Ülke ve millet olarak bugün birçok sorun ile boğuşuyoruz. Elbette bugün bu sorunlar ile yüzleşmemizin geçmişinde birçok ihmalimiz yatmaktadır. Bu ihmaller yumağının oluşmasında bence kötü niyetten çok BİLGİ eksikliği, işlerin uzman ve ehillere verilmemesi, uzman ve ehillerin ise iyi yetiştirilememesi yatmakta.
Çok çok gerilere gidelim. Mesela bin 200’lü yıllara. Selçuklularda ki eğitim sistemini ele alalım. Bugün birçok tarihi kentimize baktığımızda özellikle Selçuklulardan kalan medreseleri ele alırsak yapı bakımından bile ceddimizin eğitime verdiği önemi görebiliriz. Eğitim kurumlarının inşasında 800 yıl öncesinde bile nasıl bir bilimin yer aldığı gözümüze çarpar. 800 yıl önce inşa edilen binalar halen kale gibi ayakta dururken 21. Yüz yıllarda yapılan binaların ömrü 50 yılla ölçülmesi o gün ile bugün ki eğitimi kıyas yapmaya bile gerek bırakmaz.
800 yıl önceki medreselerde öğrenciler bugünün çok ötesinde fen bilimleri eğitimleri alırdı. Bugün neredeyse unutulan; simya, metafizik ve astronomi gibi eğitimler verilirdi. Müslüman bilim adamlarının yazdığı kitapların Avrupa’da 19. Yüz yıla kadar ders kitabı olarak okutulduğunu unutmayalım. Endülüs’te işgalden önce kütüphanelerin raflarında yer alan milyonlarca yazma eseri de hatırlayalım.
Bütün bunları bugün eğitime verilen önemi daha iyi algılayabilmemiz için yazdım. Bugün Rize bana göre eğitim adına bir cinayet yaşanmaktadır. Paşakuyu Mahallesi’nde okullar bölgesi olarak adlandırılan cadde bilindiği gibi; dört lise, iki ilkokul, bir imam hatip lisesi, ilahiyat fakültesi ve halk eğitim merkezine ev sahipliği yapıyor. Bütün bunlara inşası tamamlanan yeni bir imam hatip lisesi daha eklendi. Bu yeni okuldan birçoğumuzun haberdar olmaması doğal. Çünkü bu bina ilginç bir zihniyet örneği ile nasıl becerilmişse mevcut okullarının bahçelerinden çalınarak mevcut binaların arasına sıkıştırılmış. Bu eğitim-öğretim yılında açılacağını öğrendik. TOBB ilköğretim Okulu ve Mehmet Akif İlköğretim Okulu ilimizdeki bahçesi en geniş iki okul arasında gösterilmekteydi. Bugün bu iki okulun bahçesinde Güney Çevre Yolu viyadüğünün ayakları inşa ediliyor. Viyadüğün duvarları ise Mehmet Akif İlköğretim Okulu’nun birçok sınıfını karanlığa gömerek, okulun 3. Katına paralel bir yükseklikte tamamen okula bitişik inşa ediliyor. Geçtiğimiz hafta haberini yazdık. Ancak hiçbir idareci ve yöneticinin umurunda olmadı. Bildiğim kadarı ile ilimize bir de Vali atandı. Günahını almak istemem, konuyu merak edip inceledi mi bilmem. Ancak bugün baktığımda bir hafta boyunca hiçbir değişiklik yapılmadan çalışmaya aynı hızla devam edilmiştir.
Eğitimin önemini ve eğitim görülen alanların iyi bir eğitimdeki etkisini anlayamayacak beyinler Rize’deki arazi sıkıntısını bahane edecektir. Mecburiyetlerin ve çaresizliklerin ardına sığınacaktır. Ancak bu ucube yüreğimizi yaralarken ona çok yakın noktada başka bir ucubenin yükseldiğini görüyoruz. Okul yapmak için arazi bulamazken yıkılan Atatürk Stadyumu’nun arazisinde yeni bir AVM ve seçkin insanların ikamet edebilmesi için 30 kat yükseklikte olduğu ileri sürülen bir rezidans inşa ediliyor. Biz de seyrediyoruz. Engindere’de de okulları yıkarak yerine 5 yıldızlı otel inşaatı başlatılmasını da izlememiş miydik?
Asla ve asla yatırımlara karşı değilim. Ancak gelecek kuşaklara bugün iyi eğitim görecekleri alanlar inşa etmezsek, onların iyi bir eğitim almasını sağlamazsak gelecekte ülkemizi, bugün bu ucubeleri oluşturan zihniyetlere teslim etmiş oluruz. Bugünkü eğitim seviyemiz ile 800’yıl önceyi kıyasladığımızda geriye dönük açılan makasın biraz daha açılmasına neden oluruz. 1950’lerde insanlar atmosferin dışına uzay araçları göndermeyi başarırken biz hale boğazın üzerinde yaptığımız köprülerle övünürüz. Çocuklarımızın bile cebine soktuğumuz cep telefonlarının koruyucu ekranlarını bile yurt dışından almak zorunda kalırız. Elalem atom altı parçacıklarla oyun oynarken biz kurulumu devam eden nükleer santrallerimizde kullanılacak nükleer çubukları satın alacak ülke ararız. Tarihimizi Fransız yazarların kitaplarından öğrenir veya dizilerden öğrendiğimiz kadarı ile yetinir, 50 yıl önce yazılan bir makaledeki kelimelerin bile yarısına bir anlam veremeyiz.