Yer Jandarma Genel Komutanlığı, yıl 2003. Darbe hazırlığı yapan Eruygur'un adamları Ersöz ve Uğur, Karamehmet'e talimat verip söz aldılar. Ergenekon tutuklusu Levent Ersöz'ün mahkemedeki ifadesine bir kısmı yansıyan 17 aralıktaki görüşme Jandarma İstihbarat Başkanlığı'nda kayda alındı. İşadamı-asker-çete işbirliğinin ibret verici tutanaklarının tam metnini yayımlıyoruz. Buna göre, Çukurova Holding'in patronu Karamehmet, dönemin Jandarma İstihbarat Başkanı Ersöz'le İstihbarat Teknik Takip Daire Başkanı Atilla Uğur'a önce bankacılık, petrol, cep telefonu işlerindeki durum ve sıkıntıları hakkında mütalaa verdi. Ersöz ve Uğur sonra, Ergenekon zanlısı ve dönemin Jandarma Genel Komutanı Eruygur'un talimatlarıyla Show TV ve Akşam Gazetesi'nden somut taleplerini aktarıp kendilerine Komutanım diyen Karamehmet'ten İçiniz rahat olsun güvencesi aldılar.
Tarih 17 Aralık 2003. Kıbrıs'ta çözüm tartışmalarının gerdiği Ankara'da Türkiye'nin daha sonra öğreneceği Ayışığı ve Sarıkız darbe planları yapılırken Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı ilginç bir buluşmaya sahne oluyor.
Karargâha çağrılan isim Çukurova Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet.
O gün Dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur adına Karamehmet'le görüşenler ise Ergenekon operasyonda bugün tutuklu olan iki isim: Dönemin Jandarma İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz ve Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Teknik Takip Daire Başkanı Albay Atilla Uğur.
Levent Ersöz tarafından kayda alınan görüşmenin dökümü on sayfadan oluşuyor. Konuşmalardan Karamehmet - Jandarma arasındaki diyalogun yeni olmadığı, iki senedir sürdüğü ve Karamehmet'in daha önce de Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ile görüştüğünü öğreniyoruz.
Görüşmede konu Tuncay Özkan'ın işten çıkarılmasına geldiğinde Ersöz ve Uğur'un Karamehmet'e karşı Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur adına kullandıkları tehditvari dil dikkat çekici: Komutanımız hassas bir insan. Hakikaten kırılmış. Kendisini bu konuda rahatlatmamız lazım.
Aşağıda ilk kez yayınlanan ve Türkiye'nin bir dönemine ışık tutacak bu görüşmenin tam metnini okuyacaksınız.
17 Aralık 2003 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı'nda Mehmet Emin Karamehmet ile yapılan görüşmenin tam metni:
Levent Ersöz- Hoşgeldiniz.
K.Mehmet- Sağolun.
L. Ersöz- Ne yapıyorsunuz, ne var ne yok. Keyfiniz nasıl?
K.Mehmet- Uğraşıyoruz efendim, üç senedir. Şimdi işte borcumuzu ödemek için müracaat ettik, hepsini birden. Onun kararının çıkmasını bekliyoruz.
L. Ersöz- Nasıl ümit var mı sizce?
K.Mehmet- Şey çok direniyor tabi. Bürokrasi kısmı. Yukarısı istiyor, ne de olsa 14 senelik borç yedi ayda ödenecek. 5,1 milyon dolar ödenecek. Her halde geçeceğiz, uğraşıyoruz. Zaman sıkıntımız var, çünkü bizim aldığımız kredi belli bir zamana bağlı bir şey. İşte onunla yarışıyoruz.
L. Ersöz- Gazetelere yansıdığı gibi mi?
K.Mehmet- Hangisi?
L. Ersöz- Bu, North Petroleum'dan aldığınız lisans desteği.
K. Mehmet- North Petroleum'un arkasında onlar var, o kadar büyük bir şirket değil onların kurduğu bir şirket, sekiz ay içinde kurulmuş. İşte arkasındaki şeyleri son ana kadar gizlemek için. Uzun müddet son haftalarda başta şey yaptık, tarafların teklifini alalım diye. Ama daha sonra da razı ettik. Kendisi açıklayacaklar, ama son anda açıklamak istiyorlar. İşler taksitler halinde geliyor.
L. Ersöz- Peki, siz kendinizi sıkıntıya sokmuyor musunuz bu durumda?
K.Mehmet- Neden?
L. Ersöz-Yani, gazetelere yansıdığı kadarıyla bir takım hisselerin bu şirketlere devredilmesi gerekebilir.
K.Mehmet- Devir değil efendim, rehin ediliyor. Hisse devirlerinin geçeli olabilmesi için BDDK'nın onay vermesi lazım. Hisselerimizin hepsi Türkiye'de kalıyor, yurt dışına çıkmıyor. Herhangi bir ödememe durumu olduğu takdirde, aynen tekrar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na dönüyor. Bir kısmı dört senelik, bir kısmı 10 senelik bir kredi. Sadece faizlerini bekleyeceğiz, senelik o da. O tarihe kadar da zaten bizim epeyce başka işlerimiz var. Onlarla biz özel ilgileniyoruz. Mesela Irak'ta bizim bir petrol sahamız var. Hafta da bir milyar varil rezervi var. Gerçi yüzde 51'i şeye ait ama. 18 dolardan saysak, 30 dolar civarında, 40-45 milyar dolar ediyor tamamı.
