ABD Başkanı Barack Obama, TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerine hitap etti.
Meclis'te konuşmaktan onur duyduğunu ifade eden Obama, iki ülke arasındaki dostluğu ve müttefikliği devam ettirmeyi amaçladığını söyledi. Türkiye ziyaretinin, ABD Devlet Başkanı sıfatıyla yaptığı ilk ülke ziyareti olduğunu anımsatan Obama, daha önce G-20 Zirvesine Londra'ya, NATO Zirvesine Strasburg'a ve Prag'daki AB Zirvesine gittiğine işaret etti.
Kendisine, ziyaretini Ankara ve İstanbul'da devam ettirmeyi, bir mesaj vermek için yapıp yapmadığını soranların olduğunu ifade eden Obama, ''Buna cevabım çok kolay; evet...'' dedi.
Obama, Türkiye'nin, ABD'nin önemli bir müttefiki olduğuna dikkati çekerek, ''Türkiye, Avrupa'nın önemli bir parçasıdır. Türkiye ve ABD, birlikte çalışarak, zamanımızın güçlüklerini çözümlemelidirler.'' diye konuştu.
Atatürk'ün kabrini bu sabah ziyaret ettiğini; Anıtkabir'den çok etkilendiğini vurgulayan Obama, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Çünkü, kendisi tarihin şeklini değiştiren bir liderdir. Ama Atatürk'ün yaşamına ait en büyük anıt, hiçbir şekilde taştan ya da mermerden inşa edilemez. Kendisinin bıraktığı en büyük miras, Türkiye'nin canlı, laik demokrasisidir. Ve bu Meclis de bunun devamını sağlamaktadır bugün. Tabii ki bugünlere kolay ulaşılmadı. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda, Türkiye rahatlıkla yabancı güçlere teslim olabilirdi.
Bunun yanı sıra, bir imparatorluğu devam ettirmeyi de tercih edebilirdi; ama Türkiye, farklı bir gelecek benimsedi. Kendisini yabancı kontrolden uzaklaştırdı, bir Cumhuriyet kurdu. Bu Cumhuriyet, hem ABD'nin hem de diğer dünya ülkelerinin saygısını kazandı. Tabii ki bu öykünün ardında basit bir gerçek var; Türkiye'nin demokrasisi, sizin kendi başarınızdır. Bu, size hiçbir şekilde bir dış güç tarafından diretilmedi. Türkiye, hem geçmişinin başarılarından güç aldı hem de her nesil Türklerin çabalarıyla güçlendi, ileriye doğru yol aldı.''
Obama, konuşmasının devamında, ABD demokrasisinin, kendi öyküsü olduğunu vurgulayarak, ABD'nin ilk başkanı, kurucusu George Washington için Ankara'daki gibi büyük bir anıt yaptıklarını anlattı.
Washington anıtını, Beyaz Saray'ın penceresinden her gün gördüğünü belirten Obama, bunu inşa etmenin on yıllar aldığını, gecikmeler yaşandığını, zaman içerisinde bu sürece katkı gösterenler olduğunu söyledi. Obama, yardıma koşanlar arasında dünya genelinden dostların olduğunu, herkesin, Washington'a ve onun kurduğu ülkeye saygılarını göstermek için çabada bulunduğunu vurguladı.
Obama, bunlardan birinin de İstanbul'dan geldiğini dile getirerek, Sultan Abdülmecit'in, kendilerine bir mermer plaka gönderdiğini anlattı. Obama, ''Burada basit cümlelerle yazılı bir şiir vardı. 'Arkadaşlığımızı, dostluğumuzu, ülkelerimiz arasındaki dostluğu güçlendirmek için' yazıyordu.'' diye konuştu.
Bunun üzerinden 150 yıl geçtiğini; iki ülkenin pek çok anlamda farklılaştığını vurgulayan Obama, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Ama dostluğumuz daha da güçlendi ve müttefikliğimiz devam ediyor. Bu dostluk, İkinci Dünya Savaşı'nın sonrasındaki günlerden başladı. Başkan Truman, bu anlamda Türkiye'nin egemenliğini ve özgürlüğünü koruma anlamında taahhütte bulundu. NATO'da, Türkiye'nin girdiği önemli gruplardan biri oldu. Türkiye ile ABD, Kore'den Kosova'ya, Kosova'dan Kabil'e bir arada savaştılar. Soğuk savaş dönemine birlikte karşı geldiler. Ayrıca ülkelerimiz arasındaki ticaret, iş birliği, bilim ve araştırma alanındaki çalışmalar da ilerledi. Haklarımız arasındaki bağlar da derinleşti. Giderek daha fazla Türk kökenli ABD'li, Amerika'da yaşıyor ve başarılar kazanıyor. Bir basketbol sever olarak ben de Hidayet Türkoğlu ve Mehmet Okur'un başarılarını keyifle seyrediyorum.''
Obama, ABD ve Türkiye'nin, her zaman, her konuda aynı fikirde olmadığını; bunun zaten beklenemeyeceğini; hiçbir ulus arasında da bunun görülmediğini vurguladı.
Obama, pek çok zorlukları, son 60 yıl içinde birlikte ele aldıklarına dikkati çekti. Obama, ''Müttefikliğimizin gücü nedeniyle hem ABD hem de Türkiye, daha güçlendi, dünyada daha güvenli bir yer oldu.'' dedi.
Obama, artık iki demokrasinin önünde, daha önceden görülmeyen bir takım güçlüklerin bulunduğuna işaret ederek, bunlar içerisinde, sınır tanımayan ekonomik krizlerin olduğunu kaydetti.
Aşırı uçların, kadınları, çocukları hiç acımadan öldürdüğünü, enerji arzının önünde güçlüklerin bulunduğunu, iklim değişikliği sorunlarının olduğunu belirten Obama, sözlerine şöyle devam etti: ''Dünyanın en öldürücü silahlarının artması ve beraberinde süre giden çatışmalar var. Bu bahsedilenler, bizim daha yeni yaşamaya başladığımız yüzyılımızın önemli sorunları. Bunlara nasıl cevap vereceğimiz, geleceğin özgürlükle mi yoksa korkuyla mı, yoksullukla mı yoksa refahla mı şekilleneceğini belirleyecek. Güçle mi yoksa adil ve devam eden bir barışla mı? Şu kadarından emin olduğumu söyleyebilirim; hiçbir ulus bahsettiğim zorluklara tek başına karşı gelemez. Bu kapsamda, bunun başarılabilmesi için tüm ulusların birlikte çalışması gerekiyor. O nedenle birbirimizi dinlemeli ve ortak hedeflere yönelik çalışmalıyız. Bu nedenle müşterek menfaatlerimiz üzerinde çalışmalıyız ve farklılıklarımızın ötesine geçebilmeliyiz. Bizler bunu yaptığımızda, bir arada çalıştığımızda daha da güçleniriz.''
Ziyaret boyunca Avrupa'dan bu mesajı beraberinde getirdiğini dile getiren Obama, bu mesajı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile de konuşma fırsatı bulduğunu söyledi.
''ABD'nin ileriye giden yaklaşımı bu olacak'' görüşünü dile getiren Obama, ABD ve Türkiye'nin, bu kapsamda G-20'de görülmemiş ekonomik krize verdikleri, görülmemiş cevapta birlikte çalıştıklarını vurguladı.
Obama, konuşmasını şunları kaydetti: ''Birlikte çalışarak, dünyanın en güçlü ekonomilerinin, eşgüdümlü olarak çalışmalarını istiyoruz, bu sayede nakit akışının hızlanmasını istiyoruz. Koruyuculuğun önüne geçerek, gelişmekte olan ülkelere el uzatmak istiyoruz, bu krizden en fazla etkilenen uluslara yardımcı olmak istiyoruz. Düzenleyici sistemlerin yerinde olmasını istiyoruz ki, dünya bir daha böyle bir kriz deneyimlemesin. ABD ve Türkiye, bu kapsamda dünya refahı, halklarımızın refahı için birlikte pek çok çalışma alanları bulabilir.''
Obama, Cumhurbaşkanı Gül ile ticarete yönelik iş birliğini ele aldıklarını dile getirerek, enerjide, istihdam yaratmak adına yapabileceklerinin de bulunduğunu söyledi.
Obama, ''Yeni kaynaklar geliştirebiliriz. Sadece enerji bağımlılığı açısından, kendimizi kurtarmak için değil, beraberinde iklim değişikliğiyle mücadele için de bunu yapmalıyız.'' dedi.
