Şevki Hoca'dan ses getirecek açıklamalar

Pazarspor'u 2. Lig'e çıkaran, yılın hocası seçilen ve devre arası görevden ayrılan Şevki Tonyalı, bir çok konuda yaşadıklarını böyle değerlendirdi:

Pazarspor'un yıllarca kaptanlığını ve hocalığını yapan, tabiri yerindeyse kulübün çekirdeğinden yetişen ve geçen yıl tüm Türkiye'nin dikkatini çeken bir şampiyonluk kazandırarak takımı 2. Lig'e yükselten, yılın teknik adamı seçilen Şevki Tonyalı, bu sezon devre arası ayrıldığı Pazarspor'dan kopuşu, yaşadıkları ve hakkında söylenenleri değerlendirdi.

Şevki Hoca'nın değerlendirmelerini yorumsuz veriyoruz:
 
"Değerli spor kamuoyu;
Başkanım Hüseyin Yangın’ın sezon sonu değerlendirmesini okuduktan sonra hakkımda yazılan yorumlara, haksız eleştirilere sessiz kalamazdım. Lig devam ederken takımımızın zarar görmemesi adına bağrıma taş basıp sustum. Ama artık yeter. Öncelikle başkanımın hakkımdaki özeleştirilerine teşekkür ediyor, söylediklerinin de altına imzamı atıyorum. Açıklamanın ardından bazı yorumlar yapıldı ‘istediklerin olmadıysa neden kabul ettin?’ denildi. Bakınız arkadaşlar ben bugüne kadar Pazarspor’la masaya profesyonelce oturmadım. Bu futbolculuk dönemimde de teknik direktörlük dönemimde de aynı oldu. Bu takımın sekiz sene profesyonel futbol takım kaptanlığını yaptım, amatördeki hizmetlerimi saymıyorum; 4 sene yardımcı antrenörlük, bir yıl menajer, bir yıl altyapı antrenörlüğü, üç yıl da ikisi 2. Lig’de olmak üzere teknik direktörlük yaptım. Bu süreçte, doğup büyüdüğüm, futbola başladığım bu camianın her kademesinde görev yaparken büyük heyecan ve onur duyduğumu, Pazarspor olarak ismini taşımaya gayret gösterdiğimi bilmenizi isterim. Bunu sadece ve sadece benim toprağımın takımı olduğu için yaptım. Hiç bir pazarlık yapmaksızın gel dediklerinde geldim, git dediklerinde de gittim. Kimi zaman da kendi menfaatlerimizi bir yana bırakarak takımımızın menfaatleri için kendimiz ayrılmak zorunda kaldık. Geçmişte bu duygularla hizmet eden bir spor adamının ‘hayır kabul etmiyorum’ deme şansı var mıydı sizce? Şimdi hiç tevazu göstermeden bazı gerçekleri kamuoyu ile paylaşma gereği duyuyorum. Zira yapılan haksız eleştiri ve yorumlar çok canımı incitti. Pazarspor’da oynadığım ve sekiz yıl takım kaptanlığı yaptığım dönemdeki takımın başarısının en büyük yüzdesi şahsıma aittir. Eskiler bilir yeniler de internetten bakabilirler. Diyebilirsiniz ki hizmet ettiysen karşılığını da aldın. Ne aldığımı da söyleyeyim; Karadeniz bölgesinin 3. Lig’deki en iyi futbolcusu olarak en istikrarlı dönemimde üç yılda şu an oturduğum daire. Celal Kılıç başkanım döneminde karkas olarak aldım üç yıl hizmet ederek bitirebildim. O dönem Pazarspor’la beraber, Çayeli ve Ardeşenspor’un da içinde olduğu 30 takım 3. Lig’e çıkmıştı ve geçen bu süreçte devamlı profesyonel ligde kalan tek takım da Pazarspor olmuştur. Yardımcı antrenörlüğüm döneminde hep küme düşmemeye oynayan takım olduk. O zor dönemde manen, gecemizi gündüzümüze kataraktan, zaman zaman gözyaşı dökerek takımımızın bu günlere gelmesine vesile olduk. Çık birazda dışarıda çalış deplasman yap diyenlere şunu söyleyeyim; biraz araştırırsanız dışarıda Tokatspor-Beylerbeyi ve Hopaspor’da teknik direktör olarak görev yaptığımı bilmeniz gerekirdi. 