Irak'taki petrol sahamızı kapattık
L. Ersöz- Şu anda petrol çıkartılıyor mu?
K. Mehmet- Petrol çıktı. Üç tane kuyumuz var. Fakat satacağımız yer olmadığı için orayı kapattık.
L. Ersöz- Türkiye'ye peki pazarlama niyetiniz var mı?
K. Mehmet- Zaten Türkiye alacak, fakat Amerikalılardan ihracat iznini almaya çalışıyoruz. Tabii başka yere de gidemez zaten. Bu Kerkük'e 40 km kuş uçuşu. Başta işte kamyonlarla taşınacak günde 40 000 varil kadar. Ondan sonra büyük yatırım yapmam lazım. İşte 16 tane hat yapmamız lazım. Kerkük'ten yaparsan 90 km. Fakat kalitesi 47 gravite üzerinden, dolayısıyla ayrı bir hat yapıp İskenderun'a indirmek lazım. İsrailliler geldi bize Hayfa'ya çekelim diye. Hatta ortak olmak istediler. Fakat yüzde 25 ortaklığın karşılığında bütün idari her türlü alt yapıyı istedikleri için biz kabul etmedik, ortaklığın yüzde 25 idari alt yapısını biz yapalım dediler. Dışişleri Bakanlığı ilk başta biraz şey davrandı, telefon içinde gitmiştik, durun bakalım falan, filan diye davrandı. Bunda da öyle davrandı. Sonra müsaade verdiler, zannedersem Genelkurmayın da haber var. Çok büyük bir rezerv daha fazla da çıkabilir. Karadeniz'de de bir boru hattı var. Enerji Bakanlığı'na, Yeniköy ve Saros'a da boğazlardan transit öyle bir şeyimiz var. Gaz teklif ettik, zannedersem çağıracaklar. Ukrayna'da mobil telefon şirketi salın aldık. Gürcistan, Azerbaycan, Moldavya oralarda da yapacağız. Irak' ta bakan söz verdi. Biz birinci geldik yedi günde kurarız dedik, alan adam kuramıyor. Lisansını vermedik. Bizim santrallerimiz var. Fakat ne oldu Mısır şirketi Uraskum Mısır ve Cezayir de var. Cezayir deki taksitlerini ödeyemiyorlar. Tunus'taki hisselerini Vatanya diye bir şirkete sattılar. Onun taksiti ocakta gelecek. Biz oraya girmedik. 421 milyon dolardı. Birinci olmamıza dair. Belli başlı bir strateji olarak, asker gelmesin diye her halde Washington araştırma yapmış, çünkü Amerika'dan da bize baskı geldi. Onayı alamazsak. Pakistan da bir şirkete giren yüzde 30 hissesini satıyormuş. Oraya teklif vereceğiz, İran'a teklif vereceğiz sekiz tane şirket var. İlk dörde gireriz zannediyorum. Ondan sonra Dubai'de apartman yapılması işimiz var. İşimiz bu kadar.
"Turkcell için teşekkürler"
Jandarma'nın 'telekulak' sorumlusu Uğur, Türkiye'nin en büyük cep telefonu şirketinin sahibi Karamehmet'e, Turkcell'le ilişkilerimiz çok güzel sürüyor diyerek teşekkür etti. Uğur aynen şöyle dedi: Komutanım (Ersöz) da buradayken belirtmek istiyorum. Turkcell'le ilişkilerimiz çok güzel devam ediyor. Bunun için de teşekkür etmek istiyorum
Görüşmenin en çarpıcı ve en çok tartışılacak bölümü ise en sonunda. Askerler Karamehmet'e Turkcell konusundaki yardımlarından dolayı teşekkür ediyor. Teşekkür eden kişinin Jandarma'nın telefon dinlemelerini yapan Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Teknik Takip Dairesi'nin başkanı Albay Atilla Uğur olması ise şu sözlerin önemini daha da artırıyor: "Bu arada komutanım da buradayken (Levent Ersöz) belirtmek istiyorum. Turkcell ile ilişkilerimiz çok güzel devam ediyor. Bunun için de teşekkür etmek istiyorum. Aşağıdaki arkadaşlarla da gayet iyi ilişkiler içerisindeyiz."
Cepleri mi dinlediler?
Gerek Uğur'un bu sözü gerek Karamehmet'in ABD Irak'ta telefon işine girmemizi 'asker gelir' diye istemedi iması, ordunun Turkcell'le gizli işbirliği konusunda şaibe yaratıyor.
