TEPKİLER ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR

Genelkurmay'ın polis tarafından ele geçirilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na her kesimden tepki yağıyor.

Genelkurmay Başkanlığı'nda hazırlandığı ileri sürülen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na her kesimden tepki yağıyor. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan avukat Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirilen belgedeki vahim ifadeler 'dehşet verici' olarak nitelendirildi.

Geçmişte de buna benzer andıç olaylarının yaşandığını hatırlatan siyasiler, söz konusu belgelerin en fazla TSK'ya zarar verdiğine dikkat çekti. Başbakan Tayyip Erdoğan, 'demokrasiyi koruyup, yaşatacağız' mesajı verirken, DSP'li Hasan Macit, bu tür müdahalelerin en çok askeri yıprattığını söyledi. Eski Devlet Bakanı Fikri Sağlar da hiçbir kurumun fişleme, tuzak kurma, toplumu yönlendirme gibi faaliyetlerde bulunamayacağının altını çizdi. Sivil toplum temsilcileri ise Meclis, hükümet ve Genelkurmay'ı konunun üzerine ciddiyetle gitmeye çağırdı: "Sorumlular cezasız kalmamalı."

30 Bitirme Planı Yaptılar

FETHULLAH GÜLEN

''www.herkul.org'' isimli internet sitesinde soruları yanıtlayan Gülen, “Bazı kesimler tarafından, ’bitirme’mülahazasına matuf olarak açık ya da kapalı belki otuz tane plan yapıldı. Aslında, bunların hepsi ’yok’u bitirme hareketiydi. Ülkemizin menfaatlerine ve milletimizin istikbaline ters ne vardı ki, ona yönelik bitirme planı yapılsın. Gerçek yolunu bulmuş bir insan için bu türlü entrikalar tereddüte sevk edici ve vazgeçirici olamaz” dedi. Gülen, “cemaat devlete sızıyor” iddialarını da şöyle yorumladı: “Bir milletin ferdi, millet için var olan müesseselere sızmaz; hakkıdır, girer oraya. Mülkiyeye de adliyeye de, emniyete de hariciyeye de girer.”

’İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı “Kirli Tezgah” olarak değerlendiren Gülen, “Maruz kalınan haksızlıkları herhangi bir müesseseye mal etmek doğru olmaz. Kim bilir, belki de düşünceleri kirli bir kısım kimseler yaptıkları çirkinlikleri o müessese üzerinden yaparak, ordumuzu karalamaya ve halkın nazarından düşürmeye çalışmaktadırlar” dedi.

Gülen Nisan’da yaptığı açıklamada da “Müminlere terörist muamelesi yapabilirler” demişti. Bu açıklamanın zamanlamasıyla rapordaki tarihin uyuşması dikkat çekmişti.


Bu tür andıçlar Türkiye'yi yordu

Mehmet OCAKTAN (AK PARTİ BURSA MİLLETVEKİLİ)

Doğruysa çok vahim bir olay. AB ile müzakere sürecine girmiş Türkiye'de bu konuların tartışılıyor olması vahimdir. Geçmişte de bu tür olaylar oldu. Bundan Türkiye de, siyaset de, toplum da yoruldu. Geçmişteki bunca örnek herkese zarar verdi. Bu tür çalışmalar geçmişte ülkeye hiçbir şey kazandırmadı, kaybettirdi. En fazla da askeri yıpratmıştı. İlker Başbuğ yönetimindeki askerimizin bu tür bir çalışmaya gireceğine ihtimal vermiyorum.

Gülen aklandı, hukuka saygı duyun

TEVFİK DİKER (ESKİ MİLLETVEKİLİ)

Eğer bir sorun varsa demokrasiye sadık kalarak çareyi siyasette aramak gerekir. Genelkurmay'da bazıları bu şekilde hareket ettikleri sürece kazanan AK Parti ve sivil kurumlar olur. Demokrasilerde herkes haddini bilmelidir. AK Parti, Anayasa Mahkemesi'nce kapatılmadığı gibi Gülen de yargıda aklandı. Bu gerçekler karşısında yapılması gereken tek şey, hukukun üstünlüğüne inanarak halkın sevgisini kazanmaktır. Düşün artık yakamızdan!

Sorumlular mutlaka hesap vermeli

İSMAİL AMASYALI (ESKİ DYP MİLLETVEKİLİ)

28 Şubat yargılanmadığı sürece sanıklarıyla ve tanıklarıyla, bu süreç devam eder. Yapılan, yanlarına kâr kalır. Postmodern darbe diyen, tankları sokaklarda yürütenler bunun hesabını vermediği sürece bu eylemler sürer. 28 Şubat, somut delilleriyle ortadadır. Bunun sanıkları ve tanıkları yargı önüne çıkartılmadığı sürece Ergenekon dahil, son gelişmeler dahil durmaz. O nedenle buna sebebiyet verenler -başta Büyükanıt da olmak üzere- yargı önüne çıkarılmalı.

