Tarihimizdeki büyük olaylardan birini yaşadığımız bir gerçek. Sinsi bir ihanete millet olarak az kalsın kurban ediliyorduk. Zaman her şeyi yutan bir olgu; sabırla olayları soğukkanlı olarak değerlendirebilirsek gelecek zamanlarda bu tür olayların yaşanması pek mümkün olmaz. Ne var ki, tarih kazanında pişmeyen kemiklerin diş kırmaları da devam edecektir.
FETÖ’nün aslında değerlendirilmesi gereken en önemli biriminin “EĞİTİM ANLAYIŞI” olduğunu düşünüyorum. Bu eğitim anlayışı çözülebilirse, belki bir hayırlı iş yapılmış olur.
Elbette bu konu bir köşe yazısının işi değildir; ancak ben birkaç olguya temas edeceğim:
- Zeki ve fakat fakir çocukları ele alıp onları “hayata hazırlamak.”
Bu anlayış ilk bakışta insanın algısına hoş gelebilir. Kısa yoldan mesafe alınacağını da gösterebilir. Ancak Allah’ın takdiri ile bağdaşıp bağdaşmadığı sorgulanabilir. İslam’ın geliş süreciyle bağlantılı olup olmadığı masaya yatırılabilir. İslam’ın geliş sürecinde biz görüyoruz ki, toplumun en dip kesimi kucaklanmış, zekâsına bakılmadan insanlar Allah’ın dinine çağrılmış. Aslolan dünyayı kuşatmak, dünya imparatorluğunu kurmak değil, şu fani dünyadan Allah’a kul olarak göçmek olduğu vurgulanmış.
- Stratejik olarak çok gizli örgütlenmek.
Bu konu, o örgütün mensuplarının fıtratlarına zarar verir. Her gizlilik, aslında bir hayattan kaçışın da göstergesidir. Dahası, “takiyye” denilen bir ikiyüzlülüğün içine sokar insanı. Sonunda münafıklık, hayat algısı olarak benimsenir ve “toplumsal şizofreni “ hayata hâkim olur. Herkes herkesten şüphelenir ve hayat çekilmez hal alır. İslam ise “apaçık” bir dindir ve gizliliğe ihtiyacı yoktur.
- Paraya ve para kaynaklarına sahip olmayı çok önemsemek.
İslam’ın Mekke’ye hâkim olduğu zamanda Allah Resulünün bir cübbesi, bir devesi ve birkaç öteberi eşyası bulunuyordu. Yine görüyoruz ki, bir davayı hayata hâkim kılmak için –iyi niyetle de olsa- parayı öne çıkaranlar, her dönemde başarısız olmuşlardır. Çünkü para, birleştirici unsur değil, bilakis bölücü ve parçalayıcı bir etkiye sahip olarak karşımıza çıkmaktadır. Paracılık, Siyonizm- Kabalizm’in putlaştırdığı bir metottur ve İslam’ın öngördüğü bir usul değildir. Para, fanilik anlayışını yok ettiği için Müslümanın asıl değeri olamaz. Müslümanlar paraya sahip olmaya başladıkları zamandan itibaren hem maddi güçlerini hem de itibarlarını kaybetmişlerdir.
- Gençlere kaldıramayacak oldukları yük yüklemek.
Bu örgüt her ne kadar “tarikat- tasavvuf” çizgisinde gözükmese de aslında izlemiş olduğu yol itibariyle bir tarikat görüntüsü vermektedir. Fakat burada gözetilmesi gereken şey, gençlerin bu yolu uzun vadede kaldırıp kaldıramayacağı düşünülmemiştir. Peygamberliği bile Allah- İsa (AS) hariç- kırklı yaşlardaki insanlara göndermiştir. Gençliğin heyecanı, hormonal gelişimi; yani gençlik günlerinin getirdikleri hesaba katılmadan onlara yoğun bir biçimde “metafiziksel” duygular vermek, insan fıtratına aykırı olsa gerek. Genç, Farsça bir kelimedir ve hazine demektir. Siz bu hazineyi heba etmiş olursunuz; çünkü gençliğin oluşumundan, yapısından anlamıyorsunuz. Pensilvanya’daki zatın gençliğin yapısından anlamadığı ve bunun için gençleri yollara döktüğü bu olaydan sonra da anlaşılmıyor mu? Gencin iç dünyasına bir “muhteşem öte” kavramı yerleşir ki, bu da onun için kendini feda etmeye götürür; çünkü kendi değeri yoktur.
- Herkesi kendisi gibi ve kendi doğruları gibi düşünmek ve kendine çağırmak.
Bir insan yanlış bir terbiye süzgecinden geçerek kendini tanıyamaz ya da yanlış tanır konumuna düşerse, onun bütün çabası, diğer insanların da onun gibi olması için şeytanca davranışlar içine girer. Şeytan da aynı şeyi yapmadı mı; kendini tanıyamadığından, varlığı tanıyan Rabbinin emrine uymadı ve kendine özgü bir yol tutturdu. Şeytana “bilgin” değildir, diyebilen var mıdır?
Her insan ayrı bir âlemdir ve onun eğitimi kendi âlemi içinde olursa, insan eğitilmiş olur.
Bunca yıldır çocuklarımızı çok iyi yetiştirdik, onları fıtratlarıyla tanıştıran eğitimden geçirdik de mi bu haller başımıza geldi? Çuvaldızı başkalarına batırırken, iğneyi de kendimize batırmasını becerebilirsek belki biraz akıllanabiliriz.
Bugünkü eğitim sistemi FETÖ’ları çıkardı. İnanınız, bunun üstesinden de gelseniz, yarın bir başka FETÖ’yla karşılaşacaksınız; çünkü bugün sadece Türkiye’de değil, dünyada insan, fıtratıyla tanışacak bir eğitimden geçmemektedir. Eğitim ise fıtratın gelişim sürecidir. Rabbin, insandaki tecellisidir. Şeytanın insandaki tecellisine “eğitim” denildiği bir dünyada yaşamak ve imanını korumak, cihadın en yüce olanıdır.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter: DAliTasci