.
Gözü ona tanıttık; yağ parçası vs. Peki, görmek nedir? Gözü kapalı uyurken rüyada gözsüz nasıl görüyor? “Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?” (N. Fazıl) Cin de şeytan da görür, ama ikisinde de bildik anlamda göz yoktur.
İnsan topraktan yaratılmışken toprağa benzemez. Cinler ateşten yaratılmışlar, ama onların ateşle bir ortaklığı yok.
Eğer Allah rüzgâra gözsüz bir görüş vermeseydi, Ad Kavmi’nin inananlarıyla inanmayanlarını nasıl ayırt edebilirdi?
Nemrud’un yaktığı ateşin kendisine göre gözü olmasaydı, İbrahim (AS)’ı “Hoş geldin!” diye ağırlar mıydı? Onu yakmamak için teklife bulunur muydu?
Dağların taşların görür gözleri, işitir kulakları olmasaydı, Davud (AS)’un sesine kulak vererek kendilerinden geçerler miydi?
Şu yeryüzünün can gözü olmasaydı Karun’u yutar mıydı?
Eğer Hannane direğinin gönül gözü olmasaydı, Efendiler Efendisi’nin ayrılığını nasıl görür, inlerdi; nasıl ağlardı?
Yeryüzü iyiliğe de kötülüğe de tanıklık ediyor, edecektir. Buna inanmayanlara lafımız yok, lakin inanıp da sorumsuz hareket edenlerin gafletleri de artmaya başladı.
Başa dönersek, terbiye (eğitim); insanı önce kendisiyle tanıştırmak, çevresiyle (doğa) tanıştırmak ve Allah ile tanıştırmakla bir bütünlük ve anlam kazanır. Bütün bunlar beş duyuyla başarılamaz, seküler bir anlayışla insan eğitilemez.
Varlık içinde hiçbir şey, hiçbir şeyden azade (bağımsız) değildir; varlık, her yolu ve yönüyle Tevhidî haykırır. Bu zihniyeti vermek için beş duyuyu aşmak lazımdır. Aşamadığınız zaman, yarım eğitilmiş insanlar, kendi içlerinde oluşan boşluklarını telafi etmek için dünyayı ateşe verebilir, veriyorlar da. (Yarım hoca, yarım doktor hikâyesi.)
En basitinden, kimsenin görmediği yerde elindeki çöpü bir kenara fırlatan kişi, bir aileye reis olursa aileyi yönetemez, zalimce davranır; bir devletin başına geçerse firavunlaşır; çünkü kendini tanıyamamış ve tamamlayamamıştır. Dünyada kendini tamamlayamayan insan eğitilmemiştir. Tamamlama ve tanıma işlemi de beş duyunun ötesinde başlar; ruhuyla tanış olanların işidir.
Fakat bir yoldan geçerken ağaçlarla selamlaşabilen, bir taş parçası gördüğünde onunla dilsiz konuşabilen, bir hayvan gördüğünde kendi ruhunun derinliklerinde âlemler seyredebilen… insan! İşte eğitilmiş insan bu insandır, terbiyenin bütün sırlarına vakıf insan budur. Dünyada böyle bir eğitim sistemi var mıdır? Yok! O zaman dünyanın ne tadı vardır ne de tuzu. CHP’ye genel başkan seçmeye devam…
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci