Cumhurbaşkanının davetlisi olarak Türkiyeye gelen papa çok şeyler öğrenerek Vatikana döndü.
Başta adam gibi misafirperverlik gördü.
Vakarlı, dürüst, içi dışı bir olan, içinden geldiği gibi İslam şahsiyetiyle peygamberimize ve İslam'a olan ithamlarını yüzüne çarpan bir din işleri başkanı gördü .
Güzelliğiyle, asayişiyle, temizliğiyle, fotinsiz girilen bir Sultanahmet mescidi gördü.
Kıyama durmayı İstanbul müftüsünden öğrendi.
Bütün geçmiş dinlere Müslümanların nasıl saygılı olduğunu yine bütün Türk milleti ona öğretti.
İslam'ın gerçek ve şu anda geçerli bir din olduğunu herkes tavırlarıyla çok güzel bir şekilde sergiledi. Papanın gelmesiyle biz de çok şey öğrendik. Saçma sapan el fenerlerinin sallanarak tütsülenip aklın mantığın almadığı bir ayin gördük, bizdeki yalakaların eşliğinde.
Cumhurbaşkanımızla ne görüştüğü kamuoyuna açıklığıyla intikal ettirilmedi ama anlaşılan o ki papa köşkte çok şeyler gördü.
Öyle bir Başbakanla görüştü ki edasıyla sedasıyla ifadesiyle 20 dakikalık bir görüşme sonunda papayı adeta hipnotize edip "şiddet eken şiddet biçer" nasihatiyle bütün dünyaya mesaj gönderdi. Zannediyorum ve aklımdan geçeni söylemek istiyorum; Papa içinden şunları geçirmiştir, "Ah şu İslam ne güzel bir din. Keşke ben de Müslüman olsaydım da bu güzellikleri insanlara aktarma yolunda çalışsaydım."
Bizim sokaklarımızı, insanlarımızı gören papa belki de şaşırarak, Bunlar bizim gibi. Farkımız yok. Bu iş tamam! Bunları AB üyeliğine almanın zamanı geçiyor. deyip bir an önce İtalyadaki tütsü hanesine dönerek gerekli lobilere bilgi verme düşüncesiyle Türkiyeden ayrıldı. Temennimiz bu ziyaret ülkemiz hakkında hayırlı olur. Lakin haçlılardan hayırlı ziyaret beklemek aklın işi değildir. Bunu bilerek kendi işimize ve ülkemizin birliğine beraberliğine güç katan öğeleri öne çıkarmak durumundayız. Saygılarımla.