K.Mehmet- Basın çok yanlış yapıyor. Mesela Halis Toprak bey var. Bir gün bana "Tesislerimizi gezer misiniz" dedi. Kalktık Bozüyük'e gittik. O sırada da Başbakan geldi. O zaman Başbakan mıydı değil miydi bilemiyorum. Af edersiniz 15 dakika tuvalete gitti. Ondan sonra da 45 dakika sonra bilmem neyim var dedi. Yemeğe gittik, tatlısını bile yemeden kalktı gitti. Hiçbir şey konuşulmadı. Helikoptere bindik geldik. Normalde havaalanına inersiniz, İstinye'de bir yere indik. Bütün gazeteciler orada. İşte Bozüyük'te bilmem ne konuşuldu falan. Allah var. En ufak bir şey konuşulmadı. Seçilip seçilmeyeceği de belli değildi o zaman zaten. Ama işte öyle yansıyor.
K.Mehmet- Bakın mesela bizim SONERA ile anlaşmamız var. Bu anlaşmaya tıpatıp uyuyoruz. Yok işte Christmas gününe geliyor toplantı. Birinci toplantıya gelmeyince kanunen 15 gün arayla ikinci toplantıyı yapmak lazım. Aramızda anlaşma olduğu için, 20 gün dediler kendileri. 20 gün koyunca, toplantı 24' düne geliyor Kendi ağızlarıyla söylediler. Bu gün gazetede "Ben müslüman olsaydım yapmazdım" falan filan. O toplantıya gelmenize gerek yok. Zaten bir avukat geliyor, ne istiyorsanız onu söyleyeceğiz dedik. Ama basın çok değişik yansıtıyor. Basında da biz yeni arkadaşlar aldık, yetiştirmeye çalışıyoruz. Üniversite mezunu. Altı ayda bir 26 kişi aldık, onları eğitiyorlar. Eskilerin hepsi yanlış haber yazmaya alışmış, ben yazarım, özür dilerim, tazminatını kalkar öderim gibi düşünüyorlar.
Albay Atilla Uğur- Ankara'da temasta olabileceğimiz, güvendiğiniz bir kimse var mı?
K.Mehmet- Serdar bey diye bir arkadaş var. Ben ismini vereyim, Serdar Çaboğlu. Akşam Gazetesi için. Ondan sonra Bülent Ergin diye bir arkadaş var. O da Show TV İçin. Serdar'ın telefonu 0 532 433 3...Bülent'in ki de 0 532 114 6...
A. Uğur- Bu arada komutanım da buradayken belirtmek istiyorum. Turkcell ile ilişkilerimiz çok güzel devam ediyor. Bunun için de teşekkür etmek istiyorum. Aşağıdaki arkadaşlarla da gayet iyi ilişki içerisindeyiz.
K.Mehmet- Teşekkür ediyoruz Komutanım.
Levent Ersöz- Biz teşekkür ederiz, ayağınıza sağlık. Tekrar görüşmek üzere, iyi günler.
Akşam Gazetesi ve Show aynen devam komutanım
Eruygur'un Sarıkız ve Ayışığı darbelerini hazırladığı dönemde gerçekleşen görüşmede Atilla Uğur, Milli duruşa ihtiyaç olan çok kritik bir dönemdeyiz. Adam gibi medya lazım diyerek Akşam ve Show TV'den memnuniyet bildirdi
Görüşmede askerler Show Tv ve Akşam'ın yayınlarını hatırlatarak "Milli duruşa ihtiyaç duyulan çok kritik bir dönemden geçildini, Kıbrıs, Kuzey Irak'taki yapılanmanın çok önemli olduğunu" hatırlatıyor ve Karamehmet'in AKP hükümetinin etkisinde kalıp kalmadığını sorguluyor. Karamehmet de askerlere "Televizyonu ve gazetesinin devleti rahatsız edecek bir şey yapmayacağı" konusunda güvence veriyor.
Özkan ve irtibat gazetecileri
Levent Ersöz ise Eruygur'un Bu yerine gelsin sözünü aktarıp Tuncay Özkan'ın Karamehmet Medya Grubu'na döndürülmesini istedi. Uğur, özel irtibat için gruptan iki gazetecinin isim ve telefonlarını patronlarından aldı.
Levent Ersöz- İki yıllık süre içerisinde karşılıklı olarak paylaştığımız bir çok değer var, karşılıklı ilişkilerdeki hassasiyetler var. Dolayısıyla bütün bunları tekrar bir kez daha gözden geçirirseniz, bunun bu ülke için önemini çok daha net olarak ortaya koyabiliriz.
K.Mehmet- Komutanım hassasiyeti biliyoruz ama sorun, kendisine biz en ufak bir şey söylememişizdir. Ama devletin aleyhine bir yayın falan, onlara da müsaade etmeyiz tabi.
Levent Ersöz- Kesinlikle, kesinlikle.
K.Mehmet- Ben bir daha konuşayım.
Levent Ersöz- İyi olur. Ben Komutanıma sizinle görüştüğümüzü ifade edeceğim. Kendisini bu konuda rahatlatmamız lazım. Komutanım sizin söylediğinize çok üzüldü, bir anda böyle bir şey söyleyince. Komutanımız hassas bir insan, tanıyorsunuz değil mi?