Obama, daha temiz teknolojilere yönelerek, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanarak yatırımlar yapmaları gerektiğini belirtti. Obama, ABD'nin, bu kapsamdaki yatırımları destekleyeceğini bildirdi.
Türkiye'nin, doğu-batı koridoru olarak, doğalgaz anlamında son derece önemli bir rolü bulunduğuna işaret eden Obama, ''Bu ekonomik iş birliği, sadece ortak güvenliği iyileştirmeye yarar. NATO müttefiki olarak, ABD ve Türkiye'nin böyle bir görevi var. Zaten demokrasi anlamında da paylaştığımız ortak değerler var. 21. yüzyılın güçlükleriyle başa çıkabilmek için tamamen birleşmiş, özgür ve barışçıl bir Avrupa'yı hedefliyoruz. ABD, Türkiye'nin AB üyeliğini şiddetle desteklemektedir.'' diye konuştu.
Obama, hem Türkiye'nin hem Avrupa'nın dostu olarak konuştuğunu söyledi. Türkiye'nin, ABD'nin önemli bir müttefiki ve aynı zamanda Transatlantik kurumlarında da önemli bir ortağı olduğunu kaydeden Obama, ''Türkiye, Avrupa'ya sadece bu hat üzerindeki köprülerle bağlı değil. Bunun çok ötesinde bir bağlılık var. Bu ülkeleri birbirine bağlayan paylaşılmış bir kültür, tarih, ticaret var. Avrupa, etnik, gelenek ve inanç farklılığından güç alıyor.'' diye konuştu.
Obama, Türkiye'nin de kendi sorumlulukları olduğunu ifade ederek, ''Sizler bu anlamda, üyelik yolunda önemli ilerlemeler kaydettiniz.'' dedi. Obama, Türkiye'nin çok zor siyasi reformları gerçekleştirdiğini bildiklerini belirterek, bu reformların AB adına yapılmadığını, Türkiye'ye gerektiği için yapıldığını söyledi.
Obama, şunları söyledi: ''Son birkaç yıl içerisinde Devlet Güvenlik Mahkemelerini kapattınız, ceza yasası reformları yaptınız. Basın özgürlüğü adına gelişmeler sağladınız. Kürtçe yayınlara başladınız. Bu gelişmeleri dünya, saygı ile izlemektedir. Yapılan bu yeni yasaların, bu ivmenin devam ettirilebilmesi için uygulamaya geçmesi lazımdır. Çünkü, demokrasiler durağan olamazlar, ileriye hareket etmelidirler.
İnanç özgürlüğü sayesinde, sivil toplum canlanarak devleti güçlendirir. İşte biz de bu nedenle Heybeliada Ruhban Okulunun açılması gibi eylemlerin son derece güçlü sinyaller vereceğini düşünüyoruz. Ayrıca hukukun üstünlüğüne olan taahhüt, adaletin insanlara ulaştırılması anlamında atılabilecek en önemli bir adımdır. Azınlık hakları sayesinde halk, her tür katkıdan, her bireyiyle yararlanma fırsatı bulacaktır. Bunu, ben geldiğim ülkenin başkanı sıfatıyla söylüyorum. Benim gibi, benim ten rengime sahip birinin oy hakkına bile sahip olmadığı ülkeden bahsediyorum. Nerede kalmıştı başkan olması? Ama bu kapasiteyi özellikle vurguluyorum ki değişim hepimizin yapabileceği bir şey. Önümüzdeki her zorluk bizim açımızdan, eğer demokrasiye sadık kalırsak daha kolay aşılabilir. Bu iş tabii ki kolay değil. ABD'de bu amaçla Guantanamo cezaevlerinin kapanmasını istedik. İşkencenin önüne geçtik. Hepimizin değişmesi gerekiyor. Bazen değişmek hiç de kolay değil.''
Obama, demokrasilerin önünde güçlük olarak ortaya çıkan, ''geçmişle nasıl başa çıkılacağının'' bilinmesi gerektiğine işaret etti.
''ABD halen, kendi bazı karanlık dönemlerini ele alma sonucuyla yüz yüze'' diyen Obama, Washington Anıtının karşısında, Abraham Lincoln Anıtının da bulunduğunu söyledi. Obama, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kendisi, Washington'un başkanlığı sonrasında, köleleri kurtaran kişidir. Ülkemizde kölelik ve ayrımcılık geçmişi var. Tarih, her zaman psikolojik gerçeklerle dolu. Ama geçmiş, eğer çözümlenemezse omuzumuzda büyük bir ağırlık oluşturur. Her ülkenin bu anlamda geçmişiyle barışması ve daha iyi bir geleceğe yönelmesi gerekmektedir.
Bu Meclis'te konuşurken, tabii ki 1915 yılında yaşanan kötü olayları da gündeme getirmek lazım. Bunlar, benim değil, Ermenilerin ve Türklerin birlikte çözeceği sorunlardır. Türk ve Ermeni halkları, dürüst, açık ve yapıcı bir şekilde bu süreci ele almalıdırlar. Zaten bu anlamda Ermeni ve Türk liderlerinin attıkları cesur adımları gördük. Açılan sınırlar, Türk ve Ermeni halklarının, daha barışçıl ve refah içerisinde bir geleceğe adım atmalarını sağlayacaktır. ABD, bu anlamda iki ülke adına da ilişkilerin normalleşmesini desteklemektedir. Bu amaca yönelik çalışmaların yapılması gerektiğini düşünmektedir.''
Obama, Türkiye'nin bölgede normal ve barışçıl ilişkilere sahip, Güney Kafkasya bölgesinde barışçıl ilişkiler sürdüren tek ülke olduğunu kaydetti.
Obama, Kıbrıslı liderlerin müzakerelere girme yönünde çabalarda bulunduğunu ifade ederek, BM ve ABD'nin, her iki tarafa da barış getiren ve birleşmiş, iki taraflı, iki toplumlu bir federasyonu destekleyeceğini bildirdi.
Ortadoğu'da da İsrail ile komşuları arasında barışı hedeflediklerini belirten Obama, şunları kaydetti:
''ABD; iki devleti, İsrail ve Filistin devleti hedefini desteklemektedir, yan yana ve barış içerisinde. Bu, Filistinlilerin de hedefidir, İsraillilerin de hedefidir, dünya genelindeki diğer ulusların da hedefidir. Bu hedef, herkesin üzerinde uyum sağladığı hedeftir. Ben, bunu ABD Başkanı sıfatıyla yakın bir şekilde izleyeceğim. Hem İsrailliler hem de Filistinliler, ileri adımlar atmalı ve güveni sağlayacak adımlardan çekinmemelidirler. Her ikisi de taahhütlerine uymalıdırlar. Her iki taraf da uzun dönemdir süren sorunları çözmelidirler ve daha çok, devam eden barışa yönelik çabalar göstermelidirler.
ABD ve Türkiye, Filistinlilere ve İsraillilere, bu yolculukta yardımcı olabilir. Birlikte çalışarak, karamsarlığı ve güvensizliği ortadan kaldırabiliriz ve ilerleme adına yapılabilecek her tür fırsatı kullanabiliriz. Türkiye, Suriye ve İsrail arasındaki görüşmelere de aracılık yapmıştır. Bu uzattığınız eli, ihtiyaç içerisindeki Filistinlilere de uzatmalı ve onlara da yardımcı olmalısınız. Terörün kullanımını dışlamalıyız ve İsrail'in güvenlik kaygılarının meşru olduğunu da takdir etmeliyiz.''
Obama, bölge barışının, İran'ın nükleer silah heveslerinden vazgeçmesiyle de sağlanabileceğini söyledi.
Hiç kimsenin nükleer silahlanma yarışından yarar görmeyeceğine işaret eden Barack Obama, ''Siz, zor bir bölgede yaşıyorsunuz. Nükleer silahlar bölgenin güvenliği için yarar sağlamaz. Dünyanın bu bölgesi, şiddetten ve kinden yeterince payını aldı. Daha fazla tahrip araçlarına ihtiyaç yok. Ayrıca, İran İslam Cumhuriyeti'nin liderine de gayet net bir şekilde söyledim ki; müşterek menfaatlerimize dayanarak ABD'nin bu süreçte oynayacağı bir rol vardır. İran'ın da uluslar birliğinde yapmak zorunda olduğu sorumlulukları vardır.'' dedi.
