“De ki, şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, hayatım ve ölümüm de Âlemlerin Rabbi Allah içindir.”(En’am: 6/162) “Hâlbuki onlar dini sadece Allah’a has kılarak, ihlasla kulluk etmekle emrolunmuşlardı. (Beyyine: 98/5)
“… Allah, ancak takva sahiplerini kurbanını kabul eder.”(Maide: 5/27)
Yapılan bir davranışın, bir ibadetin meşakkati ne kadar ağır olursa olsun, maliyeti ne kadar yüksek olursa olsun Allah katında bir değer ifade etmesi için, “Allah rızası” gözetilerek yapılması şarttır.
Allah rızası gözetilmeden malın tamamının verilmesi şöyle dursun, canın verilmesi bile bir anlam ifade etmez. Nihayet Hz. Peygamber (sav) “Kahramanlık, gösteriş için savaşan birinin öldürülmesi halinde şehit sayılmayacağını”(Müslim, İmare, 152) haber vermiştir.
İçinde bulunduğumuz günler, Hac ve Kurban ibadetinin hazırlıklarının yapıldığı günlerdir. “Her ibadetin meşru bir zamanı, kıymetinin en yüksek olduğu bir zaman vardır.”
Oruç, Ramazan ayına mahsus olarak farz kılınmış, Namaz günün beş vaktinde, Cuma namazı da, Cuma günü öğle vaktinde farz kılınmıştır.
Orucun en faziletlisi hiç şüphesiz Ramazan ayında tutulan, namazın en kıymetlisi günde beş vakit ve zamanında kılınan, Cuma gününün en kıymetli ibadeti de Cuma namazıdır.
Kurban Bayram günlerinde maddi imkânları yerinde olanlara ömürlerinde bir defaya mahsus olmak üze Hac ibadeti farz, Kurban kesmek te vacip kılınmıştır. Hz. Peygamber’in (sav): “Âdemoğlu Kurban bayram günlerinde Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir ibadet yapmış olamaz!”(Tirmizi, İbn-i Mace) sözü de bu gerçeğe işaret etmektedir.
Zamanla kayıtlı ibadetler zamanında yapıldığında bir anlam ifade ederler. Kurban bayramının ilk üç günü dışında kesilen hayvan “vacip olan kurban ibadeti” yerine geçmez.(Hanefi mezhebine göre)
Allah rızası sadece farz ve vacip ibadetlerde değil, Allah için yapılan en küçük iyiliklerde bile gizlidir. Bazen samimiyetle yapılan küçük iyilikler sahibinin ebedi kurtuluşuna vesile olabilmektedir.
Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpeğe, ayakkabısıyla kuyudan su çıkarıp köpeği ölmekten kurtaran günahkâr bir kadının cennetle ödüllendirilmesi bunun açık bir örneğidir. Hz. Peygamber (sav): “iyilik adına hiçbir şeyin küçük görülmemesini”(Müslim, Birr, 144) tavsiye etmiştir.
Müslümanlar olarak hayatımızın tamamını Allah ve Rasulü’nun razı olacağı çizgiye çekmeliyiz. İşte o zaman “tüm ibadetlerimiz en yüksek kaliteye, tüm adetlerimiz de ibadet değerine” yükselir.
Kestiğimiz kurbanlarımızın “etleri ve kanları Allah’a ulaşmadığı gibi,”(Hac: 22/37) Fakirler için kurban etleri yaşamlarını sürdürmelerinde “olmazsa olmaz” değildir. Ancak o etlerin Allah katında yüksek bir değeri vardır.
Çünkü infak, kalpteki nifakı (küfür izlerini) yok eder ve imana şahit olur. Kurbanımızdan bizim adımıza en kârlı tarafı “fakirlere verdiğimiz” kısmıdır. Bu yüzden “ne verdiğimize, nasıl verdiğimize ve niçin verdiğimize” çok dikkat etmeliyiz.
“Bütün sırların ortaya çıkacağı gün”(Tarık: 86/9) gelmeden önce, ihlas ve samimiyetimizi arttırmaya gayret gösterelim. Unutmayalım ki,
“Kurban ile Rabbimizin el-Karib ismi aynı kökten gelmektedir. Kurbanlarımız bizi, bize şah damarımızdan yakın olan Allah’a yaklaşmaya vesile olmalıdır.” Bu yakınlığı bozacak söz ve davranışlardan uzak durmaya çalışalım.
Not: 1-Bu yıl Kurban bayramı Cuma gününe denk gelmiştir. Cumadan önce Kurban kesmeye başlarsak Cuma namazını kaçırma durumu ortaya çıkar. Bir ibadeti ifa ederken Farz-ı ayın olan bir başka ibadeti aksatmak akıllıca değildir.
Not: 2-Arefe günü (Perşembe) sabah namazından başlayıp bayramın dördüncü günü ikindi namazı dâhil olmak üzere, her farz namazın peşinden “bir kere teşrik tekbiri” getirmek tüm Müslümanlara vaciptir. Unutmayalım.
Not: 3-Bayram namazı Rize-Pazar da saat 06. 25’ te kılınacaktır. Sabah namazını da cemaatle kılmak en güzel olandır.
Rabbim başta Niyammar olmak üzer tüm İslam alemine barış ve huzur nasip eylesin, kurbanımız makbul bayramımız kutlu olsun…