K.Mehmet- Ama biz Devletin aleyhine hiçbir şey yapmayız, orada içiniz rahat olsun, hiçbir şey yapmayız.
Albay Atilla Uğur- Ama Mehmet bey tabi bu arada şu da var. Komutanım bana bunu İlettiği zaman Genel Komutanımızla birlikte, ben sizin samimiyetinizi bildiğim ve sizi herkesten daha iyi tanıdığım için rahatlıkla şunu söyledim. Komutanım, çağırırız Mehmet bey gelir oturur konuşuruz ve açıklıkla konuşacak bir insandır dedim. Hakikaten de öyle oldu. Komutanımız hakikaten kırılmış, hassas bir insan, tekrar çağırıp da Tuncay bey ile konuşursanız kendisini de mutlu edersiniz.
K.Mehmet- Ama komutanım. Tabi bazı yapamayacağım şeyler de var.
A. Uğur- Bir dinlerseniz en azından kendisini.
K.Mehmet- Biz zaten kendisiyle konuşmak için pazar günü sözleşmiştik. Kendisini arayacaktım ama işte Ankara'ya geldiğim için görüşemedik. Ama arkadaşımız Osman bey her gün görüşüyor. Kırgınlığımız yok.
L.Ersöz- Tabi yansıyan başka türlü. Bu şekilde yansıması, dışardan bakıldığında sizler içindesiniz tabi ama patlayan bir bomba gibi.
K.Mehmet- Şimdi tabi ama komutanım, adam medya başkanı ertesi gün ayrıldı deniyor. Orada tabi herkesin aklına acaba baskıyla mı ayrıldı sorusu geliyor.
L. Ersöz- Bazı şahıslar, bazı kuruluşlar kasıtlı olarak reyting yapmak için bu konuları başka türlü yansıtıyorlar, sıkıntı oradan kaynaklanıyor.
K.Mehmet- Ben iki şey söyleyebilirim Komutan'a. Bir tanesi hiç kimseden, ama hiç kimseden en ufak bir şey gelmedi bir. İki, onunla konuşan, o gruba bakan arkadaşımız, "yahu çok erkek adammış, iki dakikada ben ayrılıyorum dedi" şeklinde takdirlerini de söyledi. Hatta bu ayın sonu diye söylenmişti, sonra 01 Ocak diye kendisi düzeltti. Ama benim bunun dışında da söyleyecek bir şeyim var. Benim hiç haberim olmadı.
A.Uğur- Bir de ben şunu eklemek istiyorum izin verirseniz. Mehmet bey'in Çukurova Grubu'nun kuruluşunda hükümetler değişse de sizin açınızdan bir değişiklik olmadı. Show TV, Akşam Gazetesi. Şu anda milli duruşa ihtiyaç olan çok kritik bir dönemden geçiyoruz, siz de biliyorsunuz. Kıbrıs meselesi, Kuzey Irak'taki yapılanma, devlet hadisesi, içinde bulunduğumuz ortam çok önemli. Bu durumda adam gibi bir medya, adam gibi bir basın lazım. Şimdi biz bu güne kadar Akşam Gazetesi ve Show TV 'de hep bunu gördük. Aynı şeyleri yine göreceğimizden şüphemiz yok, ama tabi bir takım baskılardan atıldı gibi şeyler bize yansıyınca.
K.Mehmet- Hayır, en ufak bir şey ne Bakandan ne Başbakandan, ne de başka bir kimseden en ufak bir baskı gelmedi. Gelse ne yapardık onu da bitmiyorum ama. Şimdi bize daha önce gelen baskılara biz hiç itibar etmedik. Ama tavır koyuyorlar tabi.
A.Uğur- Böyle şeyler önemli değil, önemli olan devlet.
Yapı Kredi'de yardımınız oldu
Levent Ersöz, Yapı Kredi ve Turkcell hisselerini yabancıya satmamasını istedi. Karamehmet, Öyle şey yok. Komutanım geçen sene yardım etti dedi
Görüşmenin en dikkat çeken tarafı Karamehmet'in askerlere sanki yönetim kurulu başkanına "mütalaa" veriyormuşçasına oldukça ayrıntılı olarak şirketinin yatırımları, borçları hakkında bilgiler vermesi. Askerler de Karamehmet'e Turkcell ve Yapı Kredi'nin hisselerini yabancılara satmaması, BDDK ile ilişkileri konusunda telkinlerde bulunuyor.
L. Ersöz- Sizin tabi özellikle şahsınız ve grubunuz açısından Türkiye için ne kadar önemli olduğunuzu biz biliyoruz. Özellikle basında böyle bir haber çıkınca acaba 15 yıla ertelenmiş olan bir borcu kapatayım da bunun karşılığında Turkcel'in, Yapı Kredi'nin bir takım hisselerini vereyim derken, acaba dedik milli bir şeyimizi mi kaybediyoruz?
