1950'lerde İsrail'e götürülen Iraklı Yahudilerin resimlerini yayınlayan Ayhan Kıskaç'a göre bu resimdekilerin çocukları Kuzey Irak'ta yeni kurulacak Kürt Devleti'nde görev alacak...
Mossad’ın ‘Kürt Devleti’ senaryosu ve PKK’nın eğitimi
Ayhan Kıskaç/Haber7
İsrail’in Kuzey Irak’ta ‘Yahudi Kürt’ operasyonu!’ başlığıyla yazdığım yazıda size bölgede oynanan oyunları sergilemek üzere verilerin beni götürdüğü noktaları aktardım. O dönemdeki göçü ve İsrail’in bölgede yapmış olduğu bilinen tüm faaliyetlerini sizlere tüm çıplaklığıyla yazdım.
O döneme ait olan elime geçen yeni resimleri yayınlayacağım bu yazımda. O yazıyı yazdığım zaman bana ulaşmayan ama sonradan elde ettiğimde sizlerle paylaşmak istediğim resimler bunlar.
Bugün oynanan oyunları anlamak için 1950’de yaşanan göçün tüm çıplaklığı ile herkes tarafından bilinmesi gerekiyor.
* * *
Göçün ardından uzun bir zaman geçtikten sonra 1991 yılında ‘Körfez Harbi’nde’ ABD tarafından aileleriyle birlikte Pasifik Okyanusu'ndaki Guam Adası'na götürülüp orada yetiştirilen "5 bin Kuzey Irak’lı Kürt" ne oldu?
Irak’ın kuzeyinde planlanan devlet kurma çalışmalarına ‘ağzından salyaları akarak bakan’ iki devlet bölgede olan her şeyden ‘haberdar’ olma ve her şeyi ‘kontrol’ altında tutma çalışmalarını bugün biraz daha hızlandırdı.
Konunun derinlerine inildikçe ‘PKK’yı kimler eğitti?’ sorusunun da cevabını da bulmak mümkün tabiî ki.
Kuzey Irak arada ‘tampon devlet’ ve ‘üs’ görevi görmek için gerek Amerika gerekse İsrail için son derece önemli rol oynayacak bir noktada bulunuyor.
Bu bölgede kurulacak bir ‘Kürt Devleti’ içinse en önemli engel Türkiye.
Çünkü burada kurulacak Kürt Devleti en çok Türkiye’yi rahatsız edecektir.
2003 yılından bu yana Amerika’nın işgali altında bulunan Irak üzerinde oynanan oyunların en önemli noktalarından bir tanesi de buradaki Kürtler’in askeri eğitimi noktasıdır.
Amerika’nın Körfez Harbi sırasında Guam Adası’na götürdüğü 5 bin Kürt’ün kaç tanesi PKK sempatizanı ya da o örgütün üyesi idi?
Bu eğitilen Kürtler’den kaç tanesi daha sonradan PKK’ile işbirliği içerisine girdi?
Amerika ve İsrail’in Kuzey Irak’ta yaptığı çok önemli stratejik çalışmalar dünden bugüne atılan Kürt Devleti’nin temel taşlarını oluşturuyor.
Birçok araştırmacı benzer sonuçlar ile karşılaşıyor Kuzey Irak’la ilgili çalışmalarında.
Araştırmacı yazar Ömer Özkaya’nın ise ulaştığı noktalar yeterince ilginç ve bir o kadar da insanı dehşete düşürüyor :
‘2003 Irak Savaşı öncesinde İsrail’in Irak Kürtlerine ilgisi daha fazla arttı. Kürt Peşmergeler’in ABD ve İngiltere’nin yanı sıra İsrail tarafından askeri eğitimden geçirildiği, bunlara Tel Aviv tarafından silah yardımı yapıldığı herkesin malumuydu. Ancak İsrail kendisinin Irak’taki tüm faaliyetlerini yalanladı.
Savaştan sonra ise İsrail ajanları ve diğer personeli en küçük Irak karakollarına kadar girdi. Baasçıların ve El Kaide militanlarının sorgularına İsrail’den görevli kişiler geldi.
