Bağımsız yargının vereceği her karar Millet adına verilen bir karadır. Bu kararı tartışmak adaleti sorgulamak olur ki, bunun ötesi toplumlar için kıymet olur. Hukuk herkese aynı pencereden bakar. Hiçbir kimse unvanından dolayı işlediği suçtan cezasız kalamaz, başka hiçbir kimse de keyfi zorlamalarla suçlu ilan edilemez.
Hukuk adamları karar verirlerken mevcut yasalara uyarlar ve vicdanlarıyla hüküm ortaya koyarlar. Elbette henüz niyet aşamasında olan bir suçla eyleme dönüştürülmüş suçlar aynı terazide tartılamaz. Tarihin olayı diye topluma servis edilen ve yıllardan beri ülke gündeminin ilk maddesi olan Ergenekon davası nihayetin de karara bağlanmış bulunmaktadır. Meselenin ileriki safhaları olsa da bağımsız yargı kararını vermiş ve bir takım insanlar terör örgütü kurmaktan dolayı ağır cezalara çarptırılmışlardır.
Ceza alanlara baktığımız zaman bizim dikkatlerimizden kaçmayan birçok husustan bir tanesi de bir birleriyle en ufak bir düşünce ve amaç bağı olmayan kimselerin aynı örgüte mensup kimseler olarak kabul görmesidir. Ömrü siyası ve ideolojik terör içinde geçen bir takım kimselerle, bu devletin omurgasını oluşturan gözde kurumlarımızdan birisi olan Ordumuzun ve bu ordunun en üst düzey komutanlarının terörist ilan edilmesidir.
Bu devletin geçmişinde bir takım hassasiyetler tehdit olarak algılanmış ve bu tehditleri bertaraf etmek için kendilerine görev düştüğünü düşünenler emir komuta zinciri içerisinde görev yapmışlardır. İrticai faaliyetler, bölücü ihanetler, laiklik karşıtı tavırla o günlerde suç olarak telakki edilmiş ve bu konularda devlet adına uygulamalar yapılmıştır. Söz konusu uygulamalarda hukuk dışı hareket edenler elbette cezalarına katlanmak zorundadırlar. Ancak, ortada olan görüntüye ve bu konularda oluşan kamuoyu kanaatine göre koca bir geçmiş suçlanmakta ve üst düzey kadrolarda görev yapanlar ilk aşamada hesaba çekilmişlerdir. Yandaş ve ispiyoncu medyanın tetikçilerine göre de bu zincirin uzantıları mevcut iktidarın karşısında yer alan kesimlerin hepsini toptan içine almaktadır. Ceza evlerinin yetersizliği yüzünden öç alma ve geçmişle hesaplaşma tiyatrosu bugünkü sınırlar içerisinde kalmaktadır. Maalesef görüntü budur, tiyatronun oynana kısmı budur. Oynanamayan kısmında kalanlarda korku ve tehditle terbiye edilmek istenmektedir.
Türk Ordusu ve onun Genel Kurmay başkanı ve kuvvet komutanları terörist ise bu teröristlerin yanın da yerini alacak benim gibi milyonlarca uydurma terörist var demektir. Geçmişte görev yapan bütün devlet erkanı ve siyaset adamlarının hepsi suçludur bu mantığa göre. Hatta bu cumhuriyeti kuran irade de suçludur bu mantığa göre. Bu anlayışın veya algının ucunu uzattığımızda, bugün bu ülkeyi yöneten anlayışın dışında uzanamayacağı hiçbir adres yoktur. Koca bir geçmiş suçludur ve terörist orduya bu insanlar göz yummuşlardır. Yalnız bugünküler melektir ve bu meleklerin suç telakkisine göre neyin suç olduğu veya neyin suç olmadığını bizlerde yeniden öğrenmiş oluyoruz.
Türk Ordusuna güven ve muhabbeti olan kesimler çok ciddi manada rencide edilmiş ve gelecek adına kaygı gerektirecek yanlış adımlar atılmıştır maalesef. Millet resmen kamplara bölünmüş, insanların durdukları adresler zoraki bir değiştirmeye taşınmış ve dün karşı karşıya olan kesimler bugün yan yana gelerek geçmişe inat yeni toplum katmanları ve yeni tavır renkleri peyda edilmiştir.
Sanki bu coğrafyanın hakim unsuru olan Türkler toptan suçlu olmuş ve her ne kadar dönme, devşirme veya bölücü varsa hepsi masum ilan edilerek söz konusu katmanlar hakim unsur olarak Türklerle yer değiştirir bir hal ortaya çıkmıştır. Paşalarıyla anlaşamayanlar, kendi ordusuyla ortak paydalar inşa edemeyenler başka terör örgütleriyle rahatça uzlaşma zeminleri oluşturabilmişlerdir. Kısaca bu fotoğrafın millet adına çizildiğine hiçbir akliselim insanın inanması veya bu anlayışı onaylaması mümkün değildir.
Darbeler yaşamış bir insan olarak kanaatim odur ki, darbecilerin başaramadıklarını bilinmez bir takım odaklar bugün başarmış, darbecilerin bu ülkeye verdikleri zararlardan çok daha büyük tahribatlar bu dönemde yapılmıştır. Milletin hafızası allak bullaktır. Dün aynı frekanstan konuşan ve düşünen insanlar bugün birbirlerinin karşısına geçmiş, milletin oturmuş olan sosyal kimyası paramparça olmuştur.
Bu ülkede bugün memurlarda siyaset yapmalıdır diye arayışlar söz konusudur. O zaman insana sormazlar mı, dün memur olup da siyasete burnunu sokanların uğradıkları mağduriyetleri nasıl telafi edeceksiniz. Mevcut iktidarlara karşı muhalefet konumunda olan ve iktidarı alaşağı edebilmek için çeşitli gayretler içerisinde bulunan muhalefet cephesinde ki siyası partiler de bir gün terör örgütü muamelesi görürse buna hiç şaşmayacağım. Allah bu millete inşallah daha başka acılar yaşatmaz. Bu milletin yanında olan herkesin Allah yar ve yardımcısı olsun.