Komutanım yardım etti
K.Mehmet- Hayır öyle bir şey yok. Ama zaten onu yapmasak... Yani o kadarını söylemek bana düşmez ama öyle beceriksizler ki zaten söz vermişler City Bank'a. Şimdi onun için direniyorum biraz. Yaptıkları yanlış. Geçen sene komutanım yardım etti. Bunu biliyor. Mesela bizim iki tane taraf kuruluş rasyolarımızı çıkarttı. Bir tanesi 22 idi. Bir diğeri 22 küsuratlı idi. İkisinin arasında hafif bir fark vardı. Bunlar el koymak için geldiler ve -3,58 çıkarttılar. Doğru olabilir, fakat 10 gün geçtikten sonra aynı - 3.58'i 11'e çıkarttılar Yani o rasyoların nasıl hesap edildiği, emir altında yapıldığı ortada. İkincisi bizim 2003 senesinin altıncı ayına kadar kanunen düzeltme hakkımız vardı ki bunu da yaptırmadılar. Geriye çekerek birleşmek istedik, ona da müsaade etmediler. Birleşince bir sürü imkanlarımız oluyordu. Ondan sonra bankayı iki milyar dolar kendi idarelerinde zarar ettirdiler. Satılmıyor şimdi. Neden? Oraya para koyamadılar, kağıt koydular. Sekiz senetlik kağıt. Teklif verenler bunu nakte çevirin ondan sonra biz 100 milyon dolar verelim bankayı alalım dediler. Üç milyar dolar verilirse, biz size 100 milyon dolar verelim demek gibi bir şey bu. Bunu da satamıyorlar. 5500 kişi oturuyor Türk Ticaret Bankası'nda ve banka çalışmazsa zarar eder. Zarar 60 milyar dolar diyorlar, bir kere 25-30 milyar dolar devlet bankalarında, diğerlerinin zararı da 11 milyar dolar. Bu 11 milyar doların iki milyar doları bizde. Yapı Kredi özel bir banka. Oraya borcumuz ayrı. Bizim iki milyar dolara yakın iki bankada, sadece Fiskobirlik' ten alacağımız var ve bu kanuni bir alacak. Biz yardım etmek için üç senedir ödeyin de demiyoruz. O zaman gittik, 15 senelik kağıt verin bize dedik. Yani bizim nakte ihtiyacımız yok diye şimdi mesela aynı şekilde Kent Bank kazandı, ortada Kent Bank yok. Devlet bir şekilde tazminat ödeyecek mecburen. Yani hiç hesaplamazsanız sermayesini ödeyecek. Asgari o da 200 milyon dolar. Adam 400-500 milyon dolardan bahsediyor.
L. Ersöz- BDDK'nın beceriksizliği ve yanlış politikaları mı var yoksa?
K.Mehmet- Komutanım. Nasıl anlatayım ? Ne olduğunu bilmeyen bir adam orada idareci diye geçiniyor. Adama anlatıyorsunuz, işte "yüzde 50 iskonto istiyorsunuz" gibi yaklaşımlar. Biz hiç iskonto istemiyoruz. Bunun üstünde devletin koymuş olduğu bu faiz var. Ben 15 sene yerine 22 ayda ödüyorum o faizi düşünmüyoruz. Bir de tabi bizim grupta 170 tane şirket var. Bankayı çıkarsanız, aşağı yukarı 32.000 kişi çalışıyor, senede sadece Turkcell'den iki milyar doların üstünde devlete vergi ve KDV falan ödüyoruz. Diğer şirketler de üç beş kuruş ödüyor, yanı ekonomiye de katkımız oluyor.
L. Ersöz- City Bank'a söz vermişler dediniz ?
K.Mehmet- Şimdi efendim eskiden IMF'nin başında ikinci başkan vardı. Şimdi City Bank'a geçti. Tabi City Bank bir sürü yere de talip oldu Türkiye'de eskiden. Ama onlar hiç para vermez, işte para vermeden yapabilir miyiz diye uğraşıyorlar o zaman o ikincisinin ismini hatırlamıyorum. Adam burada geldi, konuşmalar yaptı, gazetelerde de çıktı.
L. Ersöz- Türkiye'ye yerleşiyor diye de haberleri çıktı
K.Mehmet- Şimdi tabii bir şey yapamayınca, 28 tane şube açmaya karar verdi Türkiye'de. Fakat bu kanun onlara geçmiyor. Kapitülasyon gibi bir kanun. Yabancılara hayır, Türklere evet. Fakat bu kanunlarla bankacılık...
L. Ersöz- Ölür mü ?
K.Mehmet- Bir defa kimsenin idaresinde bir adam bulamazsınız, bir. Onu bırakın, kimse bankacı olmak istemez, belki şubede memur olur. Ama imza yetkili hiç kimse olmak istemez Neden? Bugün siz sağlamsınız, ama başka bir şeyler oluyor. Beş, on sene sonra adama gel bakalım diyorsunuz, adam emekli olmuş balık tutuyor veya adam hayatta değil, çocuğu berberlik yapıyor. Gel bakalım diyorlar, ispat et babandan kalan malları.
