Çay tarımında organik üretime geçiş için yaklaşık 8 yıl önce atılan adımlar devam ederken mevcut organik çay üreticileri kota nedeniyle mağduriyetler yaşıyor.
Çayda organik tarım uygulamasına Hemşin bölgesi ile birlikte geçiş yapan Pazar Suçatı köyündeki üreticiler, 7 yıldır kimyasal gübre kullanmadan çay yetiştiriyor. Toprağı hayvansal gübre ve çay lifi ile besleyerek rekolteyi yükselten üreticiler, Çaykur tarafından konulan kota nedeniyle satış zorluğu yaşamaya başladı.
Üreticiler, Çaykur ile yapılan Organik Çay Tarımı Sözleşmesi kapsamında kimyasal gübre kullanmayarak organik üretime geçiş yaptıklarını ve Çaykur’un, kendileri ile imzaladığı Organik Çay Tarımı Sözleşmesi’nin 5. maddesi (a) bendinde; “Çaykur, hasat edilen organik çay ürününün tamamını satın almayı taahhüt eder” beyanında bulunurken aynı maddenin (f) bendinde ise “Üretici, üretmiş olduğu organik yaş çay ürününün tamamını Çaykur’a satar. Sözleşme devam ettiği müddetçe başka bir firmaya yaş çay ürünü satamaz. Aksi takdirde Çaykur, bu durumun ihlali halinde sözleşmeyi feshederek bu işle ilgili üreticiye yapılmış tüm masrafları geriye tahsil eder” şartını getirdiğini hatırlatarak, kurumun bu sözleşmeye uyması gerektiğini ifade ettiler.
Konvansiyonel üretim yapan diğer çay üreticileri ile kendilerinin aynı statüde değerlendirilip dönüm başına 400 kilo kota uygulaması yapıldığına dikkat çeken Organik Çay üreticisi Rami Sümer, “Bizim kimyasal gübreyi bırakıp organik çay üretimine geçtiğimiz 7 yıldan bugüne kadar her sene rekoltemiz kademeli şekilde yükseldi. Ben ilk günden beri gün gün sattığım çayları yazıyorum. Genel Müdürlük sözleşmeye aykırı bir şekilde maalesef kota uygulaması başlattı. Çayımızı sözleşme maddesine göre başka bir yere de satamıyoruz. Şimdi Çaykur’un anlaşmalı olduğu sertifikasyon kuruluşunun onay verdiği organik gübreden kullanmaya başladık. Bu da üretimi artırdı. Çay elimizde kaldı. Bu konuda yardım bekliyoruz.” dedi.
Üretici Şeref Sümer, devletin kendilerine organik üretime geçmeleri halinde bazı taahhütlerde bulunmasına rağmen sözünü tutmadığını ifade ederek, “Çaykur 3. sürgünde dekara 400 kilogram kota getirdi. Buna göre de bizim çayımız elimizde kalıyor. Benim şu anda çayım tarlada kaldı. Oysa Çaykur ile yapmış olduğumuz organik çay sözleşmesinin ilk iki maddesinde Çaykur, üreticinin tüm çayını alacağını taahhüt ediyor. Özel sektöre çay satamazsın, suçtur diyor. Çaykur dışında başka bir kuruma çayımı satmaya kalktığım anda da bana ceza veriyor. Ben sözleşme gereği özel sektöre çay satamayacağıma göre, Çaykur da çayımı almayacaksa bu çayı ne yapacağım?” diye konuştu.
Diğer bir çay üreticisi Timur Sümer ise, birinci ve ikinci sürgünde 700 kilo olan kotanın son sürgün olan 3. çayda ise 400 kiloya düşürüldüğünü söyleyerek, “Ben kalan çayları kime satacağım. Çayıma bakım yapıyor, lif döküyor ve üretimimi canlı tutuyorum. Kaliteli ve iyi üretim için bana söylenen her şeyi yapıyor ve çayımı alıyorum. Ama bunun karşılığında mağdur kalıyorum.” ifadelerini kullandı.
Organik çay uygulamasına geçişte yaptıkları sözleşmede kota uygulaması olmadığını ancak ilerleyen dönemde bunun aksi bir durumla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Haşmet Sümer adlı üretici de yaptığı açıklamada, “Çaya bakımımız iyidir. Bu artış bununla alakalıdır. Organik çay üreticilerine kota zorlaması yapmasınlar. Bizi üzmesinler” şeklinde konuştu.