Başbakan bölgeyi ziyaretinde beş yıldızlı oteller yapılacağını ifade etti ve gitti.
Sonrası milletvekillerine ve yöneticilere kaldı tabii ki.
Kaldı da ne oldu?
Samsundan Sarpa kadar beş adet beş yıldızlı otel yapılması için yerler arandı.
Rizede yapılacak olan otel için Gündoğdu Çay Fabrikasının yeri düşünüldü ve konuşuldu.
Ardından da kıyametler koptu.
Halkı birileri sokağa dökerek, Olmaz! Fabrikamızı yıktırmayız. Otelin bize ne faydası var? Yıkar yakarız! naralarıyla engellemeler başladı
Ey Rizeliler! Yatırım gelmiyor diyen siz, geldiğinde olmasın diyen yine siz!
Ne istediğinizi bir bilin, ona göre sokağa dökülün.
Kaldı ki fabrikanın işçileri yine çalışacak, fabrika aynı kapasitede çayı yine alacak. Size ne oluyor?
Beri tarafta özel sektörde 600 tonluk fabrikalar var. Hala Çaykur 90100 tonluk fabrikalarda yüksek maliyetle çay imalatı yapıyor.
Çaykurun 6 fabrikasına bedel özel sektörün bir fabrikası varken siz ne diye fabrikaların birleştirilmesine karşı çıkıyorsunuz?
Aslında sahilde olan bütün fabrikaların arsalarının kullanılmak üzere birleştirilmesi gerekmektedir.
Yine kapasitelerini artırarak müstahsilleri ve çalışanları mağdur etmeden yeni arsalar kazanmak ve bu arsalar üzerinde oteller ile diğer tesisleri kurmak için bu yolu seçmek zorunluluğu vardır.
Kaldı ki gelecekte Çaykur özelleştirme kapsamında olduğundan şimdiden arsa kazanımları mutlaka yapılmalıdır.
Rize ve çevre ilçelerinde yaşayan insanlar neyi kazanıp neyi kaybettiklerinin hesaplarını yapmasını bilmelidir.
İdareciler de işin doğrusunda ısrar ederek Rizeyi kalkındırma anlamında mücadele vermek ve asla doğrulardan geri adım atmamalıdır.
Çay fabrikaları içe doğru çekilmeli. Genelde çay bahçeleri içerde ve fabrikalar sahilde olduğu için de zaten nakliye sıkıntısı yaşanıyor. Bunları kimse konuşmuyor.
Gündoğdu ve Rizede yaşayan halk bu fırsatı kaçırmamalıdır bana göre. Rizikosuz gelişme ve kalkınma olmaz. Hem teknolojik gelişmelerden istifade edeceksin, uçağa bineceksin hem düştüğü zaman ölmeyeceksin! Yok ki öyle bir yağma.
Ben binerim ama uçak düştüğünde sağ olmalıyım diyeceksin!
O zaman kağnı ile gideceksin!
Belediye başkanlarının çıkıp bu işleri halka anlatmaları lazım.
Öyle siyaset yaparak da değil.
Bir değişim yaşanacaksa bırakın kuru siyaset yapmayı!
Gerçek siyasetçi ve gerçek ticaretçi risk almalıdır. Aksi halde değişim ve kalkınma sağlanamaz. Rize kasaba görünümünden kurtulamaz.
Basın kuruluşları da kendine düşen görevi ciddi bir şekilde yerine getirmeli.
Doğrunun gerçeğin yanında yer almalı.
Sadece yara kaşımamalıdır.
Çünkü bu değişim ve kalkınma sancılı olacak ve neticede insanlar doğruyu görünce kabulleneceklerdir.
Yatırım ürkütülmeden avlanmalı.
Bir uçurdunuz mu keklik gibi bir daha konmaz ve siz de bir daha av yapamazsınız.
Rize halkında birlik beraberlik içerisinde hareket etme becerisi yok maalesef.
Sadece o bürokratı bu bürokratı rahatsız ederek ne olursa olsun içimiz rahat etsin deyip fuzuli işler kovalamaktan başka bir icraat yok.
Sahildeki bütün çay fabrikaları bina olarak miadını tamamlamış, eski, yıkılmaya yüz tutan fabrikalardır.
Sadece arsaları değerlidir.
Fabrikayı her yere yapabilirsin ama otel her yere yapılmaz.
Zaten bu fabrikalar çaydan başka bir şey imal etmiyor.
Onları çaylıkların içine çekin, köyler de değerlensin!
Herkes evinden gitsin çalışsın, bir de kira ödemesin ve köyler de yaşanan merkezler haline gelsin.
Adam dişli kürekle arabadan çay boşaltmasını beceremiyor, fabrika hakkında beş yıldızlı otel hakkında ahkâm kesiyor.
Beyler haddimizi bilelim ne dediğimizi ne ile uğraştığımızı anlayalım.
Artık kahve kültürüyle işlerin yürümediğini öğrenelim.
Kazanmanın zamanının geldiğini anlayarak fırsatları geri tepmeyelim.
Saygılarımla