L. Ersöz- Peki bunları çıkartırken sizlerle kontak kurmuyorlar mı, hiç irtibata geçmiyorlar mı?
K.Mehmet- Biz tabi bankacılığın dışındayız şu sıralar. Bizim sadece hisselerimiz var, fakat oy hakkımız yok. Bankalar birliği çok itiraz etti. Fakat o Uzanlar'ın parasını alacağız kanunla falan filan diye Adalet bakanı... Zaten bu kanunun normal olarak bütçe planlamadan geçmesi gerekirken Adalet Komisyonu'ndan geçti. Kanunun her tarafı Anayasaya aykırı. Birkaç şeyi ikaz ettik, onu gece çektiler. Mesela, bu kanun güya Uzanlar için çıkıyordu. Bir maddesi vardı, çekmeselerdi Uzanlar zaten hiç girmiyordu işin içine. Bu kanun bir de geriye doğru çıkıyor, bundan sonra yapılanlar bu kanuna tabii değil gibi. Ama bence değişecektir yani, bu sayfa böyle kapanmaz dedik. Maliye bakanımıza dedik, icap ederse tekrar bir kanun çıkarırız dedi.
L. Ersöz- Yaz boz tahtası.
K.Mehmet- Bankalar kanunu. Dikkat ederseniz 11 ay oldu değişmesi. Hatalı çıkıyor, değiştiriyorlar. Bizim ayrıca İran'la bir anlaşmamız var, orada bir fabrika kuracağız, 500 tane otobüs ve kamyon yapmak üzere. Onun anlaşması bitti. Onlar yalnız biraz törene meraklılar, tören yapmak istiyorlar. Amerikalılar istemiyor İran'ı.
L. Ersöz- Onlar da kendileri satmak istıyorlardır.
K.Mehmet- Komutanım ne yapalım, nereye satalım yani? Irak'a sattırmıyor. İran'a sattırmıyor, başka hiçbir yere sattırmıyor. Şimdi mesela bize bir Amerikan kamyon firması geldi. Burada montaj yapıp bizim kamyonları, biz Amerikalıyız biz satalım diyor. Onlara da evet dedik, başka çaremiz yok. Biz de sadece otobüs yapıp dışarıya satabiliyoruz. Çünkü işçilik meselesi. İspanya'ya, Malezya'ya, İngiltere'ye, Almanya'ya, Almanya daha az, otobüs yolluyoruz hep.
Levent Ersöz- Uzanlar'la anlaştılar mı?
K.Mehmet- Efendim?
Levent Ersöz- Uzanlar da sizin gibi müracaat etmiş BDDK'ya.
K.Mehmet- Cem Uzan'ı Güneş Taner vasıtasıyla tanıyorum. Bir iki kere konuştum, ama yani o hadise bankacılığın dışında bir şey. Yani anlaşsa dahi, cezai şeyleri bitmez gibime geliyor. Bir de çok zor.
Levent Ersöz- Başbakan'ın da dün bir takım konuşmalardan kaynaklı Devlet Bakanına sorumluluk altındayız dediği şeklinde bazı haberler çıkıyor basında
K.Mehmet- Şimdi efendim bu kanuna sekiz ay önce başladık biz. Bu tetkik falan. Tesadüfen şimdi oraya geldim. Adalet Bakanı da ben bunu çıkartırım, onun için de heyecanlandılar diyor. Biz buna sekiz ay önce başladık, bize bu devletten geldi. Su boru hattı döşemek için İsrail'den gelmişler, o arada böyle konuşunca. Devlet Bakanı BDDK'ya yollamış, o da bizim Osman Bey'e yollamış. O da ilk başta inanmadı, çok uzun tetkik falan. Sonra aynı şeye geldi. Ama biz daha önce başladık zaten, ilk taksitimizi de ödedik zamanında. Devletimizin paraya ihtiyacı var. 8,5 milyar dolar için 50 tane takla atıyoruz, asker gönderelim falan diye. Bence hükümet doğru düşünüyor, devletin 20 yıldır alamadığı parayı alması 70 milyon insanı rahatlatır. Onun için ben almıyorum cezanı çek demesi doğru değil, parasını ödeyeceksin.
Bir de şöyle anlatayım. Bu söylenen paraların çoğu hortum değil, olamaz. Diyelim ki bu Uzanlar'a açıklanan 11 milyar dolar BDDK'nın açıkladığı. Bunun yüzde 75'i faiz diye Tasarruf sahibine dışardan sıcak para diye gitmiştir. yüzde 25'i devlete vergi diye gitmiştir. Alınacak para bu paranın yüzde 25'i dir. Bir insana 500 sene ceza vereceğim derseniz, bir insanın yaşayacağı 80 senedir. Ne yaparsanız yapın öldüreceğim deseniz alamazsınız, yok çünkü bu para. Ben size Cavit beyi anlatayım. İnterbank vardı, bilmediği için Bursa'da 857 milyar dolar bankadan çekerek bir fabrika kurmuş. Bir sene sonra faizi çıkmış 1.5 milyar dolara. Ben getirdim, kaçırmadım fabrikayı diyor. Adama ne yapacak, en fazla fabrikasını alabilirsiniz, onu da ondan başka daha iyi bir şekilde kimse işletemez. Bir şekilde anlaşma yapıp taksitle alacaksın. Uzanlar'da da aynı. Bunun bir kısmı da zarardır. Mesela 1993 senesinden bu yana bankadan bir kuruş almamışız. Her devlet görev zararını hazineye yüklemiş. Bizimkiler de bizim şirketlerin üzerine yazmışlar. Devlet uzun müddet dolara yüzde 30 faiz vermiş. Çok hataları var, idarenin de hataları var.
