İki haftalığına Bodrum-Turgutreis’e uzandım. Her yıl Karadeniz’e gitmeden önce; Ege veya Akdeniz’e kaçarım. Geçtiğimiz yıl; Marmaris’i tercih etmiştim. Kadikalesi mevkiindeki TURGUTREİS; Stratejik anlamda da önemli bir yerdir. Hemen karşımızda Yunanistan’a ait KOS (İstanköy) adaları bulunuyor. Kardak kayalıkları ise hemen karşımızda. Savaş gemilerimiz 24 saat görev, jetlerimiz sürekli denetim uçuşları yapıyorlar. Yunanistan’ı boş bırakmaya gelmez.
*
Ulus olarak yüreğimiz yanıyor. Şehit haberleri gelince, duyunca kahroluyoruz. Ve artık “yeter” diyoruz. Haddini bildirmek lazım.
PKK’lılar isyan provalarına başladılar. Yakıp yıkıyorlar, askerlerimizi öldürüyorlar. Otobüsleri kundaklıyorlar, bomba atıyorlar, devlete meydan okuyorlar, PKK bayrakları, terörist posterlerini asıyorlar. Karakolları basıp; polisi, askeri şehit ediyorlar. Meclis’teki temsilcileri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne tehdit savuruyorlar. Bütün bunlara rağmen ortadan kaldırmak istedikleri devlet; kucak açmış, şefkatli ellerini açmış;
‘…Ey PKK’lım, ey terörist kardeş, ey meclisteki uzantıların dağdaki gücü, Kandil’deki Amerikan gücü,Barzani efendinin beslemesi, kimi öldürdüysen gel, ister asker, ister kundaktaki bebeği, ister polisi, ister koruyucuyu, ister öğretmeni, ister mühendisi, ister ebeyi, ister karnında çocuklu gebeyi, kimi öldürdüysen gel, kaç defa, kaç kişiyi öldürdüysen yine gel, Türkiye sana kucağını açmış bekliyor, şefkatli adaleti affeder, sana tüm kapılarını açmış bekliyor, bin defa öldürdüysen yine de gel..’ diyor.
*
Türk Devleti bunları yaparken Meclis’teki temsilcileri bakın neler söylüyorlar: “Kürt halkının varlığı Anayasada kabul edilmedikçe sorun çözülmez. Barışın anahtarı İmralı’dır. Öcalan’ı muhatap alın” diyor.
Adamlara bakın!.. Türkiye Cumhuriyeti Devletine meydan okuyorlar. Kimmiş bu canı? Bebek katili, 40 bin kişinin ölümünden sorumlu terörist değil mi? Barışın anahtarı İmralı imiş. Çocuk katılı ile barış mı yapılacak? Kaldığı yeri beğenmiyormuş, rahat edemiyormuş. Cehenneme kadar gitsin. Onun rahat edeceği yer; idam sehpasıdır.
Ekmeğini yediğiniz, maaşını aldığınız, her türlü imkânlarından istifade ettiğiniz Türkiye Cumhuriyeti devletini arkadan vuracaksınız, İmralı canisinin, dağdaki teröristlerin temsilciliğini yapacaksınız. Ahkâm kesip, nutuk atacaksınız. Artık yeter.
*
İşte çözüm.
İdam cezasını tekrar getirip, İmralı’daki caniyi ve yandaşlarını asmak. ABD’de idam var, bizde yok. Teröristlere her türlü desteği veren Barzani efendiye anlayacağı dilden uyarmak, tek bir şehit verilmesi durumunda; bunun sorumlusu olarak; yatağından alıp, İmralı’ya koymak. Teröristlere destek verenlerin Meclis’tekilerin dokunulmazlıklarını kaldırıp, Türk adaletine teslim etmek. Yıllarca teröristlere destek veren ABD’nin istihbaratına ve sözde dostluğuna güvenmemek, işlerimize karıştırmamak, bölgedeki; İsrail başta olmak üzere tüm ajanları sınır dışı etmek. Diyarbakır’ı başkent ilan eden Avrupa Birliği ajanlarının içişlerimize karışmasına izin vermemek. Herkese anlayacakları dilden; anı ve sert cevap vermek. Dosta dost, düşmana düşman olmak.
O gün bugündür.