3. Lig’deki ilk şampiyon olduğumuz seneyi hatırlayın, ben o dönem Tokatspor’un teknik direktörü idim ve Pazarspor’la yarışan takımlardan en kritik dönemde 9 puan aldım. Bunların ikisi Ofspor ve Araklıspor’du. Hopaspor’da kalan 13 maçta 13 puan farkla en dipten takımın başına geçtim ve averajla takım küme düştü. Deplasmana çıktığımız birçok otelde de rehin kalmamıza rağmen. Beylerbeyi’nde de zaten Oktay Çevik hocamla birlikte görev yapmıştık. Bilmem bundan nöbetçi hoca olmadığım anlaşılmış mıdır? 2007 de 2. Lig’de ilk Pazarspor teknik direktörlüğü görevine şu anki başkanım Hüseyin Yangın ve ekibi tarafından getirildim. Grubumuzda Karabükspor’un şampiyon olduğu o sene, Play-off sözü verip de hedeften uzaklaştığım için takım 4. sırada iken istifa ederek ayrılmak zorunda kaldım ve o sezon takımımız averajla kümede kaldı. 2011–12 altyapı U–18 teknik direktörlüğü görevi teklif edildi ve kabul ettim. Dikkatinizi çekerim; 2. Lig’den amatöre. Konu Pazarspor ise gerisi teferruat benim için. 2012–13 antrenörlüğümün en anlamlı, en duygusal ve en heyecanlı dönemi ve şampiyonluk. Yine o dönemin Kulüp Başkanı Hüseyin Yangın başkanım ve ekibi, beni karşılarına alarak; ‘Artık senin spor camiasına, ben de başarılı bir teknik adamım deme zamanın geldi ve işte fırsat’ diyerek tekrar bu görevi bize verdiler. Ben ve ekibim, Selçuk Yıldırımkaya-Kenan Sivrikaya (şu an Trabzonspor’un kaleci antrenörü) ve de sportif direktörümüz Hasan Balta ile birlikte tam bir uyum içerisinde, hakkaniyetimizi gerek forma dağılımında gerekse genel anlayışımızda en üst seviyede tutarak, 40.yılımızda belki de bir kırk yıl daha yaşanamayacağı böylesine anlamlı bir şampiyonluğu cenabı Allah bize nasip etti. Şampiyonluğu anlamlı kılan ise; 25 kişilik kadronun 16’sı yerli ve altyapıdan gelen oyuncular, birçok maçın ilk 11 oyuncusunun altyapı ve pazarlı oyuncular, teknik ekibi ile tamamen yerli diyebileceğimiz bir kadro yapısı ile Türkiye liglerinde bir ilk olarak kazanılan şampiyonluk. Açık ve net söylüyorum, parayla pulla değil tamamen özveri, doğru ve düzgün çalışma ile bizden daha pahalı nerede ise dörtte bir daha az bütçe, nice il ve ilçe takımlarını geride bırakarak kazanılan başarı. İşte bunun için çok anlamlı. Bu başarıda emek veren, alın teri döken, oynayan, oynamayan tüm sporcu kardeşlerimin alınlarından öpüyorum. Bu görevi sezon başında bize güvenerekten takdim eden başta kulüp başkanım olmak üzere tüm yönetici arkadaşlarıma da mahcup olmadığımız için ayrı bir gurur yaşadım. Başkanım Hüseyin Yangın’ın sezon sonu açıklamaları ve yorumlardan sonra görev yaptığım bu sezonla ilgili bazı konulara değinmeden geçemeyeceğim. Beni en çok üzen, oynarken el ele kol kola yanımda olan, sporcu ve sporcu yakınlarının takımdan ayrıldıktan sonra beni görünce kafalarını çevirmeleri görmemezlikten gelmeleri ve arkamdan sitem dolu serzenişleri olmasıdır. Dördüncü üst üste mağlubiyetimde yönetime istifamı sundun ancak kabul görmedi. Bundan sonraki süreç için yönetimimize bir rapor sundum. 