12 Eylül diye hafızalarımıza kazıdığımız dönemde işkence odalarında günlerce gözleri bağlı kalmış, bedensel ve psikolojik olarak işkenceler görmüş bir insan olmama rağmen önümüzdeki referandumda söz konusu anayasa değişikliğine kocaman bir “HAYIR” diyeceğim.
Oyumun hayır olmasının sebebi mevcut anayasayı beğenip onaylamamdan asla kaynaklanmıyor. Kara Eylül diye tarihe not düştüğümüz ve Amerika’nın ‘bizim çocuklar’ diye bağırlarına bastıkları veya bugünkü iktidar erkini ellerinde bulunduranların peyda edicisi olan zavallıları veya onların insanlık dışı uygulamalarını onayladığım için de “HAYIR” demeyeceğim.
Söz konusu anayasa oylamasına kocaman bir “HAYIR” dememin birden çok sebepleri vardır. Her şeyden önce yapılmak istenen her ne kadar bir anayasa değişikliği gibi görünse veya topluma öyle lanse edilmek istense de, esas mesele ülkeyi kuşatma operasyonunun önündeki kurumsal engelleri iktidarın veya yandaş takımının kaldırmak istemesinden başka hiç bir şey değildir.
Mesele; Cumhuriyet taraftarları ile Cumhuriyet karşıtı olan yeni yetme sözde İslami liboşların Ankara parkı üzerindeki alan kapma kavgasından ibarettir. Milleti bu anlamsız ve haksız kavgada taraf haline getirmeye kalkmak bu millete yapılmış bir nezaketsizlik ve aynı zamanda affedilememesi gereken bir saygısızlıktır.
Hayatı boyunca Türküm dememiş, Türk veya Ülkücü kelimelerini duyduğunda her zaman diş bileyip derinde homurdanmış olan siyasetçilerin şimdi Ülkücü veya devrimci gençlerin darbe sonrasında kancıkça ve vahşice idam edilmelerini dillerine dolamaları gerçekten mide bulandırıcı bir riyakârlık ve utandırıcı bir iki yüzlüktür.
Bu ülkenin neyi var neyi yok satarken, milletin temel ortak paydaları yok sayılıp kırmızı çizgilerimizin hepsi hayâsızca delinirken millete sormayanların şimdi milleti böylesi bir konuda “EVET veya HAYIR” tercihe zorlamaları hiç de etik bir davranış değildir.
Daha düne kadar bu memlekette Ayasofya camisini ibadete açacağız diyerek milletin gönlünü çalanların, şimdilerde Mescidi- Aksa camisinde Cuma namazı kılacağız diye bu milleti kandırmaya devam edenlerin yalanlarına isyan olarak oyumu “HAYIR” olarak vereceğim.
Asgari ücretle çalışan temizlik işçileri bile, AKP teşkilatından referansı olmadığında işe girmelerine izin vermeyen bir zihniyeti protesto etmek için “EVET” demeyeceğim.
Millet sefalet altında inim inim inlerken, yandaşlarının ceplerini doldurmalarına göz yuman arlanmazların inadına bu referanduma “HAYIR” diyeceğim.
Emekli veya çalışanla adeta alay eden, çiftçilerin canına okuyan, daha düne kadar göbeği dışarıda gezip şimdi türban takıp altındaki yüz milyarlık ciple çaka satan AKP Müslümanları inadına “HAYIR” diyeceğim.
Kısaca, bu milleti koyun yerine koyan utanmazların yüzlerine şaklatmak üzere oyum “HAYIR” olacak.
Şantaj ve tehdit çeteleriyle omuz omuza hareket edenlere güvenim kalmadığı için oyumu bu iktidarın gitmesi anlamına gelecek biçimde “HAYIR” diye kullanacağım.
Mevcut Anayasa toptan değişmedikçe, bazı cıvatalarını gevşeterek Türkiye’nin demokratik bir ülke olacağını iddia edenlerin yalanlarından dolayı bu referanduma kocaman bir “HAYIR” diyerek öfke sillemi arlanmazların yüzüne şap diye indireceğim.
Demokrasiden bahsedenlerin, insan haklarından dem vuranların, teröristlere merhametle yaklaşırken, Türküm diyenlerin canlarına okumaya çalışmalarından dolayı bu değişikliklere “HAYIR” diyeceğim.
Yalana, talana, dolana ve her türlü kuşatmalara karşı olduğum için bu anayasa değişikliğine “HAYIR” diyeceğim.
Kısaca söylemek icap ederse, AKP istedi diye bu anayasaya değişikliklerine inadına hayır diyeceğim. Bu referandum bir Anayasa değişikliği oylaması olmasından daha çok, AKP kalsın mı, yoksa gitsin mi oylamasından ibarettir. İşte bende bundan dolayı “HAYIR” diyeceğim.
Belki birilerince çok basit gibi görünen, bence çok derin anlamları olan bu gerekçelerimden dolayı AKP anlayışına veya siyaset tarzına HAYIR diyeceğim.