Rize’ye girişinizde; Belediye Başkanı Prof.Dr Kasap’ın şu mesajı ile karşılanıyorsunuz:
“Yeşil’in Mavi’nin Dünyadaki Cenneti, Yağmurun Çay’a Dönüştüğü Rize’ye hoş geldiniz”
Güzel bir ağırlama.
Başkanı kutluyorum.
***
Çay, Karadenizlinin geçim kaynağıdır.
Altın değerindedir.
Peşin paradır.
Dağda, bayırda, kayada, ormanda yetişiyor.
Yılda en az üç kez ürün veriyor.
Bir sezon, ortalama 20 gün sürüyor.
Çalışanlar için.
Bir tonu, 2300TL,
Ortalama yılda; 30 ton çay satan bir ailenin yıllık geliri 60.000TL, yanı aylık Beş bin.
Kamudaki bir daire başkanının maaşı.
Yılda üç ay çalış,12 ay ye…
9 ay başka işlerle uğraş. Arıcılık, hayvancılık ve bağ bahçe işlerine bak..
Çay altın gibi.
Çayını sat, peşin paranı al.
Bu yıl ÇAYKUR’da, özel sektör de, vatandaşın çayını almak için kuyrukta.
Anlayacağınız Çay’da durumlar iyi.
***
Âmâsı var.
Benim güzel hemşerilerim ağadır.
Bu arada tembeldir.
Akşama kadar kahvelerde okey dolaşır (Herkes için değil tabi)
Çayını Gürcülere toplatır.
Yaşlıları, hastaları, yapamayanları, hatta durumu iyi olanları anlarım.
Sözüm, gücü yerinde olup, enerjisini kahvelerde harcayanlaradır.
Ama kendisi, İŞKUR aracılığı ile asgari ücretin altında işe girmek için kuyruklarda.
Siyasilere baskı yapıyor.
İşe girebilenler, okullarda veya devlet kurumlarındaki tuvaleti temizler.
Bu çelişkiyi anlamıyorum.
***
Turizm ne durum da?
Tespitlerimi anlatayım.
Amacım kimseyi karalamak değildir.
Ayder ve Uzungöl, zaten bitmiş durumda.
Eski özelliğini kaybetmiş, ticari uğruna betonlaşmış.
Tesisler çoğalmış, binalar dikilmiş.
Ama hizmet kalitesi sıfır.
Güleryüz, ağırlama, uğurlama yok.
Turizm Meslek liseleri ne işe yarıyor?
Tamamen Araplara ve turlara yönelik.
Anlaşılan; önce bu okullardaki hocaları eğitmeliyiz.
Kişisel, kurumlar arası iletişim dersini vermeliyiz.
Güler yüzün önemini anlatmalıyız.
Binalara, tesislere yatırım var, buralara hizmet verecek insana yok.
Her alanda “ara eleman” yok.
Herkes patron.
***
Birkaç örnek.
Bilinen, tanınan bir Balıkçıya uğradık. İki kişilik Mezgit yedik.
Fiyatı 50 lira yazıyordu.
Yemek sonrası, hesap 110 TL gelmiş.
İtiraz ettik.
“Pardon, masalar karıştı” deyip 60 TL olarak düzeltiler.
Bizden başka müşteri yoktu.
Yabancıya salla mantığı. Tutarsa ne ala tutmasa “Pardon” mantığı
***
Başka bir gün, Zilkale’nın yukarısındaki bir tesiste; üç kişi yemek yedik.
İki kişi köfte(Tabakta dört adet),birimiz çiftlik alabalığı(tabakta iki adet)
120 TL hesap ödedik.
Köfte ve balıkların maliyeti 20 TL.
Abartmıyorum.
***
Ayder yolu üzerinde bilinen bir tesise gittik.
Garsonu bir saat bekledik.
Sonunda dayanamadım, gördüğüm ilk garsona:
“Affedesiniz, tanıdığınız garson var mı?” diye takıldık.
Sonunda Jeton düştü, siparişi aldı.
Muhlama geldi, çatal, bardak gelmedi. Onları istedik,
Ekmek su gelmedi.
Bir muhlamaya, sekiz adet çiftlik, küçük alabalığa 160 TL hesap ödedik.
Hizmet yok, hesap kazık.
Tamamen Araplara, ince hesaplar.
***
Karadeniz’deki evlerin kapıları açıktır.
Anahtarlar, kapının dışındadır.
Ama hırsızlık olmaz.
Büyükşehirlerdeki evlerde, her türlü önlem alarmı var, soyulmayan ev kalmadı
Rize’deki çayları Gürcü işçileri topluyorlar.
Her evde, bahçede Gürcü var.
Tek bir hırsızlık olayı yok.
Kimsenin malında gözleri yok.
Gece gündüz çalışıyorlar.
Çay topladıkları bahçede,
Yere dökülen armut ve meyveler ile tek salatalıklara dönüp bakmıyorlar.
Çalışıyorlar, haklarını alıyorlar.
Sadece alım evlerinin önünde çay çalan yerli hırsızlar var.
Gürcüleri kutluyorum.
***
Son notum şu:
Pazar’ın Sulet köyünden..(Eski dağ dibi)
Dört yıldır takıp ediyorum.
Her yaz geldiğimde yazıyorum.
Milletvekilleri de haberdar.
Hatırnaz-Eze Mahallesi.
200 Metrelik yol.
Betonlanması lazım.
Yol kenarında duvarlar yapılacak.
Mezarlar kayıyor.
Pazar’da kaymakam değişti, ancak bu yol bitmedi.
Rize valimizin dikkatlerine sunuyorum.
Rize’den sevgiler.