Levent Ersöz- Yönetenlerin hataları sonuçta dönüp dolaşıp sizlere geliyor
K.Mehmet- Sadece bankalarla değil. Bir ara faizler yüzde 108' e çıkmıştı. Bu paralar sanayiiciyi de mahvetti, sanayi de bitti. yüzde 9 küçüldük. Devlet faizi yükselttikçe dolar alayım diye öbür tarafa zarar veriyor. Siz daha aşağıya veremezsiniz ki, devlet 100 veriyorsa siz de 100 vereceksiniz. Daha aşağıya veremezsiniz ki.
Levent Ersöz- Yabancı bankaların Türkiye'ye gelmesinde bir şey var mı? Zarar veriyor mu? Biz kendi bankalarımızı sıkıyoruz
K.Mehmet- Türkiye'ye gelen yabancı bankalara bakalım, komutanım bir tek gelen büyük banka HSBC'dir. O da 1.2 milyar dolara alacağı şeyi 350 milyon dolara aldı, krediyi de seçerek. City Bank 20 senedir 20 milyon dolarda duruyor. Diğerleri gelmedi, niye gelsinler ki aynı şeyi dışarıdan verir.
Levent Ersöz- Böyle bir bankacılık yasasından sonra bankacılık sektörünü küçültecekken, bir taraftan da diğerlerinin işlememesine rağmen dışardan onlar gelsin diye,..
K.Mehmet- Adam dolar gönderiyor, bilançosunda rakam küçülüyor. Devlet de kredi veriyor. Niye gelsin ki? Bankaların gelmelerinin en büyük sebebi bu ülkeden topladığı paraları finanse etmesidir. Kıbrıs'tan dolayı ne olur. Ambargo konulur mu? Biz açılacağını düşünüyoruz. Türkiye'de çok büyük şeyleri var. İş adamları ve çalışanları var. Türkiye büyük pazar, tek vergileri çok ağır o da ödeyenler için.
Albay Atilla Uğur- Bu konuda size arz ettiğim gibi. Mehmet beyle iki senedir tanışmışlığımız var. Bazı konuları bize gelip anlatmışlardı, özellikle Genel Komutanımız konuya müdahil oldu. Hep bize söyledi, 'Milli sermayenin gittiğini görüyorum, hep beraber altında boğulacağız lütfen konuya eğilin' diye bizden talebi olmuştu. Biz de J Genel Komutanımız ile eski hükümet döneminde bazı çalışmalar yaptık.
Levent Ersöz- Yansıma bize öyle bir geldi ki, kara paranın aklanacağı böyle bir fon. Gerçekten Milli bir kuruluşu kaybediyor muyuz gibi bir endişesi geldi. Sizin yararınıza olan bu ülkenin yararına ise aynı şeyleri paylaşırız. Sizin aldığınız da iyi oldu. Böyle değerli hisselerin onların tarafına geçmesi ve böyle değerli sermayenin içinde hak sahibi oluyor olması bizi son derece üzmüştür.
K.Mehmet- Böyle bir şey olsa dahi, Türkiye'ye para gelirse faizler düşer, (On rahat eder. İmarzedeler ödeyemiyorlar.)
A.Uğur- Altın hisselerinin ve Türkcell'in bunlara verildiğine dair bir şey var mı ?
K.Mehmet- Böyle bir şey söz konusu olamaz, burada rehindir. Bir satış esnasında kendileri olamaz, BDDK'nın ben size müsaade ediyorum demesi lazım. Kötüsünü düşünelim, BDDK ben Ziraat Bankası'nı alıyorum der ve bitirir. Fakat Yapı Kredi Bankası da bir senedir yönetimde. Şimdi bankacılık işi risk işidir. Basın da yardım etmiyor, aramızda çekememezlik ve anlayış farkı var.
Levent Ersöz- Bir gün hesap onlara gelmez miymiş? Biliyorsunuz gün döner, sap döner, bir gün gelir hesap döner.
K.Mehmet- Gelir. Bakarsınız adamın borcu bizden daha fazla. Dışarıya da adamın borcu bizden daha fazla. Ama Hürriyet gazetesi çok etkili bir gazete. Korkmaz Yiğit'in batışının nedeni Milliyet'in satışıdır. Doğan'da zarar ediyor. Hürriyet iyidir.
Levent Ersöz- İnsanlar nereden geldim, ne oldum dememesi lazım. İnsanlar ne olacağım demesi lazım. Sayın Aydın Doğan bu tür işlere karışırken, bir gün sıranın kendisine geleceğini düşünmesi lazım.