Siyaset kurumu sivilleşmelidir

HASİP KAPLAN (DTP ŞIRNAK MİLLETVEKİLİ)

Eğer bu iddialar doğruysa burada çok ciddi bir sorun vardır demektir. Bu belge çok yakın tarihe ait bir belge. Bu, çok ciddi bir durumdur. Siyaset kurumu, militarist vesayetten kurtulmadığı sürece böyle şeyler olur. Siyaset kurumunun sivilleşmesi için yöneticilerin daha çok çaba göstermesi gerekir. DTP Grup Başkan Vekili Fatma Kurtulan ise "İddialar çok önemlidir. Eğer böyle bir belge varsa bunun ciddi olarak araştırılması gerekir." dedi.

Topluma nifak tohumları ekiliyor

İBRAHİM YİĞİT (AK PARTİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ)

Eylem planını, toplumsal barışı hedeflemenin yanı sıra devlet ile millet arasına nifak tohumlarını ekmeye matuf bir çalışma olarak görüyorum. Raporda, Alevi kesiminin provoke edilmesine yönelik planlar da olduğu anlaşılıyor. Planın Ergenekon'un dışarıda kalan kolları tarafından hazırlandığını düşünüyorum. Genelkurmay'ın bunu yaptığını düşünmüyorum. Provokatif bir çalışma, deli saçması. Toplumsal barışı hedef alan bir karakteri var.

Burada hedef, halkın ta kendisidir

BURHAN KAYATÜRK (AK PARTİ ANKARA MİLLETVEKİLİ)

Burada söylenecek söz bulamıyorum. Tüm umudumuz, böyle bir şeyin olmamasıdır. Demokrasilerde böyle şeylere yer yoktur. Geçmişte de buna benzer raporlar kamuoyuna sızdı. Genelkurmay bu tür olayların yaşanmasına izin vermemeli. Derhal soruşturma açıp engel olmalı. Bu anlayışların artık terk edilmesi gerekiyor. Burada hedef, demokrasi ve halkın bizzat kendisidir. Anlaşılan o ki çetelerin ortaya çıkması birilerini rahatsız ediyor.

Türk milleti bu oyunu bozar

MUSTAFA DESTİCİ (BBP GENEL SEKRETERİ)

Böyle bir planı Türk milletinin kabul etmesi mümkün değil. Milletin birliği ve beraberliği için çalışan insanlar, sanki devleti yıkmak için çalışıyormuş gibi gösteriliyor. Yıllardır irtica korkusuyla milletin birliğine zarar verildi, insanların bireysel haklarını kullanmasının önü kesildi. Her kurum, hukuk içinde kendi alanında kalmalı. Ordunun siyasete ve topluma müdahale etmesine başından beri karşıyız. Ordu, anayasada belirtilen görevini yerine getirsin.


Türkiye'nin geleceğini karartıyorlar

Ergenekon tutuklusu eski Üsteğmen Serdar Öztürk'ün ofisinde ele geçirilen ve basında geniş yankı bulan 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'na siyasilerin yanı sıra toplumun değişik kesimlerinden de tepki geldi. Sivil toplum örgütleri yayınlanan belgenin içeriğinin 'dehşet verici' olduğunu vurguladı. Masum insanlara suç isnat ederek, askerî mahkemede yargılama girişiminin kabul edilemeyeceğini ifade etti. Birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi, askerin aslî görevinin masum insanları suçlu duruma düşürmek, komplo planları hazırlamak olmadığı üzerinde duruyor: "Askerin görevi, irtica ile mücadele adı altında komplo senaryolarıyla uğraşmak değil, ülke güvenliğini sağlamaktır."

Bu hareketler, ülkenin geleceğini karartıyor

NURİ GÜRGÜR (ANKARA TİCARET ODASI MECLİS BAŞKANI)

Ankara Ticaret Odası Meclis Başkanı Nuri Gürgür, artık bu tür müdahalelerin gündemden kalkmasının şart olduğunu belirtti. Ülkenin huzur ve istikrara ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Gürgür, "27 Mayıs darbesinden bugüne kadar Türkiye defalarca benzeri zorlamalarla karşı karşıya kaldı. Ülkemize bunlar çok pahalıya mâl oldu. Böyle yapay hareketler Türkiye'nin geleceğini karartır." değerlendirmesinde bulundu. TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Üzülmez de hem kaliteli bir demokrasiye hem de güçlü ekonomiye mecbur olduklarını belirtti. Üzülmez, "Olay ne olursa olsun demokratik rejimden yana olmak mecburiyetindeyiz. Açık ve şeffaf olunması gerekiyor. Önümüzde ölü gibi duran bir küresel kriz var. Asıl gündem maddemiz işsizliğe çözüm ve krizden çıkış olmalı." dedi.

