Bu memlekette gazetecilikten en iyi manavlar anlar!
Şaka değil arkadaş, gerçek bu!
Vatandaşın yazdığı yorumlar bazılarını rahatsız ediyor. İstiyorlar ki haberi ver, yorumu atla(t).
Oh ne güzel memleket.
Haber kutsal, yorum gavur!
Millet dişini sıksın, içine atsın!
Şükredip çalışsın, olmazsa borçlansın; muhtaç olsun...
Haberlerde kusur bulamayanlar, okur yorumlarından şikayetçi oluyor!
Bunun devamı nereye varır, ayan beyan ortada da memlekette akıl tutulması yaşanıyor resmen…
Hoca bir köye gitmiş; mezara işeyen köpeğe ‘hoşt’ diyebilmiş.
Köpek bu… Hocayı bir güzel benzetmiş.
Köyüne geri dönen hocayı yara bere içinde gören ahali, ‘Ne bu hal Hoca’ diye sormuş merakla.
“Sormayın a dostlar, öyle bir köye düştüm ki, köpekleri salmış, taşları bağlamışlar” diye cevap vermiş Hoca Nasrettin!
Biz, atasözlerini ‘laf olsun torba dolsun’ diye, Hoca Nasrettinleri de sadece ‘gülmek’ için dinledik yıllarca. İbret alan, pay biçen yok.
Mezara işeyene ‘hoşt’ demeyenlere şimdilik ilişen yok! Onlar da sıra kendilerine gelinceye kadar hallerinden memnun…
***
Rize’de basın açıklamalarının yapılacağı yerler daraltılmaya başlandı!
Rize Emniyet Müdürlüğü bir açıklama yapıyor ve “Valilik, adliye, emniyet ve askeri binalar ile kamu kurum ve kuruluşlarının içerisi, müştemilatı, girişleri, makam konutları çevresi ile emniyet ve askeri lojmanlar ve sosyal tesisleri önlerinde; belediye binası ve çevresinde; camiler ve ilkokul, ortaokul, lise ve dengi okulların müştemilatı ve çevresinde; genel yollar ile şehirlerarası kara yolları üzerinde, cadde ve sokaklarda; yaya ve araç trafik akışını engelleyecek ve yavaşlatacak yerlerde” basın açıklamalarının yasaklandığını duyuruyor.
Bu yukarıdaki saydığınız yerleri çıkarınca, Rize’nin dağlarında basın açıklaması yapılabilir sanırız!
Hükümet Güneydoğudakileri dağdan indirmeye çalışıyor, bizim Rize’dekiler de dağa mı çıkın diyor anlamadık!
Gazeteci haber yapmasın, vatandaş yorum yazmasın, STK’lar basın açıklamasında bulunmasın… Herkes işine baksın!
Manavlar gazeteciliğe başlasın: hıyarın iyisinden onlar anlıyor!
Ülkenin kapalı cezaevleri doldu da topyekûn açık cezaevi uygulamasına mı geçilecek?
Savcılar, hakimler, bütün dünyanın özgürlük olarak kabul ettiği internette yazılan yorum ve yazılara açılan davalarla uğraşmaktan, adaleti tesise zaman bulamayacak neredeyse.
E sormazlar mı o zaman adama: Kalkınmanızı gördük de adalet nerde?
***
Ülkenin başında iyi bir başbakan var;
İktidarken muktedir!
Şaşırmaya gerek yok; bu ülkeyi, Başbakanlık konutuna her çıktığında 3 tane ip gördüğünü söyleyenler de yönetti yıllarca.
Bugünümüze şükür ki Türk demokrasisi; iktidarken muktedir olabilen bir başbakan nasip etti memlekete!
Etti de bu ‘güç’ denen şey ne menem bir şeymiş böyle?
Bu gücü her eline geçiren, millete niçin tepeden bakmaya başlıyor?
Yok, ben başbakandan bahsetmiyorum; onun bunlardan haberi yoktur…
İşi çok; nelerle, kimlerle uğraşıyordur…
Hasbelkader onun bürokrasisinde ‘Halka hizmet, Hakk’a hizmet’ aşkıyla yola çıkan mümtaz şahsiyetler var.
Biraz şirazeden çıkan onlar galiba.
Yahu arkadaşlar, dün bizim gibiyken; din, iman, ahlak, adalet dağıtıyordunuz da bugün güç size geçince niye cimrileştiniz?
Siz kürsülerde, dost sohbetlerinde, siyaset meydanlarında din, iman, adalet anlatırken; hiç Ebu Salebe’nin hayatından bir kırıntı, kendinize azıcık da olsa bir hisse kalmadı mı?
Bakın, rahmetli Erbakan Hoca’nın kaynağından geldiniz; “Güçlüyü değil, haklıyı üstün tutacağız” derdi merhum. Oradan da mı bir dirhem alamadınız?
Vatandaşla bu kadar uğraşmanın, sıkboğaz etmenin alemi ne?
Ha şimdi eğriye eğri, doğruya doğru… Hakkınızı yemeyelim;
Daha lüks, daha fazla tüketen bir toplum olduk…
Ben de biraz, malûm muhalefetin jargonuyla yazayım;
Açta, açıkta kalan yok!
Isınmak için kömüre, karnını doyurmak için makarnaya ihtiyaç duyan mı var memlekette?
Yok… Yok da bu yabancı bankalara milletin bir dünya uzun vadeli borcu varmış. İmzalattıkları sözleşmelerde ince harflerle yazılan yazılarda, olağanüstü durumlarda borcun tamamını; vadesine, ödenmiş faizine bakmadan bir kalemde geri isteyebileceği yazıyormuş!
Hakeza 36 ay vadeli alışverişlerde, vade farkını ödemiş olsalar da, kredi kartlarını iptal ettirmeye kalkacak vatandaşın, tüm borcunu bir kalemde ödemesi gerektiğini kaç kişi biliyor?
Ha, ‘Memlekette olağanüstü bir durum mu var sanki?’ diyorsunuz değil mi!
Aman olmasın olmasın… Ne olur yoksa bu milletin hali?
Alimallah bir kaos çıkarsa sağcısı solcusu perişan olur…
Sizi Allah başımızdan eksik etmesin ha!
Vay be! Kumpasa bak!
***
Ey muktedir mi iktidar mı nesin; tepeden aşağı dik dik bakan adam!
Sana bir dost nasihati edeyim mi?
Aç biraz tarih oku…
Aç biraz Kur’an oku…
Aç biraz hadis oku…
İkra!
Görüyorum ki okuduklarını unutmaya, tersinden görmeye başlamışsın!
Etrafına bir bak…
Çok uzaklara değil, yakınına…
Unutma ki seni oraya getiren benim…
Unutma ki dün benim seni oraya getirmeme rıza gösterenler, yarın seni götürmeye karar verdiğimde; yine benim yanında duracaklar.
Onlar hep böyle yaptılar çünkü…
Bana biraz saygılı ol, yeter.
Güç Allah’ındır.
O’nun yarattığını, O’nun gücünden faydalanarak; eline fırsat geçti sanıp, sakın ola ezmeye kalkma!
Ola ki haklıyı güç ile ezebileceğin vehmine kapılmayasın.
Perişan olur da yine beni üzersin!
Görüyorum ki yola çıkarken söylediklerinle şimdi yaptıkların pek birbirine benzemiyor!
Ne oldu da değiştin?
Kuyu mu derin, yoksa ip mi kısa geldi?