İran'ın çok büyük bir medeniyet olduğunu belirten Obama, onların ekonomik ve politik birleşme sürecine girmelerini, refaha ve güvenliğe yönelmelerini istediklerini söyledi. Barack Obama, ''Ama İran seçimini yapacak tabi. Acaba halkları için daha iyi bir gelecek mi oluşturmak istiyorlar, yoksa silahlara mı yönelmek istiyorlar? Hem Türkiye hem de ABD, 'Irak, teröristler için güvenli bir bölge olmayı sürdürmesin' diye birleşmiş Irak hedefine yönelik çalışıyorlar.'' dedi.
''Burada savaşa girme konusunda, sizin tarafınızda da benim ülkemde de farklı görüşler mevcuttu. Ama artık bu savaşı, sorumlu bir şekilde sonlandırma görevine sahibiz.'' diyen Obama, ''Çünkü, Irak'ın güvenliği, bölgenin güvenliği açısından da önemli. ABD, gelecek ağustos ayı itibariyle oradaki güçlerini çekecek. Irak hükümeti de güvenlik adına alması gereken sorumlulukları alacak.'' diye konuştu.
Obama, ABD'nin Irak'la birlikte çalışacağını, Türkiye ve Irak'ın, komşularıyla birlikte yeni bir diyalog ve uzlaşmacı bir tutumla ortak güvenlik için gayret göstereceğini kaydetti.
Irak, Türkiye ve ABD'nin ortak bir terörizm tehdidiyle karşı karşıya kalmasının söz konusu olduğunu ifade eden Obama, ''El Kaide, Irak'ı bölüp ülkeyi tahrip etmeye çalıştı. Bu kapsamda PKK da var. Hiç bir ülkeye karşı yapılan teröre, bir mazeret bulmak mümkün değildir.'' dedi.
Obama, terör örgütleri ve terörizmle mücadeleye de değindi. ''ABD Başkanı ve bir NATO müttefiki sıfatıyla ne PKK'yı ne de başka bir terör örgütünü desteklediğini'' ifade eden Obama, terörle mücadele için işbirliği kurulması, bunun Irak Hükümeti, Irak'ın Kürt liderleri ve Türkiye arasında sağlanması gerektiğini söyledi.
Obama, terör örgütü El-Kaide'nin, Pakistan ya da Afganistan'da var olma adına, orayı kendileri için güvenli bölge olarak görmelerini kabul edemeyeceklerini ifade ederek konuşmasında şunları kaydetti:
''Bizlerin hedefi El-Kaide'yi yenmek olmalıdır. Bu nedenle, Afganistan'a yaptığımız yardımları güvenlik anlamında artırıyoruz ve uzlaşmayı sağlamaya çalışıyoruz. Afgan halkına, Pakistan halkına yaptığımız yardımları artırıyoruz. Sadece güvenlik anlamında değil, daha iyi bir yaşam kalitesi adına da... Türkiye bu anlamda güçlü bir ortağımız. Uluslararası destek gücü çerçevesinde bölgeye giden ilk güçlerden biri. Bu görevde büyük sorumluluk aldınız, fedakarlıkta bulundunuz. Artık hedeflerimize birlikte ulaşmalıyız. Bize bu anlamda, eğitim ve destek için verdiğiniz yardımı çok takdir ediyorum. Birlikte daha önceden yaptığımız gibi, bu zorlukları da birlikte yenebileceğimizi düşünüyorum.''
Son yıllarda bazı zorluklar yaşandığını belirten Obama, ''Birbirimizi bir araya getiren güvenin zorlandığını biliyorum. Bu zorluğun tabii ki pek çok alanda yaşandığını da biliyorum. Özellikle Müslüman inancın gündemde olduğu ülkelerde yaşandığını biliyorum'' dedi. Konuşmasında ''ABD hiçbir zaman İslam ile savaşta değildir, olmamıştır, olmayacaktır'' ifadelerine yer veren ABD Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü:
''Esasen Müslüman dünyası ile olan ortaklığımız kritik öneme sahiptir. Bu, sadece ideolojileri dışlamak adına değil, fırsatları güçlendirmek adına da yapılmalıdır. Aynı zamanda şu konuda da net olmak istiyorum. ABD'nin Müslüman toplumlarla, Müslüman dünya ile olan ilişkisi sadece terörist karşıtlığıyla sınırlanamaz. Biz, bu sürece daha kapsamlı dahil olmak istiyoruz. Dikkatli bir şekilde dinlemeliyiz, anlaşmazlıkların ötesine geçmeli, ortak zeminler yaratmalıyız. Aynı fikirde olmadığımız zamanlarda bile saygı duymalı ve bu konuda İslam inancına olan saygımızı göstermeliyiz.''
