RİZE’YE 2. ÜNİVERSİTE

Yasin Paşalı

 

Başlığı okuyan Rizeli hemşerilerimizin çoğu belki de şunu demiştir; “Birinci üniversitemiz RTEÜ’de her şey tam-takır da kaldık ikinci üniversiteye!”

Aslında böyle düşünenler haksız da değiller. Çünkü RTEÜ’de yapılması gereken ve de beklentimiz olan çok ama çok işler var.

Bu yazımdaki gayem, RTEÜ’den beklentilerimizi değil yeni bir üniversitemiz olması için neler yapılması gerektiği konusunu işlemektir.

Ama gelin önce RTEÜ’yü kısaca bir tanıyalım;

17 Mart 2006 yılında Rize Üniversitesi adıyla kuruldu. 11 Nisan 2012 tarihinde ise Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi adını aldı.

RTEÜ’de şuan 11 fakülte, 7 yüksekokul, 7 meslek yüksekokulu ve 3 enstitüde 15.000’e yakın öğrenci yer almakta. Şüphesiz ileriki yıllarda fakülte sayısı ve öğrenci sayısı da artacaktır.

Şimdi gelelim asıl konumuz olan ikinci üniversite meselesine.

Bugün ülkemizde 2013 itibariyle 174 üniversite var. Bunlardan 107'si devlet üniversitesi, 66'sı vakıf üniversitesidir. 7 tanesi de vakıf meslek yüksekokuludur.

Her ilimizde en az bir üniversite var ve her geçen yıl illerdeki üniversite sayısı artmaktadır.

Hal böyle iken neden ilimizde de ikinci bir üniversite olmasın? Şüphesiz ileriki yıllarda bu hedef muhakkak gerçekleşecektir. Bizler sadece bu hedefin daha erken olmasını istemekteyiz.

Peki, nasıl bir üniversite olmalı?

Bence şu anki mevcut üniversitelerden çok farklı olmalı. Olmalı ki biz Rizelilerin farkı bir kez daha tescillensin.

Mesela beni önerim şudur;

Gerek Türkiye’de gerekse Dünyada sadece Doğa ile ilgili hiçbir üniversite yok. Doğa uzantılı fakülteler veya yüksekokullar olabilir. (RTEÜ’de bu yıl kurulan Pazar Ziraat ve Doğa bilimleri fakültesi var). Ama bunlar yeterli değil.

İşin aslı ben bu yazıyı 1,5 yıl önce yine Doğa Üniversitesi ekseninde yazmıştım. Lakin yeri ve zamanı gelince yayınların diye düşündüm. Açılan üniversiteleri görünce yayınlamakta belki biraz geç kalmış da olabilirim.

Peki, neden doğa üniversitesi?

Biz Rizeliler hep farklı olan, olmadık işleri yapan vede çoğunda başarılı olan kişiler değil miyiz?

O halde neden bir Doğa Üniversitemiz olmasın?

Hem yeşil ve mavinin iç içe olduğu ilimiz Rize’de platosuna uygun olarak ‘Doğa Üniversitesi’ ters olmaz. Aksine yerinde olur.

Bünyesine Çevre, Orman, Su Ürünleri, Meteoroloji gibi bölümler ile Ziraat Fakültesinin bazı bölümleri bağlanarak ‘Doğa Üniversitesi’ oluşturulabilir.

Doğa üniversitesine uygun, değişen teknoloji ile birlikte yep yeni bölümler açılabilir.

Doğa üniversitesi bünyesinde sadece Türkiye’nin değil dünyanın en önemli bitki hastanesi bile açılabilir.

Buna benzer birçok önemli konularda ekleyip listeyi uzatabiliriz.

Bakın çoğunuza bu yazdıklarım ütopik gelebilir. Ama bir düşünün. Bugün 174 üniversite ve binlerce fakülte var. Hemen hemen hepsi de aynı. Farklı olan üniversite ve fakülte sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Doğa ile ilgili bırakın Türkiye’de dünyada bile üniversite yok.

Biz farklıysak ki öyleyiz hem farklılığımızı göstermek hem de alanında tek olacak üniversitemizi dünya genelinde söz edilmesini istiyorsak ‘Doğa Üniversitesi’ de olmazsa olmazlarımızdan olsun. Üstelik yaşanabilir bir dünya için, doğa her geçen gün biraz daha fazla önem kazanıyor.

Tabii ki yetkili merciler üniversitenin oluşumu için bizlerden daha donanımlılar. Yapılması gerekenler neler onlar bilirler. Ben sadece bir Rizeli olarak düşüncelerimi yazıya döküyorum. Olur veya olmaz o yetkili mercilerimizin bileceği iştir.

İllede “Doğa” mı olmalı derseniz; tabii ki başka üniversite de olabilir. Ben sadece klasik bir üniversite olmasın, farklı olsun yeter diyorum. Ama içi dolu “farklı bir üniversite”.

Bir kez daha belirtmeliyim ki Rize’ye pekâlâ coğrafyasına uygun bir “Doğa Üniversitesi” kurulabilir ve kurulacak üniversitenin fakülte binalarının çoğu da doğaya uygun ve de dağlarımızla, tabiatımızla iç içe olacak yerlerde olmalıdır.

Bu üniversitenin adını koymak ise sanırım en son konu olur. Ama benim fikrimi soracak olursanız “Kaçkar Doğa Üniversitesi” fena bir isim değil derim.

Belki bu üniversite fikri bazılarınıza göre ütopik, hatta bazılarınıza göre ise gülünç bile gelebilir. Buna saygı duyarım. Ben sadece ilimiz Rize’nin geleceğine baktığım zaman gelişen ve de değişen şartlarını da baz alarak ileriki yıllarda bunun eninde sonunda gerçekleşebileceğini biliyorum.

Yapmamız gereken sadece farklılığımızı bir kez daha hayata geçirip, ileride olacak bu işi biraz daha erken gerçekleştirmek olacaktır.

Not: Yaklaşık 1,5 yıl önce bu yazımın şekil almasında emeği geçen Rizeli hemşerime bir kez daha teşekkürler…

 

… Ve Son Nokta.

Bütün büyük işler, küçük başlangıçlarla olur. (Cicero)