Hukukun bütün ilkeleri ayaklar altına alınmış

AHMET GÜNDOĞDU (MEMUR-SEN BAŞKANI)

Her kurumun kendi işini yapması gerekir. Rapor, 10 yılda bir Türkiye'yi darbe sürecine sürükleyen adımların nasıl atıldığının da belgesi aslında. Yayınlanan planda hukukun bütün ilkeleri ayaklar altına alınmış. Sahte şeyhler, müritler bulan anlayış tiryakiliğinden vazgeçmiyor. Eylem planı tam manasıyla paranoyanın göstergesi. Bazı kendini bilmezler, illegal yol keşfetme gayreti içerisine girmiş. İnsanları potansiyel suçlu ilan etme anlayışı var. 'Bu Müslüman ise özgürlükleri kötüye kullanır; suç işler' anlayışı var. Daha fiil gerçekleşmeden onu yaşayacak olanlarla ilgili kararda bulunma paranoyadır. Bu kafaların tedavi edilmesi, ardından yargılanması lazım. İlker Başbuğ'un 'Darbeciler içimizde barınamaz' diyerek soruşturmayı derinleştirmesi lazım. Savcıların harekete geçmesi lazım. Üzeri örtülecek bir durum değil.

Talimat vermek yetmez, yargı süreci işletilmeli

SALİM USLU (HAK-İŞ BAŞKANI)

Askerin siyasi parti gibi kullanılmak istenmesi, siyasi zemine çekiliyor olması, siyaset kurumlarına alternatif gibi görülmesi asla kabul edilemez. Sivillere yapılacak müdahaleler hiçbir şekilde akıl alır işler değildir. Ajanları harekete geçirerek çeşitli provokasyon yapılıyor olmasının askerin rutin faaliyetiyle ilgisi olamaz. Askerî savcılığa talimat vermek yetmez, idarî soruşturmanın başlayıp görev yetkilerini aşan, siyasete yönelik manipülasyona yönelenlerin idarî yaptırımlarla karşı karşıya bırakılması gerekir. Demokratik bir ülkede toplumun seçtiklerini beğenip beğenmemek askerin işi değildir. Ayrıca, milletin oylarıyla seçilen hükümeti devre dışı bırakmak için asker proje üretemez. Dehşet verici bir durum. Hukuk sınırlarının dışına çıkanlar askeri de çok yıpratıyor. Sorumlular mutlaka cezalandırılmalı.


Alevi önderler: Türk halkı tecrübe kazandı artık oyuna gelmez

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan eski Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk'te ele geçirilen 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nda Alevi düşmanlığını körükleyecek girişimlerin yer alması, bu kesimin önde gelenlerini hayrete düşürdü. Karanlık güçler tarafından geçmişte ortaya konulan çatışmalara dikkat çeken Alevi önderler, bu tarz eylem planlarını 'beyhude uğraş' olarak nitelendiriyor. Alevi Dernekler Federasyonu Başkanı Metin Tarhan, "Kimse bu kirli tezgâha gelmeyecek; çünkü halkımız bunları iyi tanıyor." diyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Fevzi Gümüş ise, "Karanlık güçlerin bu tür faaliyetleri yeni değil. Karanlık güçler kışkırtmaya devam ediyor." şeklinde konuşuyor.

METİN TARHAN (Alevi Dernekler Federasyonu Başkanı):

KİRLİ TEZGÂH KURANLAR BEYHUDE UĞRAŞ İÇİNDE

Kirli tezgâhlar peşinde olanlar hâlâ sonuç alacaklarını zannediyor. Ama beyhude uğraş içindeler. Kimseyi oyuna getiremeyecekler. Ülkede birlik beraberlik, barış ve hoşgörüden yana tavır koyan biri olarak bu tür yaklaşımları kesinlikle kabul etmiyorum. Kurum ve kuruluşları birbirine takıştırmak, adeta bir savaş çıkartmak isteyenler, amaçları doğrultusunda her yolu kullanmayı mubah sayıyor. İnsanları birbirine kırdırıp, fitne çıkartmaktan kaçınmıyor. Bu gayri ahlakî bir davranış olup insanlığın tükendiği noktadır. Kesinlikle ülke gündeminden çıkması, çıkarılması gerekiyor. Geçmişte denedikleri girişimlerde belirli bir yol alıp başarı elde etmişlerdi. Bu noktada son derece talihsiz bir durum var. Hâlâ sonuç alacaklarını zannediyorlar. Kimse bunların oyunlarına gelmeyecek. Beyhude bir uğraş içindeler, halkımız bunları artık çok iyi tanıyor.

