İlçede 13 Temmuz Pazartesi günü etkili olan şiddetli yağışa bağlı sel ve heyelanlar, can ve mal kayıplarına yol açtı. Derelerin taştığı, köprülerin ve evlerin yıkıldığı, yolların ve binaların bodrum katlarının sular altında kaldığı afette, 2 kişi hayatını kaybetti, 11 kişi yaralandı.
İlçeye bağlı Yamaç köyünde yaşayan 4 çocuk babası Murat Adalı'nın evi de afetten zarar gören yapılardan oldu. Yamaçlardan kayan toprak kütlelerinin çarparak duvarını yıktığı, içi çamur ve sel sularıyla dolan evdeki 2 kardeş, korku dolu anlar yaşadı.
Afet sırasında eşi ve diğer 2 çocuğuyla çaylıkta olan Adalı'nın 18 yaşındaki oğlu Dursunali ve 1,5 yaşındaki Alperen ise sele yamaçtan kayan toprak kütlesinin duvarını yıktığı evlerinde yakalandı.
Dursunali Adalı, AA muhabirine, yaşadığı anları anlattı.
Yağmur hafif hafif yağmaya başladığında bir korku hissettiğini ancak sel ve heyelan olacağını düşünmediğini dile getiren Adalı, şöyle devam etti:
"Kardeşimle oynuyorduk. Koltuğuma geçip oturdum. Kardeşim Allah'tan bana doğru geliyordu. Sonra gök gürültüsü gibi ses oldu, bu sesle sallandık. İlk anda ne olduğunu anlamadım. Sonra ayaklarım taşın altında kaldı. Kardeşimi de görünce daha fazla heyecan yaptım. Ne olursa olsun diyerek bir şekilde ayaklarımı taşın altından çıkardım. Camı kırarak dışarıya doğru bağırdım ama kimse duymadı. Baktım oda su doluyor. Bir şekilde iman gücüyle sırtımdaki taşı ittim. Ayağımı da kurtardım. Kardeşime sarılarak camdan atladım."
- "Aklıma geldikçe daha kötü oluyorum"
Adalı, bulundukları yerden kurtulduklarını ve bir eve girerek kardeşini emanet ettiğini belirterek, "Benim de artık elim ayağım tutmuyordu. Elimde yarık ve kesikler var. Sol ayağımda çatlak var. Dizlerimde soyulma var. O an yaşadıklarım anlatılmaz, bir yandan ağlıyorum kardeşime bir şey olacak, bir yandan bana bir şey olacak diye korkuyorum. Sonuçta kardeşim. Kardeşime bu yaşına kadar ben bakmışım. Kötü bir durum. Allah böyle bir şeyi kimsenin başına vermesin. Aklıma geldikçe daha kötü oluyorum." dedi.
Duvar üzerine düştüğünde telefonunun yanında olduğuna işaret eden Adalı, "Babamı aradım, 'Hemen gelin' diye. Zaten 2 dakika önce onu aramıştım. Tekrar aradığımda babama odayı su bastığını söyledim. Ardından kapatmak zorunda kaldım çünkü kardeşim ağlıyordu. Herkes aramaya başladı, mecburen telefonu kapattım. Yaklaşık 20 dakika orada mücadele verdim. Çok şükür bir şey olmadı. Allah kurtardı bizi." diye konuştu.
Baba Murat Adalı ise oğlu aradıktan sonra araca bindiğini ve eve gitmeye çalıştığını kaydederek, şunları söyledi:
"Eve ulaşmak için tüm yolları denedim ama ulaşamadım. Bu sırada muhtarı aradım, muhtarım geldi, çocuklarımı gördü. Bana 'Korkma kardeşim, çocuklarının durumu iyi. Hiçbir şeyleri yok, ufak tefek sıkıntıları var.' dedi. Muhtarım söyledi ama sonuçta evladın görmek istiyorsun. Devamlı insanın içinde şüphe var. Allah böyle bir şeyi kimseyi yaşatmasın. Çok zor. Allah'a şükür eve geldik, evlatlarımızı gördük. Sonra çocuklarımızı bir şekilde hastaneye ulaştırdık. Hastanede çocuklarımızı tedavi ettirdik. Allah'a şükürler olsun, evlatlarımızı bize bağışladı. Sonuçta bu Allah'tan gelen bir şey, çok şükür Allah bana evlat acısı yaşatmadı, kimseye de yaşatmasın."
Heyelan gelince evin duvarının çocuklarının üzerine düştüğünü anlatan baba Adalı, "Duvar, büyük çocuğumun göğsüne kadar ulaştı. Çocuklarımın durdukları alanda hiçbir şey yok, sadece çocukların bacaklarını sıkıştırdı ama odanın diğer bölümleri toprak ve taşla doldu. Mevla'm, onları ufak bir alana sıkıştırdı ve korudu. Çocuklarımı bana bağışladı." ifadelerini kullandı.
- "Çocuğum o evde yaşadıklarını bana anlattığında benim içim parçalanıyor"
Adalı, büyük oğlunun camı koluyla kırdığını aktararak, "Can havliyle bağırmış, 'Yardım edin, kurtarın.' diye. Sesini kimse duymadı, baktı ki gelen giden yok. Duvarı tek tek kırdı, bir şekilde önce kendini kurtardı, sonra kardeşini kurtarmaya çalıştı. Elektrik kablosunu koparmış, kardeşinin üzerine taş toprak yığılmıştı, onları temizledi. Gücünün bittiğini söyledi bana. Son hamleyle duvarı iterek kardeşini çıkarmış. Sonra camdan atlayarak komşularının yanına gitmiş. Ondan sonrası da malum." diye konuştu.
Çocuğunun evde yaşadıklarını anlattığında içinin parçalandığını vurgulayan Adalı, şunları kaydetti:
"O çocuk, o evden çıkarken ne mücadeleler verdi. Büyük oğlumdan Allah razı olsun, büyük bir cesaret örneği göstererek, ellerinden yaralanmasına, bacakları hasar görmesine rağmen küçük kardeşini orada bırakmayarak göçük altından çıktı. Hem kendisini hem de kardeşini kurtararak bize büyük bir hediye verdi. Allah, ondan razı olsun."
Adalı, evindeki hasar nedeniyle şu anda ablasının evinde oturduğunu belirterek, devletin kendilerine yardım edeceğinden şüphesi olmadığını söyledi.
- "Böyle bir yağmuru Yamaç köyünde hiç kimse bugüne kadar görmemiş"
Yamaç köyü muhtarı Bayram Sarı da afet sırasında vatandaşların yardımına gittiğini, bir ahırdan inekleri çıkardıklarını, bu sırada Murat Adalı'nın kendisini arayarak durumu anlattığını ifade etti.
Dursunali'yi elindeki kesikleri sardıktan sonra sırtlarında yaklaşık 300 metre taşıdıklarını, iki kardeşi hastaneye ulaştırdıklarını belirten Sarı, "Büyük bir afet geçirdik. Mevla'ma şükürler olsun ki çoluk çocuğumuzu bize bağışladı. Allah devletimizden de milletimizden de razı olsun. Türkiye tarihinde böyle yoğun bir yağış buralarda olmamıştı. Böyle bir yağmuru Yamaç köyünde hiç kimse bugüne kadar görmemiş. Büyük bir afet geçirdik. Rabbim yar ve yardımcımız olsun." dedi.