KÖSTEBEKLER DALLARA KONAMAZ, GÜLÜM!

D. Ali TAŞÇI

 

 

                Başarıya endekslenmiş bir hayat yorucu ve verimsizdir; çünkü hayatta sadece başarı söz konusu değildir. Bunun yanında sürekli yenilgi ve ümitsizlik üzerine kurulu bir hayat da sakattır, hastalıklıdır. Hayatla çelişen eylemler sonuçsuzdur, başarısızdır;  yaşam, orta yoldur ve bir düzen üzerinde hareket etmektedir.

                Dört mevsim gibi insan hayatı da kışı ve yazı, yani başarı ve başarısızlığı tadarsa sağlıklı bir gelişim ortaya çıkar. Mutluluk, üzüntü yumağının içindeki şifrenin içinde saklıdır. Mutsuzlukla tanışmayanların – ki böyle bir hayat yoktur- bu şifreyi bulabilmeleri ve çözebilmeleri zordur.

                Sözü çok dolandırmadan şunları söylemek istiyorum:

                Birey hayatı gibi, devlet hayatı da mevsimlik göstergeler üzerine kuruludur. Devletler zaman olur başarılı trend sergiler, vakit gelir aşağıya doğru hızla sürüklenir. Tarih iyi analiz edildiğinde bunun böyle olduğu anlaşılır.

                Uzun zaman dünya gündeminde ilk sıraları tutan Osmanlı, gün geldi kışa gömüldü. Aslında bu bir yerde hayatın akışının da gereği idi. Her kışın bir baharı olduğu gibi, bunun da baharının olması kaçınılmazdı. Her baharda aynı meyveler filiz verir, ama bu meyveler bir öncekinin tıpkısı değildir; kendi zamanının damgasını üzerinde taşır.

                Osmanlı kendi çapınca İslam’ın yeryüzündeki bir temsilcisiydi ve onun gidişiyle İslam yok olmadı, kışa büründü ve toprağın altında demlenmeye durdu. Şimdi yeryüzünde Müslümanların baharı sökün etti ve ortalık yeşillendi. Dirilen, çiçek ve yaprak açan ağaçların bazılarının dallarının kırık olması, bazılarının kökten yıkık olması, ormanı görmemizi engellememelidir. Bütün bunlar, kışın çok şiddetli geçtiğini gösterir. Bir şey daha gösterir ki, kışlar çok şiddetli geçerse, bunun yazı da muhteşem olur. Ormanın içine buzdolaplarını kurup tekrar kışı geri getirmeye çalışanların hallerine şaşıyorum!

                Çocukluğum köyde geçti; bahar gelince rahmetli babamla tarlaya, bahçeye giderdik. Karlar toprağın üzerinden yeni kalkmış olduğundan, bahçenin hali dağınık görünürdü. Tecrübeli babam, kış zor geçince bunun böyle olduğunu, fakat bahar güneşinin birkaç gün sonra bu bahçeyi nasıl dirilteceğini göreceğimizi söylerdi. Çocuk heyecanımla günlerin geçmesini beklerdim ve birkaç gün sonra bahçenin yemyeşil elbiselere bürünmüş bir gelin gibi olduğunu görür ve çok mutlu olurdum.

                Kış demleyendir. İnsan veya toplum, başarısızlıklarını demleyebildiği takdirde verimli sonuç alır. İslam âleminde akan kanlar, bahar canlılığının birer alametleridir. Zıtları bünyelerinde barındıramayanların sabahı görebilmeleri mümkün değildir.

                İslam âlemi artık bahara kavuştu dostlar! Köstebekler ne kadar yerin dibinden masal ve maval okurlarsa okusunlar, bülbüller şakımaya durdu dallarda. Köstebeklerin çok hareketli oluşu sizi aldatmasın, onların bu hareketliliği, bahçeyi adeta sürmekte ve verimi artırmaya yönelik olmaktadır. Sonra onlar ne yaparlarsa yapsınlar, gül dallarındaki bülbüllere ulaşma şansları yoktur; çünkü onların yapısı yere yapışık yaşamak üzerine kurulmuştur. Bülbül yere düşünce onu çok fena yapmışlardı, yoksa köstebekler dallara konamaz. Demek ki, onların plan ve programından, onların müspetinden değildir zaferleri, bülbülün güçsüzlüğünden ve yere düşmesindendir. İşte şimdi durum değişti ve bahar geldi.

                Bahar coşkudur, neşedir, sevinçtir. Ümitsizliğe, karamsarlık ve tembelliğe yer yoktur artık. Uyumak vakti değildir, bahçelerde filizler yeşillenirken.

                Dünyayı ruh derinliklerinde kaybetmeyen cenneti nasıl bulsun! Cehennem, dünyada hep kazanma sevdasında olup, zulmü bayraklaştıranların yurdudur. İşte bu yurdu vatan edinenlerin çığlıklarını duyuyoruz son zamanlarda dünyamızda.

                Hâlâ Türkiye merkezli olup bitenlere bakıp, bütün bunları, birinci derecede, ekonomik, politik, sosyal… oluşumlara bağlayanların varlık şifresini buldukları söylenemez. Sebepler önemlidir, lakin amaç o değildir. Hiçbir deniz dereye benzemez, ama tüm dereler denize akar.

                Yarını olmayan veya “yarın” vaat etmeyen hiçbir düşünce, fikir başarılı olamaz. İslam, “yarın” olarak sonsuzu, ahireti vaat etmektedir. Aslında köstebekler de o yarına muhtaç değil mi? Bazen konuşmak, yazmak bile bana sıkıntı veriyor nedense! Kelamın sözlüğünde sükûtun kelimeleri yok, ne yazık ki! Bahçeyi ve güle konmuş bülbülleri göremeyenlere Allah feraset versin, ne diyelim.