FEVZİ GÜMÜŞ (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı):

KİRLİ PLANLAR DEMOKRATİKLEŞMEYLE AŞILIR

Kışkırtma çalışmaları yeni değil. Karanlık güçlerin bu tür faaliyetlerde bulunması çok şaşırtıcı bir durum değil. Alevilerle Sünniler kardeşlik ve hoşgörü içerisinde yaşarken değişik tarihlerde tezgâhlanan olaylarla birbiriyle karşı karşıya getirildiği bir gerçektir. Sivas ve Maraş olayları bunun en bariz örneklerindendir. Başbakan Ecevit'in çekmecesinden çıkan resmî bir kurumun raporu da bunu doğrulamaktadır. Bu planlar, birtakım derin güçlerin hâlâ günümüzde aynı planları uygulamak ve halkı birbirine karşı kışkırtmak için çalıştığının bir göstergesi. Bu tür karanlık eylem ve girişimler ancak demokratikleşme ile aşılabilir. Bunu sağlayacak kurum da hükümettir. Bunlar için gerekli önlemi almak zorundadır.

ALİ BALKIZ (Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı):

OYUNUN FARKINDAYIZ, BU PLAN AMACINA ULAŞAMAZ

Türk halkı bu oyunlara gelmeyecek kadar tecrübe sahibi. Ergenekon soruşturması kapsamında iddianamede yer alan veya kamuoyuna yansıyan birçok bilgi ve belgeye toplum şüphe ile baktı. Bunlardan birisi de biz Alevilerdik. Ancak bu değerlendirme bir tarafa, şayet çıkan belge doğru ise Ergenekon ya da adı her neyse karanlık odaklar geçmişte Türkiye'de Kürt-Türk, Alevi-Sünni çatışmalarını çıkartmak istedi. Kısmen başarılı da oldu ama istediği hedefe ulaşamadı. Bundan böyle de amaçlarına ulaşamayacaklar. Bizler farklı inanca ve görüşe sahip olabiliriz. Ama aynı üzüntüyü, aynı sevinci paylaşıyoruz. Geçmişte yaşanan olaylardan da yeteri kadar tecrübemiz var. Yapılacak kışkırtmaları boşa çıkartacak bilgi ve tecrübeye sahibiz. Artık her iki toplum birbirini dinliyor, birbirlerinin sorunlarıyla yakından ilgileniyor. Hükümetin Alevilere yaklaşımı bir kazanımdır. Bu planlar artık amacına ulaşamayacaktır.


Andıçlar, demokrasinin önündeki en büyük engel

Genelkurmay'da hazırlanan irticayla mücadele planı adı altındaki kirli tezgâha her kesimden tepki yağıyor. Eski Devlet Bakanı Fikri Sağlar, söz konusu andıcı 'vahim bir çalışma' olarak nitelendirdi. Demokratik hukuk devletinde fişleme, tuzaklar kurma, toplumu yönlendirme gibi faaliyetler üstlenen kurumlar olmaması gerektiğini vurgulayan Sağlar, "Bu tür hareketler, demokrasinin ve çağdaşlığın önünde büyük engel teşkil ediyor." dedi. Türkiye'de hâlâ egemenlik tartışması olduğuna dikkat çeken Sağlar, "Egemenlik halkın mı olacak yoksa bürokrasinin mi? Bence bu kavga halkın lehine bitecektir. Ama adı halk olan bazı partiler ortada yok. Türkiye'de muhalefet halkın adına değil, halkın karşısında olanların adına hareket ediyor." diye konuştu.

MUSTAFA ÜNAL (ZAMAN)

Taraf'ın ortaya çıkardığı son belge şoklara alışkın Ankara'da bile hemen herkese 'Bu kadarı da olmaz' dedirtti. İrtica ile mücadeleyi amaçlayan bir eylem planı... Tezgahın hedefinde 'AK Parti ve Fethullah Gülen' var. Milletin kendisi yani.

