Sevgili okurlarım, Prof.Dr. Mehmet Haberal ile ilgili çok yazı yazdım. Aynı şeyleri tekrar etmeyeceğim.
Prof.Dr Haberal, hem hemşerim, hem de 30 yıldan beri yakından tanıdığım, yaptıklarıyla onur duyduğum, dünya çapında isim yapmış çok önemli bilim adamıdır. Karadeniz’in gururu, Türkiye’nin onurudur.
Rize-Pazar’daki köyünde odun ataşının ışığıyla kitap okumayla başlayan hayat serüveni, vizyonu dünyaya dar gelen ünlü bir bilim insanıdır.
Mehmet Haberal’i anlamak ve tanımak için, Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil’in,7 Mart 2013 tarihli “Profosor” yazısını okumasını öneriyorum.
Rahmetli Ecevit hükümeti döneminde (koalisyon) kendisine Cumhurbaşkanlığı teklifi yapıldı,”Ben bilimle uğraşacağım” diyerek kabul etmeyen insandır.
***
Prof.Dr. Mehmet Haberal hakında binlerce yorum yapıldı. İnsafsızca eleştirildi. Yalaka, satılmış bazı kalemler tarafından acımasızca saldırıldı. Adeta idamına karar verildi. Allah’tan Türkiye’de idam yoktu da ,12 yıl 6 ay ile kurtuldu..
Buna rağmen fikrini soran, sen neden tutuklandın, suçun nedir? diye soran tek gazeteci olmadı..
Yaklaşık 4.5yıldan beri tutuklu bulunan hemşerimiz Prof.Dr. Haberal, 5 Ağustos günkü duruşmada 12 yıl 6 ay ceza alarak, tahliye edildi. Önce geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum
Haberal hoca,13 Nisan 2009 talihinde ilk önce Ankara’daki evinde gözaltına alınıp, İstanbul’a getirildikten sonra 17 Nisan 2009 tarihinde somut hukuksal hiçbir gerekçe gösterilmeksizin tutuklandı. Cezaevinin olumsuz sağlık koşulları altında ciddi sağlık sorunları yaşamaya devam etti.
Tutuklandıktan tam 365 gün geçtikten sonra, savunmasını ilk kez,05.04 2010-06.04.2010 tarihleri arasında ciddi sağlık sorunları nedeniyle, o sırada tedavi altında olduğu hastanede toplam 185 soru yönetildi. Ancak çapraz sorgu sırasında, tarafına isnat edilen Terör örgütü ile ilgili tek bir soru dahi sorulmadı.
12 Haziran 2011 tarihine kadar bir bilim insani olarak “ suçunu” bilmeden ve her zaman “ suçum ne?” diye sorarak, 13 Haziran 2011 tarihinden sonra ise CHP’den 24.Dönem Zonguldak Milletvekili olarak, milli iradeyi temsil ederek ve yine “ suçum ne” sorusuna cevap arayarak, yaklaşık 4, 5yıldan beri beklemeye devam etti.
Anaysalar ve yasalar aynı olduğu halde 1987 ve 2007’de aynı suç istinadı ile tutuklu olarak yargılanan milletvekilleri mahkemelerce derhal tahliye edilmelerine rağmen, Haberal, Silivri’de tutularak milli iradeye darbe vurulmuştur.
Oysaki evinde ve iş yerimde yapılan aramalar neticesinde en küçük bir suç delili dâhil bulunmadı devam eden yargılama sırasında da, mahkeme tarafından, dosyadaki hangi delilin, tutuklanmasını gerektirecek kuvvetli suç şüphesini oluşturduğu, somut olarak ortaya konulamadığı gibi, iddia makamı tarafından da dosya aleyhine hiçbir yeni delil ibraz edemedi.
Tam tersine, aradan geçen bu süre içinde, mahkeme huzurunda dinlenen sözde tanığın çelişkili beyanlarında dahi suçsuzluğu bir kez daha kamuoyu önünde kanıtlandı. Suçun ne olduğu halen öğrenemedi ve 12 yıl 6 ay ceza alarak tahliye oldu.