Yüzyıllar boyunca İslam dünyasının, dünyanın şekillenmesine katkıda bulunduğunu kaydeden Obama, bu çabaların kendi ülkesinde de yansımasını gösterdiğini vurguladı. ABD'nin de Müslüman Amerikalılarla birlikte zenginleştiğini kaydeden Obama, ''Birçok Amerikan ailesinde Müslüman üyeler var. Bunu çok iyi biliyorum. Çünkü ben de bunlardan biriyim.'' dedi.
ABD olarak yaptıkları çalışmaların geleceğe yönelik taahhütleri yerine getirmeyi hedeflediğini belirten Obama, daha fazla çocuğun eğitim alması, sağlık hizmetlerinin insanların mağdur olduğu bölgelere yerleştirilmesi, ticaret ve yatırımların da artırılarak herkese refah sağlanmasının bu amaçlar içinde yer aldığını söyledi. Birkaç ay önce bu hedeflere yönelik teknik programlardan bahsettiğini hatırlatan Obama, şöyle konuştu:
''Özellikle Müslüman dünyasında ortak hedeflere ve ortak duyarlılıklara yönelik neler yapılabileceğini ele aldım. Biz ABD olarak dostluk elini herkese uzattık. Eski bir Türk atasözü var; 'Yangına körükle gidemezsiniz'... ABD de bunu gayet iyi biliyor. Türkiye de bunu gayet iyi biliyor. Tabii ki bazılarına güçle karşılık verilmesi lazım. Ama güç tek başına sorunları çözemez ve aşırı uçlara karşı tek başına alternatif teşkil etmez. Gelecek, güç kullananların değil, tahrip edenlerin değil, yaratanların elinde olmalıdır. Biz de bu geleceğe yönelik birlikte çalışmalıyız.
Siz medeniyetlerin ortasında, tarihin dalgalarından etkilenen bir ülkesiniz. Medeniyetlerin buluştuğu pek çok farklı kültürün bir araya geldiği bir coğrafyadasınız. Ülkenizi bir yere ya da bir yerlere çekmek isteyenler olabilir. Ama ben inanıyorum ki bu kişiler şunu anlamıyorlar; Türkiye'nin büyüklüğü her şeyin ortasında olmasından kaynaklanıyor. Burası doğu ile batının birleştiği bir yer. Ülkenizin, kültürünüz güzelliği de buradan geliyor zaten. Kültürünüzün güzelliği, tarihinizin zenginliği ve demokrasinizin gücü, beraberinde geleceğe yönelik ümitleriniz, Türkiye'yi Türkiye yapıyor. Geleceğe de birlikte ulaşmalıyız. Ben burada bir kez daha Türkiye ile güçlü ve devamlı dostluğa yönelik taahhütümüzü dile getirmek istiyorum."
NOTLAR
- Cumhurbaşkanı Gül, TBMM Genel Kurulu'ndaki locasına Obama'dan yaklaşık 2 dakika önce geldi.
- Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ve Kuvvet Komutanları da locada yerlerini aldı.
- Obama'nın konuşması 25 dakika 38 saniye sürdü. Konuşmasını tamamladıktan sonra stenograflara yönelerek hepsiyle tek tek el sıkışan Obama, Başkanlık Divanı üyelerini de selamladı. Obama, daha sonra Bakanlar Kurulu sıralarına yöneldi ve kendisini ayakta karşılayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile öpüştü ve kendisini alkışlayan milletvekillerine el sallayarak selam verdi.
- Obama, konuşmasının ilk bölümünde, Türkiye'den önce gittiği ülkeleri sıralayarak, herkesin kendisine ''Ankara ve İstanbul'u, dünyaya özel bir mesaj vermek için mi tercih ettiğini'' sorduğunu hatırlattı ve yanıtının çok basit olduğunu söyledi. Obama, bu soruya önce Türkçe ''evet'' karşılığını verdi, hemen ardından da İngilizce olarak da soruya ''yes (evet)'' dedi. Obama'nın bu Türkçe jesti, Meclisten ilk alkış alan sözleri oldu.