Köyler boşaltılacak mı?

Osman YAZICI

Sevgili Okurlarım;
Karadeniz Köylüsü mahküm ediliyor’ başlıklı yazımız çok ilgi gördü, ses getirdi, yüzlerce e-mail aldım.               

Karadeniz köylüsü, kendisine sahip çıkacak, haklı davasını savunacak siyasi irade istiyor.

Trabzon Milletvekili CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, ilk tepki verenlerden. Arkadaşları ile birlikte Meclis’e verdiği soru önergesini gönderdi. Yapım aşamasında olan 138 HES’ ten 44’ü Trabzon’da 23 adedinin ise Rize’de yapıldığını, Karadeniz’in tüm özelliklerinin yok edildiğini, mevzuata aykırı davranıldığını söyledi. Hamzaçebi, konunun takipçisi olarak, konuyu Meclis gündemine taşıdılar. Kendilerine teşekkür ediyoruz.

İstanbul Orman Bölge eski müdürü Bakan Danışmanı; Yüksek Mühendis Faruk Çebi’nin bu konudaki bilimsel çalışması takdire şayandır.”İşte çözüm bu diyeceğimiz” kadastro çalışmaları ile ilgili görüşleri içeren raporu bana gönderdi… Karadeniz sevdalısı hemşerimiz; Tekel Genel Müdür yardımcısı Ali Demir’ de aynı kaygıları taşıyor ve kadastro çalışmaları nedeniyle köylüler perişan edildiğini söyledi.

Ormanlar, devlet adına tescil edildi.

Sevgili Okurlarım, Karadeniz’de bir şeyler oluyor. Bir yerlere kayıyor. Plan program dâhilinde “Yasalar, yönetmenlikler emrediyor” gerekçeleri ile Karadeniz köylüleri köyleri terk etmeleri konusunda sistematik bir şekilde zorlamalar başladı. Karadeniz köylüsü, yaylasına gidemeyecek, mezrasında ekin ekemeyecek, köyündeki tapulu arazisinde; kendisinin büyüttüğü bir iki yakacak kesemeyecek, ormanlara giremeyecek, çayır çimen toplayamayacaksa, köyde neden kalsın? Boşaltsın gitsin. Zaten İsrail, bütün Karadeniz ve köylerine talip.

Faruk Çebi dostumuzun belirttiği gibi, ülkemizdeki ormancılığı düzenleyen 1956 yılındaki 6831 sayılı yasalar, ormanla insan arasındaki husumeti artırmış, ağacın ve ormanın mülkiyetini engelleyen bir öcü gibi görülmesine neden olmuştur.

Kadastro çalışmalarındaki yasanın gerçekleri ile uyumluluk göstermeyen; orman kadastro çalışmaları sorunu çözecek yerde yasanın sorunların kaynağı olmuştur

Mülkiyet hakkını tanımayan devletçi anlayışla kaleme alınan bu yasa ile ormanlar tamamen devlet adına tescil edilmiştir. Bu yasalar ormanla köylü arasındaki husumeti artırmış, yıllarca ormanı koruyan köylü kendisine ait olan arazinin elinden alınmasından dolayı; kolladığı, koruduğu ormanlarına nefret duymaya başlamıştır. Bu kadastro çalışmaları ile yıllardır ağacını koruyan köylüler, adeta cezalandırılarak arazisi devlet adına el konulmuştur.

Karadenizlilerin damarına basmayın.

Tekrar yazmakta fayda var. Mütevazı olmaya gerek yok. Karadenizlinin güzel özellikleri herkes tarafından bilinmeli.  Güneydoğu’da elektrik, su faturalarını bile tahsil edemeyenler, ekmeğini yediği devlete nankörlük edenlerden hesap soramayan devlet görevlileri; Karadeniz’e sıra gelince, kendi büyüttüğü, çay bahçesindeki iki kestane ağacını kestiği için mahkemelerde süründürüyorlar. Daha fazla zorlamayın, sabırlarını ölçmeye kalkmayın.

Hiçbir  Karadenizli dağda terörist olmadı.

Devletine ve Atatürk Cumhuriyeti’ne gönülden bağlı kaldı.

Çocuklarını asker ocağına Davul-Zurna ile gönderdi

Vatan toprağını korumak için cephede en önde koştu.

Bizi bölmeye çalışanlara asla izin vermedi, hiçbir açılımın peşinden koşmadı.

Okul yakmadı, devlete karşı gelmedi, ekmeğini yediği devletine ihanet etmedi

Devletinin verdiği ile yetindi, eksiklerini kendisi tamamladı.

Vergisini ödedi, demokrasi içinde liderler yetiştirdi.

Bu ilkelerine bağlı olmaya da devam edecek. 

Tapu Kadastro çalışmaları adı altında;

 Yüzlerce yıldır kullandıkları ve atalarından miras kalan yaylalarında bulunan tarihi evleri nedeniyle İşgalci konumuna düşürüldüler. Bu yüzden Karadeniz köylüleri 6’şar aya mahkûm edildiler. Ayrıca 5 yıl süreyle denetime tabi tutulacaklar.

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı Sal ve Pokut yaylalarında yaşayan 239 yaylacı, dedelerinde kalan evlerine ”kaçak yapı yapmak ve kullanmak” suçundan ceza almaları, Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan tüm yaylacıları tedirgin etti.

Yine atalarından kalan ve yüz yıllar boyunca kollayıp, koruduğu arazileri “ormandır” gerekçesi ile Orman Bakanlığı el konuldu, köyler devlet adına tescil edildi. 

Tüm köylüler mahkemelik.

Yetmedi, kendi arazisinde yakacak için bir iki ağaç kesen binlerce köylü; Orman işletme Müdürü ve Şefleri tarafından savcılığa sevk edilip yargılanıyorlar. Sadece örnek olsun diye yazıyorum, benim de ilçem olan Ardeşen’de, Orman İşletme Şefliği, “Yasalar böyledir” gerekçesi ile tüm köylüleri savcılığa sevk etti. Kendilerine göre de haklı. Bu yasayı hazırlayanlar, bunları düşünmeliydi. Bu yasaları, bölgenin özelliğini bilmeyenlere kullandırılmasına izin verilirse olacağı budur (Ardeşen ile ilgili özel bir yazı yazıp, anlı-şanlı muhteşem ormancılarımızın marifetlerini Orman Bakanımız Veysel Eloğlu’na sunacağım)

Buna rağmen, bölgede yapılan HES’ler nedeniyle ormanlar katlediliyor, binlerce ağaç kesiliyor, heyelanlara, toprak kaymasına neden oluyor, ama ses çıkaran, işlem yapan olmuyor. Anlayacağınız Karadeniz köylüsü çaresiz ve yalnız. Sahip çıkanı, hakkını arayanı yok. Bu baskı devam ederse, köylüler ”Alın köyler sizin olsun, kime satacaksanız satın” diyerek köyleri boşaltacaklar...