Hasan Fehmi Demir
RİZE (İHA) - Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Heyelan Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayberk Kaya, “Bilindiği üzere bölgemizdeki heyelanların ana tetikleyici unsuru her ne kadar yağmurlar, yağışlar ve aşırı kar erimeleri olsa da depremlerin meydana getirdiği titreşimler de heyelanlar oluşmasına neden olmaktadır” dedi.
Rize’nin Çayeli ilçesine bağlı Eskipazar Mahallesi’nde 1 vatandaşın hayatını kaybettiği heyelana ilişkin konuşan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Heyelan Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ayberk Kaya, bölgede geçtiğimiz günlerde yaşanan iki depreme dikkat çekerek, sarsıntıların heyelana neden olduğunu kaydetti.
Heyelandan önce bölgeye 1 haftada yaklaşık metrekare başına 600 kilogram yağmur düştüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Kaya, “Tabii öncesinde bir hafta boyunca sahada toplamda metrekareye 600 kilogramlık düşen bir yağmur olayı meydana gelmişti. Bu yağmur olay sonucunda ise yamaçlarda yoğun bir şekilde yük birikmesi olayı meydana geldi. Tabii geçen hafta cuma günü de merkezi Hemşin olan 4.7 büyüklüğünde bir depremde Rize kenti sarsıldı. Bu olaydan önce buradan yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta merkez üssü Güneysu olan 2.3 büyüklüğünde başka bir deprem olayı da meydana gelmişti. Bilindiği üzere bölgemizdeki heyelanların ana tetikleyici unsuru her ne kadar yağmurlar, yağışlar ve aşırı kar erimeleri olsa da depremlerin meydana getirdiği titreşimler de heyelanlar oluşmasına neden olmaktadır. Bu iki tetikleyici unsur üst üste geldiğinde maalesef böyle bir acı olayla karşılaştık. Heyelan olayı akabinde afete dönüşerek hem can hem de mal kaybı olayına neden olmuş oldu” ifadelerini kullandı.
“Bu tip olaylar heyelan dediğimiz olayların habercisi konumundadır”
Bölgede yaşayan herkesi daha dikkatli olması konusunda uyaran Kaya, “Bundan sonraki süreçte bu tip eğimli arazilerde ikamet eden vatandaşlarımızın daha fazla dikkat etmesi gerekmektedir. Çünkü hem yağışlarla hem de titreşimle arazideki toprakların üzerine birde ek yük daha binmiş oldu. Vatandaşlarımızın arazilerini daha fazla dikkatli bir şekilde kontrol etmeleri gerekmektedir. Arazilerinde gerilme, çatlakları var mı? Bunun haricinde arazide bulunan ağaçlarda ya da elektrik direklerine ya da çiftlerde düşeyde sapma dediğimiz eğilmeler var mı? Bahçe duvarlarında çatlaklar binalarının duvarlarında çatlaklar, pencere kapı kasalarında kapanma gibi sorunlar yaşıyorsa, vatandaşlarımızın ivedilikle ilgili kurumlara haber vermeleri gerekmektedir. Bu tip olaylar heyelan dediğimiz olayların habercisi konumundadır” dedi.
“Vatandaşlarımızın üst derecede dikkat etmeleri gerekmektedir”
Herkesin kendisinin de önlem alabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Kaya, “Vatandaşlarımız da kendileri bireysel olarak önlemlerini alabilir. Örneğin çay bahçelerindeki drenaj amaçlı yapılan kanalların sürekli açık bulundurulması ve temizlenmesi gerekmektedir. Yine heyelana hassas lokasyonda bulunan vatandaşlarımızın bireysel olarak topraktaki suyu emme kapasitesine sahip okaliptüs ve kızılağaç dediğimiz ağaçlarla bireysel olarak kendileri rehabilite yapma durumları olabilir. Arazilerde yine mühendislik hizmeti almadan, ilgili kurumları bilgilendirmeden temel kazısı ve yol kazısı işlemlerinin yapılmaması gerekmektedir. Vatandaşlarımızın bu konulara üst derecede dikkat etmeleri gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın ise yaptığı açıklamada, “Depremler heyelanı tetikler, çünkü doğada Newton'un tepki yasası geçerlidir. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yer altı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır" dedi.
