Şamil Tayyar/Star
Büyükanıt karşısında neredeydiniz?
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, AK Parti hakkında kapatma davası açan Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'ya sahip çıktı. Dedi ki: 'Başsavcı yetkisi kapsamında dava açmıştır. Tüm bireyler ve kurumlar yasalara uygun davranmak, saygı kurallarının dışına çıkmamak koşuluyla eleştiri hakkını kullanabilir.'
Bir de başkanlığını Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun yaptığı Yargıçlar ve Savcılar Birliği'nin (YARSAV) yaptığı açıklama var. Açıklamada, herkese haddini bilmeye davet eden ifadelere yer verilirken, cumhuriyeti korumakla görevli başsavcılığın şeriata yönelik kalkışma olduğu gerekçesiyle dava açtığı iddia edildi.
Eminağaoğlu Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya'ya bağlı olarak çalışan ve iddianamede tuzu bulunan bir savcı olduğu için açıklamasının üzerinde pek durmuyorum. Ama Yargıtay Başkanı'nın bu iki cümlesine yürekten katılıyorum.
Teorik olarak; Elbette şu anda tartıştığımız bir iddianamedir, hükmü verecek olan yüksek mahkeme heyetidir. Yargıya intikal etmiş bir konuda tartışma açmak yerine yargının kararını beklemek gerekir!
Şemdinli kabusu
Kamu vicdanını kanatan hadise, hukuk çevrelerindeki çifte standarttır. Hatırlayın. Şemdinli İddianamesini hazırlayan Ferhat Sarıkaya, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın ismini iddianameye ekledi diye başına gelmedik kalmadı. Önce görevden alındı sonra görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca meslekten ihraç edildi. İhraca karşı çıkan tek üye Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga oldu.
Sadece bu mu?
'Operasyon Ergenekon' isimli son kitabımda tüm ayrıntılarını yazdım. Burada kısaca özetleyelim.
-Çıkardığı 'Karanlık İlişkiler' kitabıyla savcı Sarıkaya'ya destek veren savcı Gültekin Avcı, İzmir'den Kars'a gönderildi.
-Sarıkaya'nın hazırladığı Şemdinli iddianamesini kabul eden Van Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Kaçan görevden alınarak Trabzon'a atandı.
-TBMM Şemdinli Komisyonu'ndaki açıklamasıyla Sarıkaya'ya destek veren Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun görevden alındı.
-Şemdinli davasını karara bağlayarak sanıklara 39 yılı aşkın hapis cezası veren Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İlhan Kaya, Bakırköy'e düz hakim olarak görevlendirildi.
-Aynı mahkemenin diğer hakim üyeleri Muharrem Ballı Ordu'ya Ferhat Erbaş Bursa'ya yollandı.
-Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yapılan itirazları karara bağlayan Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mahir Merdun, İstanbul Kartal'a düz hakim olarak tayin edildi.
-Bu mahkemenin diğer hakim üyeleri Vahit Baltacı ve Sinan Sivri'nin yeni görev yerleri ise Adana oldu.
-Van Cumhuriyet Başsavcıvekili İbrahim Özer, Trabzon'a atanan başsavcı Kemal Kaçan'dan bir yıl sonra kendini Kocaeli'nde buldu.
-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok, 'Adam öldürmek, çete kurmak ve adam öldürmeye teşebbüs etmek' suçlarından mahkumiyet kararının verildiği Şemdinli dosyasını, terör ve devlete karşı işlenmiş suçların görüldüğü Yargıtay 9. Daire'ye göndermesi gerekirken 1. Daire'ye gönderdi.
-Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Ok'a itiraz ederek görevsizlik kararı verdi ve dosyayı 9. Daire'ye gönderdi.
-Yargıtay 9. Ceza Dairesi, davayı bozdu ve yargılamanın askeri mahkemede yapılmasına hükmetti.
-Son sürpriz: İyi çocuklar tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldı ve yeni görev yerlerine tayinleri çıkarıldı. Şimdi iş başındalar.
'Hukuk cinayeti'
Bu arada, dava süreci devam ederken, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 12 Nisan 2007 tarihinde düzenlediği basın toplantısında, Şemdinli iddianamesini 'hukuk cinayeti' olarak değerlendirdi ve 'karalama kampanyasının parçası' olarak saydı.
Büyükanıt şöyle dedi: 'Şemdinli olayındaki bana yapılan saldırılar, benim kişiliğimle alakası yok, TSK'ne yapılan saldırılardır. Ben onun bir örneğiyim. Dünya hukuk tarihine geçecek bir hukuk cinayeti işlendi. Sırf TSK'ni ne kadar yıpratabiliriz diye ve maalesef bu tür kampanyalar başladığı zaman bunlar faili meçhul olarak kaldı. İşin dikkat çekici tarafı bu.'
Şimdi hukuk dersi verenler, 'herkes haddini bilsin' diyenler o zaman çıkıp neden şöyle demedi: 'Bu bir hukuki süreçtir. Savcı takdir hakkını kullanmıştır. Yargının kararına saygı duymak lazım.'
Yargıç ve savcı örgütü olan YARSAV, Abdurrahman Yalçınkaya'ya sahip çıkarken Ferhat Sarıkaya'ya neden sahip çıkmadı? Sarıkaya meslektaş değil miydi? Ayrıca, bir cumhurbaşkanı ve başbakan, genelkurmay başkanından daha mı az haysiyet sahibidir?
Dün hukukun üstünlüğüne gölge düşürdüyseniz, bugün doğruyu söyleseniz bile inandırıcılığınız kalmaz. Hukuk, silah namlusuna ve tankların palet sesine göre balans ayarı yapmaz.
Hukuk önünde herkes eşittir, herkese hukuk eşit uygulanır. Ey savcılar, ey yargıçlar, elinizi vicdanınıza koyun ve bu ilkeye ne kadar uygun hareket ettiğinizi bir defa daha test edin.
'Rejim tehdidi yok'
Kaldı ki, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in daha dün denecek kadar yakın tarihte, 20 Şubat'ta yaptığı açıklama hala hafızalarımızda: 'Ben rejim tehlikesi görüyorum diyemem. Rejim tehlikesi görmek mümkün değil, böyle bir şeyi söylemek mümkün değil. Birey olarak da Yargıtay'ın temsilcisi olarak da böyle bir şeyi söylemek mümkün değil.'
Peki, aradan geçen 3 haftada ne değişti de, Yargıtay Başsavcısı, laik rejimin tehdit altında olduğu iddiasıyla 14 Mart'ta dava açtı?
Bu sorulara makul cevaplar verilemezse, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'a kızmaya hakkınız olmaz.