LAİKLİK ÜZERİNE TEZLER

Şaban Ali YILDIZ

Laik düşünce hakkındaki yazıma eleştirel anlamda karşı çıkan bir okur, konuyu hemen günlük kısır ve düşük seviyeli politik çekişmeye indirgedi. 
Beni muhalefet saflarına koyup kendini geleneksel dindar muhafazakâr tarafa yerleştirip kendi tarafınca gerçekleştirilen teknolojik gelişmeleri aktardı.                         
Her şeyden önce bilimsel gelişme sadece teknolojiden ibaret değildir. Teknolojiyi de içine alan daha geniş bir alana sahiptir. Bu alanda ilerlemiş toplumların yapısı incelendiğinde kitap okuma oranının yüksekliği, her alanda bilgi sahibi olunma çabası, her türlü sanata duyulan ilgi, her alanda hiç bir korku ya da önyargı olmadan eleştirel bakış açısı geliştirilebilmesi gibi gerçeklerle karşılaşılır. Az gelişmiş toplumların yapıları incelendiğinde ise yukarda belirtilen durumların çok uzağında oldukları görülür.                           
Burada temel sorun toplumdaki bireylerin okuma ve öğrenme merakına sahip olup olmadıklarıdır.  
Az gelişmiş toplumlarda bu merak ve çaba çok düşüktür. Örneğin bizim toplumumuzun ekseriyeti, bırakınız herhangi bir alandaki bir kitabı okumak, dindar olmasına rağmen dinle ilgili yayınlara bil3 ilgisi yoktur. Ve dini bilgi seviyesi düşündürücüdür. 
Dinimizde tek rehber olması gereken kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'i anlayarak okuma ve öğrenme çabası pek yoktur. İşin kolayına kaçılıp, şahsi siyasi ve ticari emellerine alet eden birilerinin uydurduğu dini söylemler hiç bir eleştiri ve akıl süzgecinden geçirilmeden kabul görmekte ve uygulanmaktadır. 
"Dini konularda tartışmak insanı dinden çıkarır" önyargısı ne kadar acı bir durumdur. 
Çeşitli tarikat, cemaat vb. oluşumlarda anlatılan yalan yanlış ne varsa aynen kabul görmektedir. İşte laiklik olgusu tam da burada anlam kazanmaktadır. Laiklik, buna karşı çıkmak ve toplumda dini gerçekleri öğrenmek için özgürce tartışma ortamı yaratmak ve dini tekeline alan yobaz ve çıkarcı kesimlerin toplumu esaret altına almasına engel olmaktır. Cumhuriyet aydınlanmasında ilk yapılan iş çağdaş eğitime geçmekse ikincisi de doğru ve anlaşılır bir dille Kur'an-ı Kerim meali yayınlamak ve diyanet işleri teşkilatı kurularak cehalet yuvaları olan tarikat cemaat, dergâh vb. oluşumları kapatmak olmuştur. Bu şekilde toplumu bir yandan çağdaş eğitimle donatıp, diğer yandan bireylerin hiç bir aracı olmadan kendi gözü ve aklı ile dinini öğrenmesine destek olmak amaçlanmıştır.                           
Özetlersek laiklik, bir aydınlanma çabasıdır. Her konuda bağımsız, donanımlı ve özgürce gerçekleri arama fırsatı ve yeteneği olan bireyler yetiştirmek gayesidir.  
Burada dikkat edilmesi gereken husus, hiç bir kişi ya da kurumun laiklik adı altında zorla kendi doğrularını empoze edemeyeceğidir. Cumhuriyet aydınlatmasında fiilen ve şiddet kullananlara yapılan mukavemet, bir dayatma olarak adlandırılamaz. Zaruri bir durumdu. 
Öte yandan laiklik, dinsel ya da bilimsel hangi alanda olursa olsun, doğruları bulma çabası ve merakı içinde olan, her eleştiriye açık aydın birey yetiştirme çabasına verilen isimdir. Bu nedenle her türlü dayatmaya karşıdır. Laik düşünce yapısının egemen olduğu toplumlarda dini söylemler siyasette prim yapamayacağı gibi, ne 28 Şubat, ne de 15 Temmuz fetö ve benzeri darbe girişimlerini de asla göremezsiniz. Zira doğru dinsel ve eğit-bilimsel bilgilerle donanmış bir toplum demokrasinin de teminatıdır.