"Rize'deki depreme hiç şaşırmadık"
Geçtiğimiz günlerde Rize'de meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depreme şaşırmadıklarını ifade eden Akın, “Rize'de 4 büyüklüğüne sahip deprem meydana gelmesine açıkçası biz şaşırmadık. Türkiye'nin tamamı deprem bölgesidir. 1996 yılında yapılan deprem tehlikesi haritasında bölgeler vardı. Birinci dereceden beşinci dereceye kadar. Sanki beşinci derecedeki bölgede hiçbir şekilde depremden etkilenmeyecekmiş gibi bir intiba oluşturuluyordu. 2018 yılında yeni deprem tehlike haritası yapıldı. Bu harita parsel bazlı çalışmalarla deprem tehlikesini ortaya koyabiliyor. Bölgemize bakacak olursak burada Mw=4.7'lik deprem meydana geldi. Rize'de, Ordu'da, Trabzon'da, Batum'da faylar var. Bu fayların hepsi MTA'nın diri fay haritasında işaretli değil. İnsanlık olarak zaten fayların 100'de yüzüne hakim değiliz, hiçbir zaman da olamayız. Çünkü bir hareket sonucunda faylar oluşur. Fay kırık demektir. Daha önce oluşmuş faylarda deprem olabildiği gibi bir deprem de fayın oluşmasına neden olabilir. Yani aralarında sebep sonuç ilişkisi vardır. Şehrimiz hakkında konuşacak olursak, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay zonlarına olan yakınlığımız şehir olarak tehlike altında olduğumuzu ifade ediyor. 4.0, 5.0, 6.0 büyüklüğündeki depremler genellikle yıkıcı olmaz. Yıkıcı olması yapıların uygunsuz inşasından dolayıdır. 6 Şubat depreminde gördük ki 600-700 kilometre uzaklıkta olmamıza rağmen Trabzon'da sallandık ve ciddi şekilde hissettik. Dolayısıyla Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay hatlarına olan yakınlığımızdan dolayı buralarda meydana gelebilecek büyük depremlerin de bizi doğrudan ve ciddi şekilde etkileyebileceğini düşünüyoruz. Rize'de daha küçük bir fayda meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki bir deprem Trabzon için yıkıcı olmayabilir ancak örneğin Bingöl Karlıova civarında 7 ve 7'den büyük bir deprem bekliyoruz. Dolayısıyla bu depremin bizi etkileyemeyeceğini söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.
Depremler heyelanları tetikler mi?
Depremlerin heyelanı tetikleyeceğini belirten Akın, “Depremler heyelanı tetikler, çünkü doğada Newton'un tepki yasası geçerlidir. Meydana gelen bir kütle hareketi heyelan oluşturabilir. 6 Şubat 2023 depreminden sonra da heyelanlar meydana geldi. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yer altı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır. Dolayısıyla kütle hareketi ve yağışın da fazla olması, eğimin fazla olması bu heyelanları tetikleyecektir” diye konuştu.
Neler yapılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunan Akın, “Parsel bazında zemin etütlerini çok ciddi bir şekilde yapmamız ve denetlememiz gerekmektedir. Genel anlamda makro bölge ve mikro bölgeleme çalışmaları yapılması lazım. Mikro bölgeleme çalışmaları daha yüzeye yakın, daha sık aralıklarla ölçümler alınarak yapılırken, makro bölge çalışmaları ise daha derin ve daha geniş alanda tüm şehri, hatta tüm bölgeyi kapsayacak şekilde yapılır. Bu çalışmalar bir kentin inşasında mutlaka uzman yer bilimciler tarafından yapılmalıdır. Elde edilen sonuçların çok iyi bir şekilde analiz edilip, imar planlarının da buna göre yapılması can ve mal kayıplarını önleyecektir” ifadelerini kullandı.