Halkın oylarıyla seçilen ve Anayasa’nın 80.Maddesi uyarınca, Türk Milletini temsil eden milletvekilinin, emsal yargı kararlarının da mevcudiyetine rağmen, uzun suredir tutuklu olarak yargılanmalarının demokratik hukuk devletinde kabul edilemez bir yaklaşım olduğunu ve bu durumun, aynı zamanda uluslar arası platformlarda da, devletimizi,” Milli İrade tutsak edilmiş” bir ülke konumuna getirdiğini, üzülerek belirtmek isterim.
***
Satılmış yalaka bazı kalemler,şimdi de “Haberal, neden tahliye edildi,gizli bir güç mü var?.Çok az bir ceza verildi edebiyatını , utanmadan yapıyorlar.Ellerinden gelse, Haberal hocayı asacaklar,kesecekler.
Evet..Haberal hoca örgüt kurmuş.. Dışarıdayken, Üniversite kurup, binlerce gençlik yetiştirmiş. Hastane kurup, insanlara şifa dağıtmış. İş alanları kurup yüzlerce işsize iş bulmuş. Türkiye’de ilk böbrek naklini yapmış. Doğduğu köyünü unutmamış. İzmir’de Zübeyde Hanım Hastanesini yapmış.
Gece-gündüz ameliyat yaparken mi örgüt kurdu?.12 Eylül’ü gördü,aydınlar listesinde imzası var.Yasaklı liderler için Üniversitede grup kurdu.Mamak Sıkıyönetim savcılığına o ifade verdi.O tarihte Hacettepe’de en ağır disiplin cezasını o aldı.Profesörlüğü 6 yıl geç verildi.
1987’de Rize’de “Yasaklar kalksın” diye kapı kapı dolaşıp 35 bin oy aldı.Ayrıca o dönemde Haberal hocayı kimse tutuklamadı,yargılamadı.O zamanda siyasi ortam vardı,ama bugünkü gibi acımasız değildi.
Hapisteyken Dünya Tıp Etik Bilimler Akademisini kurdu. Örgüt diyorsan al sana bir örgüt.27 ülkeden 66 Bilim insanı bu örgütün üyesi. ABD’den, Japonya’dan, Almanya’dan, İngiltere’den örgüt üyeleri var.
Türkiye’de ilk karaciğer naklinin 25.Yıldönümünde kongre organizasyonu yaptı.17 ülkeden 42 konuşmacıyı tek tek aradı.2014 Eylül ayında İstanbul’da düzenlemek üzere Ortadoğu Organ Nakil Derneği Kongresi’ni organize etti.
İki ayda bir dünyaca ünlü bilimsel dergi çıkardı,40 ülkeye dağıtımını yaptı. İşte size örgüt
Haberal hocanın vücudunu 4.5 yıldan beri Silivri’de hapsedenler, hayalleri ve hedeflerini bir gün bile hapsedemediler.
Haberal hocanın bedeni Silivri’de kilitli iken, vizyonunu dünyaya dar geliyordu.
Silivri’de bir katliam yaşandı.Önce beş yıl süren bir hukuk ve adalet katliamı.Ve onu izleyen bir insan katliamı..
Genelkurmay Başkanı, şanlı Türk ordumuzun şerefli generalleri, mensupları, rektörleri, yazarlar ve çizerler terörist, terörist başını,40 bin vatandaşımızın katılı İmralı canisini kahraman ilan edenler utansın.
Bütün bu zulümler, katliamlar,dahası insan katliamların nedeni,İmralı canisinin özgürlüğü için..
Daha öncesinde “Mısır bahane korku şahane” başlığıyla yazmıştım.
Son Mısır darbesinden öyle korktular ki, yapabilseler, her birini onar kez asacaklardı.