Terör başlı başına yeni bir savaş şekline dönüşmüş bulunmaktadır. İnsanlığın başının belası olarak kabul edilen terör örgütleri, aynı zamanda nizami orduların savaş taktiklerini de zor bir hale getirmiş bulunuyor. Disiplinli Ordu tarzıyla terör örgütleriyle istenilen mücadelenin verilebilmesi günden güne zorlaşmakta, adeta imkânsız hale gelmektedir. Terör umulmayan bir zamanda, önceden tahmin edilmesi çok zor olan hedeflere vur-kaç şeklinde yöneltilen saldırılardır. Mantığı, hareket tarzı, seçeceği hedefin önceden bilinememesi, düzenli orduların taktiksel hareketlerini zora sokarken, diğer bir yandan da kamuoyu gözünde korkulara ve ardından da güvensizliklere sebep olabildiğinden, psikolojik savaş alanında da bir adım öne geçebilmektedir.
Bugün Irakta cereyan etmekte olan gelişmeler bu tespitlerimizi destekler göstergelerle doludur. Dünyanın en üstün teknolojisine ve enformasyon gücüne sahip Amerikan Ordusu, 150 bin kişilik askeri gücüyle 1015 bin kişilik terör guruplarıyla baş edememektedir. Çeçenistanda ve dünyanın başka birçok yerinde de durum aynıdır. Bütün bu durumlar terörle etkin mücadele edebilmek için özel birliklerin kurulmasını gerekli kılmaktadır. Düzenli ordu birliklerinde emir komuta zinciri sebebiyle ( dur, yat, kalk, ateş et ) gibi yöntemlerle terörle mücadelede mesafe alınamamakta ve düzenli orduların ciddi kayıplar vermesinin önüne geçilememektedir. Bugün Irakta ve dünyanın başka birçok bölgesinde bir avuç insanla, doğru veya yanlış olarak kendi ideolojisine inanmış, dağınık ve eğitimsiz insanlarla, koskocaman Amerikan ordusu başa çıkamamaktadır.
Mantık dışı hareket tarzı olan terör örgütleriyle mücadele edebilmek için yeni yöntemler geliştirmek zorunluluk arz ederken, yeni birimler meydana getirme ihtiyacı da öne çıkmaktadır. Terörle mücadele edebilmek için oluşturulacak yeni güçlerin her şeyden önce hareket edebilme yeteneği, katı mevzuatlarla sınırlanmamalıdır. Terörle mücadele edecek güçlerin, lüzum hissedildiğinde gerektiği gibi hareket etme özgürlüğü oldukça geniş olmalıdır. Ciddi bir eğitimden geçecek ekip elemanları kendi içinde ayrıca istihbarat ve enformasyon kudretine de sahip olabilmelidir. Kendi kapasitesi içerisinde her türlü esnekliğe sahip olacak bu birimler, gerektiğinde her türlü tedbiri koyabilme yetkileriyle de donatılmalıdır. Bahsettiğimiz ayrı bir birimin kurulamaması ve her türlü yetkiyle donatılamaması durumunda terörle istenilen etkin mücadelenin sağlanabilmesi imkansız denilecek kadar zordur.
Türkiye terör denilen beladan kurtulmadıkça yerinde saymaya devam edecektir. Bu beladan mutlaka kurtulmak zorundayız. Son terör olayından ciddi dersler çıkarmak durumundayız. En büyük dersi çıkarması gereken çevreler de, bugüne kadar gençlerimiz üzerinden hesap yapanlar ve bu kirli işlerin taşıyıcılığına soyunan sömürgeci basındır. Gazeteciyi katleden 17 yaşında ki bu genç, on yıl kadar önce bir melek kadar saf ve temiz bir çocuktu. Bu genç insanı canavara kimlerin dönüştürdüğü sorusunun cevabını bulmadan terörle mücadelede başarı elde edebilmek hayalden ötelere geçemeyecektir. Bu gencin yüreğinde ki Allah korkusunu kimler çaldı, kimler bu genci bu milletin erdemlerinden koparmaya çalıştı, hangi yöntemler uygulandı gibi soruların muhataplarını da gündemimize almak zorundayız. Belli ki, son vahım olayın hedefi insan bedeninden ziyade, Türkiyenin huzuru ve milletimizin birliğidir. Tetiği çekenin her kim olursa olsun, gerçek suçlu tetiği çektiren odaklardır. Bu odakların kirli hesaplarına ortak olanlar, bu kirli senaryoların içimizdeki ayakları olan çevreler gerçek günahkârlardır. Bundan dolayı biz diyoruz ki; terörle mücadele edebilmek için yeni yapılanmalara zaman geçirilmeden gidilmelidir. Bu şekilde terörden menfaat temin edenlerin de, küresel güçlerin ayaklığını yapanların da yolları tıkanmış olacaktır.