K.Mehmet- Kendi kabahati olmayabilir, etraftan da olabilir. Sen çok kuvvetlisin, istersen her şeyi yapabilirsin şeklinde pohpohluyorlar. Bunun karşılığında o da kendini cumhurbaşkanı zannediyor ve her şeyi yaparım diyor.
Levent Ersöz- Sizin de yayınlarınız çok değil mi ?
K.Mehmet- Bizimki daha o ayarda değil. İnşallah bir iki sene sonra yatırımlarımızı tamamladığımız zaman. Tabi bir birbuçuk yıldan bu yana çok büyük darbe yedik. Mesela benim gelirim bankadan. Para var, vergiyi ödemek için para alamıyoruz. Vergi dairesine yolluyorlar seni. Ben bulacağım ve vergiyi ödeyeceğim şeklinde uğraştım, fakat orada da demokrasi düşmanı dediler, ama inşallah onları da geçeceğiz.
Levent Ersöz- Komutanımızın size selamı var, kendisi yurt dışında, kendisi ile görüşmemiz esnasında şunları size iletmemizi istedi. "Tuncay beyle ilgili bunu Mehmet beyden beklemezdim" dedi. Kendisi çok üzüldüler. Bir iki yıllık sıkıntıları paylaşmış, sizlere yardımcı olmuş bir insan. Bazı çevrelerden, bazı kişilerden size bir takım şeyler gelmiştir, geldiğini de biliyoruz. Son uçta bu bir vefadır, ama bütün bunlara rağmen karşılıklı olarak iyi niyetin göstergesidir. Bu söylediğim konu yerine gelsin, "Mehmet bey beni hiçe saydı. Bu konuyu kendisine aktar, umarım bu konunun telafisini yapar" dedi.
K.Mehmet- Ben bu konuyu size şöyle anlatayım. Tuncay beyin bizimle bir kontratı var. Bizimle değil de ayrı bir şirketle. Tuncay beye çok baskılar geldi. Ben öyle baskılara şey yapacak değilim. Başbakan bizim televizyona hiç gelmedi. Çok söyledik ama olmadı, beyanat vermiyor. Buna rağmen biz Tuncay beye bir şey yapmadık. Borçlarımız var. Kısıtlamaya gitmemiz lazım. Onun maliyeti vergiler dahil dokuz milyon dolar. Bu televizyona geliyor. Bundan önce yedi milyon dolardı. Arkadaşlarla konuşurken bunları biraz indiremez misiniz demişler, o da ben ayrılıyorum demiş. Ben yoktum. Cuma günü geldim Türkiye'ye. Ben arkadaşlarla bir konuşayım dedim. Sonra siz telefon açtınız, konuştum. Biz anlaştık ayrılıyoruz, ücretini kesmedik, program için ücreti devam ediyor. Yerine kimseyi almadık. Ondan sonra ne Başbakan ne Bakanlardan teklif gelmedi. Yine söylüyorum yerine de hiç kimse alınmadı.
Levent Ersöz- Size nasıl geldi bilmiyorum, programda ücretsiz çalışırım demiş.
K.Mehmet- Onu da bizim arkadaşlar kabul etmediler.
Levent Ersöz- Komutanımız söyledi, telafisi olabilir diye. Kendisinin söylemesine rağmen hiçe saydınız. Konu tamamıyla özel, burada kalacağına inandığımız için.
K.Mehmet- Ben size şeyi anlatmadım. Bizi çağırdılar. Bir milyar dolara yarın sabah ihtiyacımız var diye. Yapı Kredi, İş Bankası, Ak Bank, Garanti Bankası herkes 250 bin dolar. Bir soralım dediler. Biz hemen atıldık, madem devletimizin ihtiyacı var. 287 milyon dolarımız vardı, götürdük Merkez Bankası'na yatırdık. Üç gün sonra devalüasyon oldu. Her şeyimiz buraya ait. Bizim bir şeyimiz yok. Onun için hiçe saydı diye bir şey olmamıştır.
Levent Ersöz- Siz bir kez daha düşünün, gerekirse o vatandaşı bir kez daha çağırın nedir bu diye. Kendisini sever veya sevmezsiniz.
K.Mehmet- Kendisiyle hiçbir şeyim yok. Kendisi ben ayrılayım dedi, kendisine sorabilirsiniz.
Levent Ersöz- Ben kendisinin ayrılma gibi bir düşüncesi olmadığını öğrendim.
K.Mehmet- Ama ayrıldıktan sonra demiştir. Ayrıldı, aradan ne kadar geçti, organizasyon yaptılar ondan sonra ben bu söylediğinizi de söyledim. Ücretsiz çalışırım demiş idareye. Ama kontratı boyunca her türlü mahrumiyetini ödüyoruz yani.
Levent Ersöz- Onun mahrumiyetinden ziyade Show TV gibi bir basın yayın kuruluşunun bu çizgisinin devam ettirilmesi son derece önemli.
K.Mehmet- Orada bir endişeniz olmasın.
Haber: Mehmet Baransu / Taraf