Parlamenter sisteme geçeli tam 65 yıl oldu. Benim doğum yılım olan 1950 yılında çok partili düzene geçiş yaptık. Sistemin adı parlamenter demokrasi diye geldi de parlamenter demokrasinin kendisi bir türlü gelmedi veya bir türlü inşa edemedik. O gün bugündür ülke siyasetini siyaset parlamenter demokrasi yalanı gölgesinde her dönem siyaset baronları şekillendirdi. Parti liderleri ve arkalarına aldıkları güç odaklarıyla birlikte belirledikleri vekil adaylarını milletin önüne koydular ve seçtirdiler. Daha sonra da zerre kadar utanıp arlanmadan buna da demokrasinin en önemli ayağı olan parlamenter demokrasi etiketini vurdular. Kendi diledikleri veya tayin ettikleri kimseleri zoraki bir şekilde seçmen kitlelerine seçtirenler, söz konusu güdümlü iradeye de yüzleri kızarmadan milli irade de demekten geri kalmadılar. Benim güzel insanım siyaseti bundan dolayı çok farklı tarif eder. Anadolu’nun hangi köyüne giderseniz gidiniz, en sade vatandaşa siyaset nedir diye sorunuz, size vereceği en kestirme cevap, siyasetin hile ve yalan olduğu şeklinde olacaktır. Seçilen vekillere bizim insanımız milletin vekili demekten daha çok falan partinin milletvekili demesi de bundandır.
Şimdi yeni bir genel seçime gideceğiz. Bu seçimlerin diğer seçimlerden çok daha farklı bir önem taşıdığı için milletimiz sandık başına giderken eskiye göre daha hassas bir gönülle ve kararla gidecek. Çünkü bu seçimler en az Sakarya savaşı kadar önem taşıyor. Millet çoğunluğunun iradesini bir şekilde alarak on iki yıldan beri Ankara ve ülke parkını bu milletin evlatlarının, güvenip emanet ettiği AKP iktidarı milletin emanetini milletin istekleri doğrultusunda kullanmadığı gerçeği bugün en sade insanımız tarafından bile görülmüş ve idrak edilmiş durumdadır. İktidarın çeşitli algı operasyonlarına başvurması, milleti korkutup sindirmeye meyletmesi de bu korkudandır. AKP iktidarı millet evlatlarını tam ortadan ikiye bölmeyi kirli siyasetler gereği uygun görmüşler ve yürekleri zerre kadar titremeden bu kötülüğü bu millete yapabilmişlerdir. Bu zihniyete göre yandaş olanlar mübarek, muhalefet eden çoğunluk ise hain veya memleket düşmanıdırlar. Bu zihniyete göre yandaş olmayan memurlar her türlü cezayı hak etmektedir. Bu ülke hukuk devleti olsun diyen hukukçular da ya paraleldir, ya da teröristtirler. Devleti soyanlar, milleti uyutanlar ise birer melektirler. Devlet ise iktidarın çiftliğidir. İktidar cümle yandaşlarını devletin kadrolarında yerleştirmesinde hiçbir kul hakkı yoktur. Onların dinine göre işi ehline değil de, sana yakın duran, senin değirmenine hamallık edenlere vereceksin. Bu kör ve kısır anlayış millet ve devlet kimyamızı ciddi manada bozmuş ve tahrip etmiştir. Bugün bu ülkede bu alanlarda vahşet vardır ve mazlumların ahları uzayı delmektedir.
Bütün bunlardan dolayı diyoruz ki, çoğunlukta olan muhalefet cephesi bu defa tek bir adrese yoğunlaşmalı ve parçalanmışlıktan kurtulmalıdır. Herkesin bildiği gibi seçimlere kısa bir süre kala seçilme yarışına girecek partiler listesinde bir hayli enflasyon yaşandı. Bir sürü yeni parti seçimlere girme hakkı elde ettiler. Bize ait bilgilere yurt içi destekler bir yana yurt dışında yaşayan, geçmişte ülke içinde belli siyasi çevrelerle bağı olan bazı yufka insanlar satın alınarak muhalefet cephesi parçalanmak istendi. Çuvallar dolusu paralar dağıtıldı şeklinde duyumlar var kamuoyunda. Ülkücü devşirme operasyonu için iki dudak arasına sığmayacak kadar maddi imkânlar bir takım ucuz hamalların emrine verildiği söyleniyor. Ancak bu necip millet bütün bunları gördü ve ayağa kalkmaya kara verdi. İktidar bu uyanışı gördüğü için başvurmadığı hile ve yol bırakmadı. Anket şirketleri sahipleri, yandaş medya ile birlikte psikolojik algı operasyonlarına her dönemden daha çok bu dönemde önem verir oldular. Bir gün bu ülkede iktidar değişip hesap verme dönemi yaşandığında, işaret ettiğim hususlarda şeytanı tezgâhlar kuranları yargılamak için Silivriler bile yetmeyecek.
Benim insanım, şeytanca kurulan akıl ve dil oyunlarına bugüne kadar yenildi ama bundan sonra kesinlikle yenilmeyecek ve yalancılara, talancılara tarihi dersini verecektir diye inanıyorum. Muhalefet cephesinde yer alan ve toplam oyları yüzde sekizlere yaklaşan muhafazakâr seçmenimiz bu defa oylarının adresini MHP’ye taşıyarak ikinci Sakarya savaşını mutlaka kazanacaktır. Bu seçimler bu ülkenin en son şansıdır. Bu millet bu şansını sandıkta değerlendiremez ise seçimler sonrası bu ülkede trafik kazası kaçınılmaz olacak diye ciddi endişelerim var. Bundan öteye bu iktidarın milleti kamplara bölmeye, bu devletin terörün önünde diz çökmeye, vatan topraklarının bir kısmını düşman oyuncaklarına terk etmeye, yetimin hakkını yandaşlara yedirme istek ve niyetlerine bu millet ve seçmenimiz izin vermeyecektir. Hukuk tanımaz, demokrasiyi zorbalık olarak anlayan, kendilerinden olmayanları düşman ilan eden bu zihniyete bu millet bir daha onay vermek istemiyorsa, mutlaka ortak akıl etrafında buluşacak ve Allah’ın izniyle iradesini bu seçimlerde Türk Milliyetçilerine teslim edecek ve ülkeyi bölünmeye giden eşikten kurtaracaktır. Türk ve Müslüman olarak bu topraklarda insan yerine konularak yaşamak isteyen herkes MHP’ye destek çıkacak ve kendi onuru yanında milletin onurunu da kurtaracaktır. Allah’tan hayırlısını diliyorum.