Kuzey Irak’ta ise Kürtlerin güçlendirilmesi çalışmaları tam hız devam etti. 2004’de gazeteci Seymour M. Hers’in The New Yorker’da yayınlanan makalesi İsrail’in ‘Kürt Operasyonu’ konusunda tüm dünyayı açıkça bilgilendirdi.
Buna göre İsrail gizli servisi ve askeri birimleri Irak’ın Kürt bölgesinde Peşmergeler’e komando ve diğer askeri eğitimleri veriyor, ayrıca Irak dışında İran ve Suriye Kürt bölgelerinde operasyonlar düzenliyordu. Bu faaliyetlerde Mossad mensupları daha çok işadamı ve bilim adamı kimliklerini kullandılar. Hiçbirinde İsrail pasaportu yoktu. Tamamına yakını mükemmel Arapça ve Kürtçe konuşuyordu ve fiziksel olarak bir Irak’lıdan ayrılmaları olanaksızdı. Bunlara ek olarak diğer İsrail birimlerinden gelenler de benzeri özellikleri taşıyorlardı. Hersh’in konuştuğu bir CIA ajanına göre İsrail uzun süredir Kuzey Irak’taydı ve Amerikan istihbaratçıları bunu biliyordu.
İsrail’in özellikle Güney’de Sadr’ın güçlenmesinin ardından binlerce Kürt komando yetiştirerek denge sağlamaya çalıştığı da belirtiliyor. İsrail’e göre Kürtler öncelikle İran’a ve İran’ın Irak’taki uzantılarına karşı kullanılacak. İsrail bu bağlamda sıradan komandoların dışında bir Kürt ‘Mistaravim’ oluşturmaya çalıştı. (Son derece hızlı ve etkili bir komando birliği.)
Bu birlik sadece savaşmayacak, süikastlar düzenleyecek, özellikle Şii, Sünni ve Türk liderleri ortadan kaldıracak ve istihbarat toplayacaktı. Kısacası Amerikalıların yapamadığını yapacaktı.’
Kürt Mistaravim diye adlandırılan bu grup ,"Kürt komando" şimdi de"Mam Rise" olarak biliniyor.
Bu grubun en önemli görevi İsrail'in belirlediği insanları kaçırarak Tel Aviv'e götürmek ve Irak'taki Türk ve Arap liderler arasında “Yahudi halkının çıkarlarına uymayanları” öldürmek. "Mam Rise" grubunu, kendilerini Kürt gibi gösteren İsrail istihbarat subayları yönetiyor.
Mam Rise tarafından öldürülenlerin arasında Irak Milli Türkmen Partisi lideri Şuayip Kaplan, Irak Türkmen Cephesi'nin Talafar Şubesi Başkanı İhsan Abdullah, Musul Şubesi Başkanı Faruk Sait, Tuzhurmatu Şubesi Başkanı Hüseyin Malullah ve "Altınköprü" Türk gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ali Ekrem gibi önde gelen Türkler de bulunuyor
Özellikle 2003 yılından sonra İsrail’e götürülen Yahudilerin tekrardan Kuzey Irak’a dönüşleri ise bu bölgede oluşacak olan yeni yapının hızlandırılmış olmasının sinyallerini veriyordu.
İsrail'de yayınlanan The Jerusalem Post Gazetesi bu dönüşü bir haberle duyurmuş ve tüm detayları da açıkça yazmıştı:
‘İsrail’deki Iraklı Yahudilerin Anayurt Yolculuğu
İsrail'de yayınlanan The Jerusalem Post Gazetesi'nin 28 Aralık 2005 tarihli bir haberine göre, yıllar önce İsrail'e göç ettirilen Yahudi Kürtler şimdi Irak'a geri dönüyor.