'Eğer doğruysa' kaydı koymak anlamsız. Genelkurmay yalanlamadı, 'Askerî Savcılığa derhal soruşturma emri verildiğini' kamuoyuna duyurdu. Eylem planının sıhhati konusunda en ufak kuşku olsaydı kısa sürede açıklığa kavuşur, kaynağından derhal yalanlanırdı.

Yanlışların bir daha tekrarlanmaması için bu gerekli.

Ankara'da ölüm sessizliği var. Tepkiler yetersiz, çok cılız. Başbakan Erdoğan dün Kars'ta konuştu. "Milletin iradesinin üzerinde hiçbir merci yoktur. Kim ki kendisini Meclis'in üzerinde görürse bu millete haksızlık eder." dedi. Diğer liderlerden dişe dokunur bir itiraz yok.

Hangi ülke ordu içinde birilerinin görevini yasalardan almayan bir eylem planı geliştirmesine hoşgörü ile bakar, görmezden gelir? Belki üçüncü dünya ülkelerinde... Avrupa'yı geçin, demokrasi standardı çok gelişmemiş ülkeler bile böyle bir olaya asla müsamaha göstermez. Kanunları hiçe sayarak, millete tuzak kurarak demokratik rejimin varlığına kasteden bu eylem planını hazırlayan ve ona katkıda bulananlar bedelini mutlaka ödemeli. Genelkurmay'ın soruşturması olumlu bir adım ama yeterli değil, sivil siyaset de gereğini yapmalı. Hukuk, yargı, yasalar niye var ki?

ERTUĞRUL ÖZKÖK (HÜRRİYET)

Taraf Gazetesi'nde dün yayımlanan belgeyi okuyunca, içimden gelen ilk ses şu oldu:

"Acaba Bülent Arınç haklı mıydı?"

Ne demişti Bülent Arınç?

"İyi ki bu komutanlarla savaşa girmemişiz."

Yeni ve feci bir andıç olayı ile karşı karşıyayız demektir.

İnsan soruyor:

"Yani hálá mı ders almadınız?"

Birtakım kelli felli insanlar oturmuş, bir "Aksiyon Planı" hazırlamışlar.

Amaçları, AKP hükümetini ve Fethullah Gülen'i yıpratmak.

Yani alenen suç. Hem de ağır bir suç.

Belgeyi okuyunca sadece iki şey söyleyebilirsiniz:

Ya, "Vahim bir provokasyon."

Ya da "Geri zekálılık örneği"... 

GÜLAY GÖKTÜRK (BUGÜN)

Genelkurmay'ın beyni sayılabilecek bir birim olan Harekat Başkanlığı'nda, hem de bundan sadece iki ay önce hazırlanan bir eylem planında Türkiye ordusunun kendi halkına karşı savaşan bir ordu haline getirilmesinin planı yapılmış. Meşru hükümeti yıkmak için harekete geçilmesi, halka karşı komplolar kurulması, etnik sorunların tahrik edilmesi, bazı komşu ülkelerle aramızın açılması, suçsuz insanlara karşı provokasyonlar düzenlenmesi, iftiralar atılması düşünülmüş ve bütün bu korkunç suçlar, altında bir kıdemli albayın imzasıyla resmi bir rapor haline getirilmiş.

Böyle bir eylem planı ordu içine sızmış birkaç kişinin işi olabilir mi?

Böyle bir plan emir-komuta zinciri dışında, birkaç subayın kafasına esip de hazırladığı bir plan olabilir mi?

Gelinen bu noktada, ordu yönetiminin yukarıda sorulan soruların bütün toplumun kafasında olan sorular olduğunu anlamasında fayda var. Ortaya çıkan bu suç planının "münferit bir olay", faillerinin de ordu içine sızmış birkaç suçlu olduğuna inanmanın çok zor olduğu bir noktadayız.

OKTAY EKŞİ (HÜRRİYET)

Bu yeni belgeyi hazırlayana da yazık olsun, ona böyle bir görev veren varsa ona da...

Ama devlet hayatında "yazık olsun" demek gibi bir yaptırım yoktur. Onun gereği, ya "Bu Genelkurmay’a atılmış bir iftiradır" demek -diyebilmek- sonra da hesabını sormaktır.

Veya "Haber doğrudur. Yasalara aykırı görev vermek de o görevi yapmak da suç teşkil ettiği için şu şu isimli ilgililer hakkında şu yasal işlem yapılmıştır" demektir.

Bundan bir kelime eksik ifade, örneğin "konunun tüm yönleriyle incelenmesi maksadıyla soruşturma başlatıldığı" yolundaki beyan "ilgilileri" rahatlatmaya yeter ama kamuoyunu değil.

YURT VE DÜNYA Haberleri