Gezi Parkı için duran ve yürüyen adam eylemleri devam ederken Rizespor'da da tek adamlık dönemi resmen ilan edildi.
Başkan Metin Kalkavan, tek adamlığını tek celsede ilan ederken transferdeki ve sahadaki prensi ise Koray Deniz oldu.
Oysa Kalkavan, göreve geldiği ilk günden itibaren hep şunun altını çizdi; “Rizespor'da tek adamlık dönemi bitmiştir. Yönetim olarak kararlarımızı ortak alırız. Ortak hareket ederiz. Her yönetici fikrini, düşüncesini açık ve net bir şekilde söyler. Demokrasinin en iyi işlediği kulüp Rizespor'dur…”
Sürekli bunu dile getiren Başkan Kalkavan'ın söylemi ile eylemi bir olmadı.
Başkan Kalkavan, Rizespor AŞ'nin geçen hafta yapılan genel kurul toplantısında tek celsede yönetim kurulu üye sayısını 15'ten 9'a düşürerek tek adamlığını ilan etti.
Kalkavan'ın bu düşüş için ortaya koyduğu gerekçeli kararında ise yönetim kurulunda yaşadıkları oldu. Başkan, 5 yıl mücadele ettikleri 1. Lig'de ilk 10 haftada başarılı olup iyi sonuçlar alınması ve sonradan yaşanan düşüşte yöneticilerin takımın içerisini karıştırdığından düşüşlerin yaşandığını ortaya koydu. Bazı yöneticilerin futbolcularla ve teknik kadro ile yakınlaşmaları takımın içinde huzursuzluk ve sıkıntı yarattığından bu düşüşler yaşandı. Bu durumun Süper Lig'de yaşamamak için genel kuruldan yönetim sayısını düşürmek için kayıtsız şartsız destek istedi. Genel kurul da bu kayıtsız desteği verdi ve üye sayısı 9'a düştü. Genel kurulda bulunan yöneticiler bu konuda sessiz kaldı. Kırılma noktaları ile koltuklarını kaybedenler başkanın isteğini oy birliği ile kabul ettikten sonra sessiz ve sedasız salonu terk ettiler. Sessiz kaldılar ama söylemler karşısında canları çok acıdı.
Yöneticilik hoştur, gerisi boştur.
Başkan takımın içini karıştıranlar konusunda isim vermedi. Zaten vermesine de gerek yoktu. 5 yılda takımla ilgili sorumlu olan yöneticiler belli.
Bir de madalyonun diğer yönü var. Diğer yönde Rize Ticaret ve Sanayi Odası seçimleri. Metin Kalkavan, Deniz Ticaret ve Sanayi Odası başkanlığına yeniden seçildiği dönemde Rize'de Ticaret Odası seçimleri yapıldı. Bu seçimde Rizespor yönetiminde ciddi sıkıntılar oluşturdu. Kapalı kapılar ardında çok şey konuşulup tartışıldı. 2 dönem RTSO başkanlığından sonra Meclis Başkanlığına seçilen ve TOBB yönetimine girmek isteyen Ömer Ofluoğlu'nun seçim sürecinde hezimete uğratmayı hedeflediği rakibi Mustafa Mataracı'ydı. Rizespor yönetiminden Cengiz Mataracı ve Muharrem Kasap da rakip saftaydı. Zaten rakipler seçimi kıl payı kaybederken bulundukları gurupları kazandılar. Bununla da şirketin ortaklarından olan Mataracı ve Kasap, yönetim dışında kalan isimler arasında yer aldılar. Ofluoğlu ise yönetimde yer almaya devam etti.
5 yıl aradan sonra Rizespor'u Mustafa Denizli Süper Lig'e çıkarttı. Denizli olmasaydı biz daha çok beklerdik. Denizli öncesindeki Rizespor'u biliyoruz. 5 aylık Denizli dönemindeki Rizespor'u da. Süper Lig'e çıkmakla birlikte Denizli sayesinde tüm Türkiye'de büyük bir sevgi, saygı ve sempati kazandık. Şimdi Mustafa Denizli sonrası Süper Lig'deki Rizespor nasıl olacak onu da göreceğiz.
Metin Kalkavan prensiplerine ve kurallarına sımsıkı bağlı, bazen farklı, bazen aykırı, bazen de çılgın bir başkan. Rizespor'u kendi düşünceleri ve kriterleri doğrultusunda yönetiyor. Başkan Rizespor'u nasıl yönetmek istiyorsa öyle yönetiyor. Hayatta size inananları kaldırabilirsiniz ama kaldırdıklarınızı bir daha asla kendinize inandıramazsınız. Başkan Metin Kalkavan, Rizespor'u istediği kriterlerde istediği gibi yönetirken Rize'yi kucaklamalı Rize'nin sesine kulak vermeli.
Metin Kalkavan, tüm Rizelilerin başkanı olarak bunu asla unutmamalı.