Haberde şöyle deniyor: "50 sene evvel Kuzey Irak’tan İsrail’e gelen Yahudiler, her türlü tehlikeye rağmen anayurtlarına dönme fırsatını kaçırmak istemiyorlar. 1950’lerin başında 120.000 Yahudi Irak’ı terk etti ve hala yaşayanlar çok geç olmadan aşığı oldukları bu toprakların görünümüne, seslerine ve kokularına tanıklık etmek istiyorlar. Grup önce Türkiye’ye uçacak ve buradan sınırı otobüsle geçerek kendilerine bir Kürt rehberin katılacağı Kürt kontrolündeki Kuzey Irak Bölgesi’ne ulaşacaklar.
Haifa’daki Musul Yahudi Mirası Merkezi’nin yönetim kurulu üyelerinden olan 59 yaşındaki Gideon Oved yolculuğun Kürtler tarafından koordine edileceğini belirtti." (Haberin tümünün adresi)
* * *
Tüm bunlardan sonra 1950’den beri bölgede yoğun olarak istihbaratçılarını bulunduran İsrail, Kürtlerin eğitiminde de etkin bir rol oynamıştır.
PKK terör örgütünün son zamanlarda metropollerde yapmış olduğu bombalama eylemlerine baktığımızda onların bir gizli servis ile çok yakından ilişki içerisinde olduğunun kanıtlarına ulaşmak mümkündür.
Böylesine baskıları üzerine alacağı bir dönemde bir terör örgütünün çok açık bir şekilde eylemlerini yapması ve askerlerimizi şehit etmesinin başka hangi açıklaması olabilir ki…
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’un iki kritik sorusu da örgütün birileri tarafından eğitildiğinin işaretlerini bizlere vermiyor mu?
Başbuğ, ilk sorusuna muhatap olarak Türk ve dünya kamuoyunu, diğerinde ise daha çok Barzani ve Talabani’ye yapmamış mıdır:
1) PKK uzun süredir Türkiye’ye kalabalık grupla sızma yapmıyor, 6-7 kişilik timlerle eyleme yöneliyordu. O yüzden TSK kol düzenini 27 askere indirdi. Ama Dağlıca’da terörist sayısı 100 kadardı. Yeşilova ve Kavşak baskınlarına da onlarca terörist katıldı.
Acaba PKK neden taktik değiştirdi, sınırdan kalabalık giriş için kimden cesaret buldu?
2) Çok değil daha on yıl önce Barzani ve Talabani birbirine düşüp Türk askerini barış gücü sıfatıyla Kuzey Irak’a çağırmadı mı? PKK ile savaşan Barzani bir bölük peşmerge kaybetmedi mi?
Bugün PKK’ya güvenenler, yarın için kimden garanti alıyor, güveniyor ki?
Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ’un satır aralarına sıkıştırmış olduğu bu sorularının cevabını artık herkes biliyordur diye düşünüyorum. Bölgede her taşın altından çıkan Mossad bu eğitimin ve desteğin neresindedir?
İsrail’in bölgede 60 yıla yakın zamandır istihbarat elemanlarının yapmış olduğu çalışmaları ve burada kendi ‘egemenlikleri altında’ kurulacak bir ‘Kürt Devleti’ için çalıştıkları realitesine ulaşılmış olması bile PKK militanlarının gizli servisler tarafından eğitildiğinin delillerini oluşturmaz mı?
Bölgede kurulacak Kürt Devleti’nin önündeki en büyük engel Türkiye. İsrail’in ‘güdümünde’ oluşacak bir yapıya ‘engel’ olma şansımız ise, bizim düşmanlarımızı besleyerek ve eğiterek ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.
Hakkari Dağlıca’da 12 askerimizin şehit olduğu saldırı da telsiz frekanslarımızın karışmasına neden olan teknoloji PKK’da yoktur. Telsiz frekanslarımızın bozulması kimler tarafından organize edildi?
Cadı kazanına dönmüş bölge üzerinde oynanan oyunlara Türkiye hızla çekiliyor.
Gün birlik, beraberlik, birlikte ve huzur içinde yaşamımızı güçlü bir şekilde dünyaya duyurma zamanıdır.