2. yarı için eksikler, alınması ve ayrılması gereken oyuncularla ilgili. Takımın menfaati için bütün sorumluluğu alarak faturayı kendime kestim ve 2. yarı çalışmak nasip olmadı. Bu sezon altı ay kaldığım takımımda eksiklerin noksanların ve de olumsuzlukların altından nasıl kalkınması gerektiği konusunda geniş raporumu sundum. Hatta bunu da sporcu arkadaşlarımla da paylaştım. Bunu yaparken özellikle Pazar’da yaşayan sporcu yakınlarının benden selamı sabahı keseceklerini de bile bile. Başkanım da bana güvenerekten aynen raporumu uygulamaya soktu ve şükürler olsun ki takımımız düzlüğe çıktı. Demek ki altı aylık tespitlerimiz doğruymuş. Ben bu raporu kendi egomu tatmin için değil Pazarspor’un menfaati için hazırlamak zorunda kaldım. Selamı sabahı kesenlerin de canları sağ olsun. Biraz objektif düşünürlerse beni anlayacaklarını umut ederim. Yazılı ve görsel basınımızda Şevki hoca - Hasan hoca mukayesesi yapılarak, o daha iyi bu daha başarılı o daha kariyerli gibi yakıştırmalara da cevap vermek istiyorum. Hatta Şevki hoca bu takımın başında kalsa idi küme düşerdik diyen yönetici abime de. Bir kere yazacaklarımdan Hasan Hocayı tenzih ediyorum, kendisini sever ve saygı duyarım. Gayet de başarılı bir sezon geçirmiştir. Yerime gelen hocanın ismi Hasan değil de Ali Veli Selami de olabilirdi. Eğer ki gelen hoca hiç adam almadan sezon başında kısıtlı imkânlarla kurulan o takımla 2. yarıdaki o başarıyı yakalasa ben lisansımı yırtardım. 7 tecrübeli ve kalite adam alınarak üstelik de yarım sezonluğuna hoca da dahil iki katı ödeme yapılarak takım yüzde seksen değişmiş ve başarı yakalanmıştır. Denize düşen yılana sarılır diyecekseniz, o zaman Şevki Hocayı eleştirirken iki yarıdaki şartları da göz önüne almanız gerekmez mi? Sporculuğundan teknik adamlığına kadar, etiyle tırnağıyla, emeği ile alın teri ile kazıya kazıya bir noktaya gelen yerli bir hocanız varsa, iyi ki bizim de var deyip gurur duy. Kıskançlık ve haset duyguları seni bir yere ulaştıramaz. Ameller niyetlere göredir. Neden dışarı açılmıyorsun diyenlere zaten dışarıdan çalışarak geldiğimi belirtmek isterim. Bu işin nasıl yürüdüğünü de izah edeyim. Yazılı ve görsel basında başta Lig TV olmak üzere şampiyon hoca olarak manşetlerde yer aldık. 3. Lig’in en değerli teknik direktörü ödülünü aldık, profesyonel liglerde en çok altyapı oyuncusu oynatarak şampiyon olan hoca ünvanını aldık. Ama gel gör ki antrenör atamalarının yapıldığı o kazanın içine bir türlü giremedik. Ortada bir başarı varsa her icraatında emek alın teri ve özveri vardı. Torpille, yalakalıkla, dalkavukluk ederek hiçbir rütbeye gelmedik çok şükür. Ama öyle bir düzendeyiz ki alın teri emek, başarı hikâye. Arkanda bakan-milletvekili-vali-güçlü siyasetçi ve iş adamı varsa, o zaman en değerli teknik adam da en başarılı hoca da sensin. Sıcak bir örnek vereyim; Pazarspor’dan ayrıldıktan sonra üç takımla akşam anlaştım, bavulumu hazırladım ama sabah bir telefon ‘kusura bakma hocam şu üst düzey kişi aradı, kendi adamını almak zorunda kaldık. Başka söze hacet var mı?"

Pazarspor Haberleri