“Mehmet sana, kaza yapacaksın, trafik kurallarına uy demedim mi?” Uymadın, yaptın!
“Ali, durup dururken insanlara küfretme, biri gözünü morartır, demedim mi?” Küfrettin, morarttılar!
“Zeynep, şunlara şunlara çok iyi çalışırsan iyi not alırsın, demedim mi?” Çalıştın, aldın!
Terbiye (eğitim); olanı, olması gereken yere koymak, olması gereken yerde kullanmaktır.
İnsan, olandır. Olması gereken yer ise;
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk (ibadet) etsinler diye yarattım.” (Zariyat Suresi, 56. Âyet) dediği Rabbimizin, “Allah’a kulluk” makamıdır.
Terbiye “RÂB” kökünden gelir.
“Allah her şeyi “Râb” ismiyle terbiye eder, her şey varlığını O’ndan alır, yaptığını Onunla yapar, ihtiyaç duyduğu hususlarda O’na müracaat eder.
Sözlükte, bir şeyi yetkinlik noktasına varıncaya kadar kademe kademe inşa edip geliştirmek. Malik, Seyyid, idare eden, terbiye eden, gözetip koruyan, nimet veren, ıslah edip geliştiren, Mâbud… gibi anlamlar verilir. Evreni yaratan ve yöneten (Malik).
Kur’an-ı Kerim’de Râb, 962 yerde Allah’a doğrudan nisbet edilmektedir.” (Süleyman Uludağ, TDV Diyanet Ansiklopedisi)
Olanı, olması gereken yere koymak, olması gereken yerde kullanmak.
Cinlerin ve insanların yaradılış amacı, Allah’a kulluk (ibadet) etmeleri içindir. Bu kulluk zorunlu değil, kendi seçimlerine bağlıdır. Böyle olunca da sonucunda sorumluluk vardır; insan yapıp ettiklerinden sorumludur.
İnsanları eğitirken; eğitim müfredatını hazırlayanlar ve bu müfredatı uygulayanların insanın yaradılış amacını bilmeleri ve bunu uygulamaları sorumluluk gerektirir. Bilmediklerinde ve uygulamadıklarında, Adana’ya çay ekerler ve sonuç alamazlar. Başarısızlık ruh törpüleyicidir. İbn Arabî’nin bir tıp tanımı vardır ki hoştur: “Vücudu dengede tutma sanatıdır.” der. Eğitimsizlik (terbiyesizlik), hayatın dengesizliğidir.
Cinler ve insanlar dışında her varlık zorunlu olarak bu terbiyeye uymak durumundadır. Örneğin; ay, güneş, yıldızlar.. yörüngelerinden çıkamazlar; (kıyamet hariç) çıksalar ne olur? Her şey toz duman olur!
İnsan, Allah’ın dediğinin dışına çıkarsa, yaradılış gerçeğinin dışında hareket ederse “terbiyesiz” olur; yani “olması gereken”nin dışına çıkar. Olması gerekenin dışındaki her davranış biçimi “terbiyesizlik”tir, eğitimsizliktir.
Allah, kullarına “iman ediniz!” diyor. Namaz kılınız, zina yapmayınız, adam öldürmeyiniz, hırsızlık yapmayınız; bana kulluk ediniz…” diyor. Bunun aksini yapanlar eğitilmemiştir, terbiyesizdir; çünkü ilahi yasaya karşı davranış geliştirmişlerdir.
Basit bir örnek vereyim:
Bir bardakta su vardır; siz bu suyu birisinin yüzüne sıçratırsanız terbiyesizlik yapmış olursunuz; eğitilmiş olmadığınızı, kaba birisi olduğunuzu göstermiş olursunuz. Çünkü o suyun amacı, bir susuzu suya kandırmaktı. Siz ise bunun tersini yaparak suyu amacının dışında kullandığınız için terbiyesizlik yapmış oldunuz.
Bir öğretmen, bir anne - baba çocuğun yaradılış amacını bilmeden onu eğitmeye, terbiye etmeye kalkışırsa, suyu ona içirip susuzluğunu giderecek olduğu yerde, suyu onun yüzüne sıçratarak çocuğu susuzluğa mahküm eder; çocuğun ruh kimyası bozulur.
Dünyada kim ve kimler, insan fıtratına uygun hareket etmiyor, davranış sergilemiyorsa, güneşi avuçlasalar bile, onlar asla eğitilmiş, terbiye olmuş olmazlar.
Bir çocuğu evlendirmek ne kadar terbiyesizlik, eğitimsizlik ise, Hiroşima’ya atom bombası atmak, güçsüz insanları, ülkeleri sömürmek, anlamsız savaşlar çıkarmak; fıtrata aykırı, Allah’ın emirlerinin dışında hareket etmek de terbiyesizlik, eğitimsizliktir.
Olanı, olması gereken yere koymayan herkes sorumludur ve şirazeden çıkmıştır!
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci