“Şu komşunun evinde yaşları on- on iki civarında olan iki çocuk var, çok saygısızlar. Nerede karşılaşırsak bana karşı çok saygısızca davranıyorlar.” diye dert yanıyordu, komşu delikanlı, yanımda.
Ona bir şey demedim, fakat o evi ve kendisinin konumunu bildiğimden pek de şaşırmadım.
Çocukların bu saygısız davranışlarında aslında pek suçları da yoktu; çünkü evin içinde o delikanlı ile ilgili hiç iyi şeylerin söylenmediği, konuşmalarda hep delikanlının kötülendiği bir gerçekti ve bu gerçek, çocukların davranışlarından okunuyordu. Çocuk, evde konuşulanın, yapılanın fotoğrafıdır, ona ilk şekli veren ailedir. Maalesef kendi rahatı bozulmasın diye çocuklarını kurban eden birçok aile vardır. Ver eline telefonu, sen keyfine bak!
Çocukların hayat selametleri için, onların yanında başkalarının gıybetini, dedikodusunu yapmayınız. Onların taze beyinlerine sizin karanlık dünyanızı akıtmayınız. Bu karanlık dünya sonradan ilk defa sizi vuracaktır ve bunun istisnası da yoktur. Doğuştan suçlu doğan insan yoktur, insan tertemiz doğar; her şey sonradan oluşur.
En son “çöp ev”de gördük aile dramını; 17 kiloya kadar düşen Muhammed Cem’in acı hayatını. Çocuk doğurmakla anne olunmuyor, yapmakla da babalık elde edilmiyor.
Kendi rahatımıza bakmak, sinirlerimizi yatıştırmak, başkalarının kötülüklerini veya başarılarını, kazanımlarını sıralayarak, içimizdeki kıskançlık ve haset duygularını boşalmak gibi olumsuzlukları, aile içerisinde çocuklarımızın yanında yapmaya kalkışırsak, sonucundan sizinle birlikte birçok insan olumsuz olarak etkilenecektir. Yalnız siz ve başkaları da etkilenmeyecek, asıl önemli olan, çocuğunuzun ahlâkı bozulacak, fıtratı darbe yiyecektir. Onların bu durumuna sebep olduğunuz için, onlarla birlikte hem maddi hem manevi cezayı aile olarak siz çekeceksiniz. Ne kadar çok örneği vardır.
Köyler küçük yerleşim yerleri olduğu için herkes birbirini tanır. Köy toplumunda maddi ve manevi olarak ortaya çıkmak hiç de hayra alamet değildir. (Tanıdık her yerde de aynıdır.) Herkes birbirini sever gözükür de, başına bir felaket gelince “sevgi”ye sarılı bir “haset oh’u” da beraberinde çekilerek “rahat (!)” bir nefes alınır. Kıskançlık, haset had safhadadır. Çocukluğunda fıtri bir ahlâk eğitiminden geçmemiş herkes buna adaydır. Sevgiler yalıtılmış ve göstermeliktir. Riya, yüzlerden akmaktadır.
Mesela, falanca kişi evinin önüne arabasını çekinde kıyametler koparıyorsun da, filanca kişi aynı şeyi yaparsa ona sevgiyle yaklaşıyorsun. Nedeni, sevgisizliğin ve sevginin dışa vurumudur ki, insan bu iki duyguyu dışa vurmakta pek cömert davranır.
Sevgili, sevgilisine, “Gözünün altında bir beyaz leke var, o ne zamandan beri orada oluştu?” diye sorunca; sevgilisi, “O leke, hep vardı, ama sen sevgini kaybettiğin andan beri ortaya çıktı!” diye cevap verir.
Sevgi üzerine çok şey söylenir elbet. İnsanlar sevdiklerinin peşinden koşarlar: Parayı severler, onun için cinayetler bile işlerler. Karşı cinsi severler, sevgide bir bulanma varsa cinnet geçirebilirler. Makamı - mevkiyi severler, onu ele geçirmek için olmadık kepazelikler yaparlar.
Her iyiliğin kökeninde sevgi olduğu gibi, her kötülüğün temelinde de dolaylı yoldan bir sevgi taşması vardır. Mesela, parayı sevdiğinden, ona sahip olmak için cinayetler işler… İnsan, sevgisini doğru yönetebiliyorsa insanlık makamına ulaşır. Hayat, sevgisini ve nefretini doğru yönetebilen insanların başarılarından söz eder.
Ailede fıtrat bahçesine sevgi ve paylaşım ekilmeyen çocuk, hayat uçurumlarından yuvarlanmaktan kurtulamaz. Çocuklarınıza vermiş olduğunuz okul harçlıklarının hiç olmazsa üçte birini, arkadaşlarıyla paylaşmalarını söyleyiniz. Bu uygulamanız, çocuğunuzun hem dünyasının hem de ukbasının kurtuluşuna vesile olacaktır. Üç beş kuruşa çok sağlam insanlık temelinin, ailedeki olumlu davranışla atıldığını asla gözden uzak tutmamak gerekir. Paylaşımcı olmayan çocuk, büyüyünce insan ve insanlık kanını içmekten çekinmez.
Hani bir söz vardır ya, “Çocuğu eğitmeden önce onun anne babasını eğitin.” diye, doğru bir sözdür. Gerçek manada fıtrat eğitiminden geçmemiş, Allah ile tanıştırılmayan çocuk nasıl terbiyeli olabilir, bilemiyorum. Sevgi deyinde şehvet (her türlü olumsuz istek) aklına gelen bir insanın sevgisi de ölümcüldür.
İnsan tanımadığı birisini sevmez veya ona düşman olmaz. Her şey tanışmayla ortaya çıkar. Seni ve âlemleri yaratan Allah’ı tanımadan, O’nun Habibini tanımadan, tanıtmadan sürdürülen hayat, sevgisiz, karanlık bir hayattır. Hayatı HAYY olanın tecellisi olarak göremeyenlerin karanlık tünellerden çıkmaları mümkün değildir. İçimizdeki NUR’a yönelelim! Sevgimizin “öldüren” değil de “olduran” olduğunu göreceğiz.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci